Bediüzzaman’ın ağacını keseni biliyorum fakat...
Kimin kestiğini ben düğmelerine kadar tarif edebilirim
Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebelerinden Ali İhsan Tola Ağabey, 1927 Senirkent doğumlu olup, 13 Mayıs 2009 tarihinde yine Senirkent’te vefat etti. Tola Ağabey her sene Senirkent’te tertip edilen Mevlid-i Şerif ile anılmaktadır. Mevlid bu sene 15 Mayıs Pazar günü gerçekleştirilecek. Biz de yedinci vefat yıldönümünde ağabeyimizi rahmet dualarımızla anıyoruz...
2000 yılının son günlerinde Bediüzzaman Hazretlerinin Çam Dağı’ndaki iki hatırası, Çam ve Katran ağaçları hain ellerce kesilmişti. Olaydan bir hafta kadar sonra Ağabeyler Anlatıyor kitaplarının yazarı Ömer Özcan Senirkent’te Ali İhsan Tola ağabeyi ziyaret eder ve bunun hikmetini sorar. Ali İhsan Tola Ağabey’in verdiği cevap “Ağabeyler Anlatıyor-2” kitabında şöyle yer alıyor:
ÜSTAD’IN HATIRALARINA YAPILAN DÖRT TECAVÜZ
Birincisi: Üstad’ımız Barla’da iken kendi eliyle tamir ettiği Rum Mahallesi’ndeki mescidini yıktılar.
İkincisi: 27 Mayıs 1960 ihtilâlı oldu, saat yedi buçukta radyodan ilan edildi, beş dakika sonra Barla’ya geldiler Üstad’ımızın Çınar Ağacı’na çıktığı merdivenleri kırdılar. O zaman “Sıddık Süleyman” ağlayarak bana geldi. Ben de: “Niye ağlıyorsun, insanlar oraya ayakkabıları ile çıkmaya başlamışlardı. Kaderin fetvası var” demiştim.
Üçüncü tecavüz: Yine 27 Mayıs ihtilâlından sonra, Üstadımızın Urfa’daki kabrini kırarak kaçırdılar.
Dördüncü ve son tecavüz ise: Şimdi yapılan “Çam ve Katran” ağaçlarının kesilmesidir.
Ben 55 senedir kuru katran ağacını o şekilde hatırlıyorum, Üstad zamanında da öyle kuru imiş. Çam ağacı ise en tepeden; bir taraftan boğaza bakar, diğer taraftan denize. Bunlara daha önce kaç kere balta vurdular, yıkamadılar. Görmüşsünüzdür bellerinde balta izleri vardır. Devlete “Çam Dağı”nın milli park olması için kaç kere müracaat ettik kabul etmediler.
Bu ağaçların katli hususunda; kader cihetine bakmak lâzım... Kimin kestiğini ben düğmelerine kadar tarif edebilirim. Demek ki kâinattaki fıtrî kanunlar böyle iktiza ediyordu. Yoksa bu ağaçlar lânettain kesilemez. Kader adalet etti demek ki.
Ben hukukçulara ders yaptığım zaman başka hiç kimseyi almam. Bir gün böyle bir ders esnasında adalet hususunda sorular soruldu. Tam o anda kapı çaldı, ben de hilâf-ı âdet geleni içeriye aldım. Baktık adamın kolu kesik. Helâllik isteyerek nasıl olduğunu anlatmasını söyledim. Adam anlattı: “Bir kumaş fabrikasında çalışırdım. Çok kıymetli kumaşlar geçerken mahsus üstlerine yağ damlatır, sonra da özürlü diye onları, çok ucuza satın alırdık. İşte bir gün makine kolumu kaptı ve bu hâle geldim” diye anlattı, sorulan suale de canlı bir cevap gelmiş, kader adalet etmişti.
Kesilen ağaçlarda da insanlar hangi hareketleri ile kadere fetva verdirdiler onu düşünmek lâzım. Belki de bilen bilmeyen geliyordu, o ağaçlara kutsallık verilmeye başlanmıştı...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.