Bediüzzaman'dan kendisiyle görüşmek isteyenlere: Sayfaların arasındayım
Dün vefat eden Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ile görüşen son şahitlerden Recep Uysal ağabey, Kastamonu'nun İnebolu ilçesinde dualarla ebedi aleme uğurlandı
Recep ağabey Bediüzzaman Hazretleriyle olan görüşmesini Ağabeyler Anlatıyor kitaplarının yazarı Ömer Özcan'a anlatmıştı:
"1958 senesinde önce İnebolu’dan İstanbul’a geçtik. İstanbul’dan trene bindik, sabah saat 7.30’da Isparta’ya vardık. Yanımda kunduracı Mehmed Mırmır vardı. Rüşdü Mırmır’ın kardeşi, İbrahim Mırmır’ın da amca çocuğudur. Biz daha kompartımandan çıkmadan bir ağabey geldi: “Hoş geldiniz İnebolulu kardeşler. Ben sizi Üstad’a götüreceğim” dedi. Tabi biz yabancıyız, gurbette bizi kim tanır ki diye şaşırdık… Kimsenin haberi de yoktu Isparta’ya geleceğimizden. Heyecandan siz kimsiniz diye de soramadık. Biz: “Yanımızda bir mektup var, Ahmed Nazif ağabeyin mektubu var, adres olarak da Rüşdü Çakın yazıyor. Bizim onun vasıtasıyla görüşmemiz lazım Üstad’la” dedik. Rüşdü Çakın Ağabey Isparta’da esnaftı… Bizi karşılayan zat: “Ben sizi önce oraya götürürüm, oradan Üstad’a gideriz” dedi. “Olur” dedik. “Sivil taharri memurları var, ben önden gideyim siz arkamdan gelin” dedi. Biz 40-50 adım arkadan onu takip ettik, Rüşdü Çakın ağabeyin dükkânına vardık. Mübareğe selam verdik, elini öpmeye çalıştık. Tabi öptürmüyorlardı… Mektubu verince okudu, güldü: “Bize hiç gerek yok, trenden alan bu kardeşimiz sizi Üstad’a götürür” dedi. Biz yine soramadık, ‘bu kardeşimiz kim?’ diye. Meğer Ceylan Çalışkan Ağabey imiş... Sonradan öğrendik… O da benim gibi 1933 doğumludur...
BENİM HİÇBİR MEZİYETİM YOK, BEN SAYFALARIN ARASINDAYIM
Ceylan Çalışkan ağabeyle Üstad’ın evine geldik. Orada antenli bir jip vardı. Her gün Ankara’ya haber veriyorlarmış... İşte bugün şunlar geldi filan diye... Kuş bile uçsa haber veriyorlar... Takip altındaymış Üstad hazretleri… Eve çıktığımızda heyecandan beraber geldiğimiz Mehmed Mırmır’a: “Sen önden git” dedim. O da: “Sen önden git” diyordu. O benden birkaç yaş büyüktür. O anda Tâhirî Mutlu Ağabey geldi yanımıza: “Hoş geldiniz kardeşler” diye bize cesaret verdi. Üstad’ın kapısı açıldı. Cephesi tam da salona, kapıya doğruydu. Bir anda Üstad’ımızı gördük, göz göze geldik. Bizi elektrik çarpmış gibi kendimizden geçtik. Üstad elini öptürmüyor, çekiyordu… Biz de ağlayarak sarıldık boynunu öptük. Baktık orada Sungur, Zübeyir, Bayram, Tâhirî ve bizi trenden alıp getiren Ceylan ağabey var. Üstad karyolasındaydı. Kitap tashihi yapıyorlarmış. Yere oturduk.
Tashih yaparken Üstad ara verdi. Bize dönerek: “Kardeşlerim benim hiçbir meziyetim yok. Her meziyet Risale-i Nur’a aittir. Benimle görüşmek isteyenler Risale-i Nur’u ihlâsla okusunlar. Ben sayfaların arasındayım. Siz buralara kadar geldiniz, ben sizi İnebolu namına kabul ettim. Siz bu akşamki trenle hareket edin. Burada fazla eğelenmeyin. Ankara’ya gidecek kitaplar var, onları arkadaşlar size versinler, götürür teslim edersiniz” dedi.
ÜSTAD’A ŞALVAR DİKMİŞTİM
Ufak bir hediyemiz vardı. Ben terzi olduğum için Üstad’a geniş bir pantolon dikmiştim. Şalvar gibi... Beraber geldiğim Mehmed Mırmır da kunduracı olduğu için bir mest ve lastik yapmıştı. Biz, Üstad’ımız hediye kabul etmiyor diye duymuş, belki veremeyiz diye de düşünmüştük. Orada Mustafa Sungur ağabeyle yan yana oturmuştuk. O Üstad’a yakındı. Sungur Ağabeyden rica ettim: “Bizim ufak bir hediyemiz var. Bunu Üstad’ımıza vermemiz mümkün mü?” dedim.
Sağ olsun o tercümanlık yaptı. O zaman Üstad’ımız şahadet parmağını şöyle uzattı: “Muadil olarak birer tane yeni basılan kitaplardan verin” dedi. Lâhikaları basmışlar o tarihte. Yeni harflerle, matbaa baskısı… Yeşildi kapakları... Bize birer tane hediye ettiler. Biz de böylece hediyemizi vermiş olduk, çok şükür. Üstad’ın yanında bir saat kadar kaldık. Bir saat nasıl geçti hala şaşıyorum. Ağlayarak vedalaştık, oradan ayrıldık. Akşam 8 treni için bilet almıştık. Saat 7.30’da Zübeyir ve Ceylan ağabeyler istasyona geldiler. Bize Üstad’ın dediği kitapları getirdiler, paket halinde verdiler. Ankara’ya geldik, Cebeci dersanesine gittik, kitapları teslim ettik. Fazla eğelenmeden aktarmalı olarak İnebolu’ya döndük.
Bediüzzaman'la görüşen Son Şahitlerden Recep Uysal vefat etti
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.