Bediüzzaman'ın dikkat çektiği Resulullah'ın (asm) vasıfları

Bediüzzaman'ın dikkat çektiği Resulullah'ın (asm) vasıfları

“Madem yeryüzü bir mescittir; bu mescitte yaşadığımız herşeyi sünnete uymak suretiyle ibadete çevirebiliriz.”

Peygamberimizin (asm) On Dokuzuncu Sözde sayılan ahlâk özellikleri, bütün mü’minler için bir yol haritası olarak gösterildi.

İİKV’de verdiği “Sünneti Yaşamak” seminerinde, Erzincan Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Adem Dölek, sünnet ahlâkını canlı bir tablo gibi gözler önüne serdi ve toplum olarak Hz. Resulullah’ın sünnetinden uzaklaşmanın maliyetini gösterdi.

Sadece Sahih-i Buharî’de tekrarsız iki bin civarında hadis olduğunu bilderen Prof. Dölek, bunun ardından, dinleyicilere can alıcı soruyu yöneltti:

“Bizim hayatımızda kaç hadis var?”

Hz. Resulullah’ın son derece güvenilirliğini anlatırken, Yahudi âlim Abdullah bin Selâm’ın “Bu simada yalan olmaz” diyerek Peygamberimize iman ettiğini hatırlatan Adem Dölek “İşte biz sünnetten uzaklaşmakla bu güvenilirliğimiz kaybettik. Güvenilirlik bitti. Ahde vefâ bitti. Doğru sözlülük bitti” dedi.

“Doğru söyle, doğru ol, doğrularla ol diye Kur’ân emrediyor” diyen Dölek, Resulullah’ın da bu emrin tatbikatını gösterdiğini söyledi.

“Hayat Peygamberi” olan Resulullah’ın, Kur’ân’ın yaşanmasından ibaret olan ahlâkının haritasını çıkaran Adem Dölek, “Kim bu dünya sırat-ı müstakimini geçerse ahiretteki sıratı da geçer. Sırat-ı müstakim isteyen Resulullahın tarzını takip edecek” dedi.

Resulullah'ın vasıfları aynı zamanda sünneti

Sonra nazarlarımızı Bediüzzaman hazretlerine çeviren Dölek, “Sözler” isimli eserin, 19. Sözünde tarif edilen Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin aşağıdaki vasıflarının, onun aynı zamanda sünneti olduğuna dikkat çekti:

– Son derece güvenilirliği,
– Son derece doğruluğu,
– Son derece takvâsı,
– Son derece ubûdiyeti,
– Son derece ciddiyeti,
– Vazifesini ifâsındaki son derece hassasiyeti
– Hâdiseler karşısındaki metâneti,
– Son derece samimiyeti
– Mahbûb-i kulûb, muallim-i ukûl, mürebbi-i nüfûs olması,
– Helâl ve haram konusundaki son derece dikkati,
– Günahlardan son derece uzak durması,
– Yaptığı her şeyde Cenâb-ı Hakkın Hakîm ismine riâyet ederek hikmetli davranması,
– Ahvâlinde, ef‘âlinde ve akvâlinde son derece istikâmetli yaşaması.

Prof. Dölek, daha sonra bu maddeleri tek tek açarak bu sünnetleri hayatımıza tatbik etmekle “Kim sünnetime temessük eder ve sebat ederse kurtuluşa erer” meâlindeki hadisinin müjdesine mazhar olabileceğimizi söyledi.

Dölek Resulullah’ın takvasına ve haram-helâl konusundaki titizliğine vurgu yaparken “Yediğimiz her lokmada durup düşünmek zorundayız” dedi ve “Bu zamanda faizsiz iş yapılamaz; faiz ayeti o günün şartlarında nazil olmuştur” diyen zihniyete dikkat çekti.

Adem Dölek, tıbb-ı Nebevînin maddî hastalıkları konu aldığını, ama ondan da önce Resulullah’ın şirk, küfür, ahlâk-i rezile gibi manevî hastalıklarımızı tedavi ettiğini bildirdi ve Bediüzzaman’ın “Hadis maden-i hayat ve mülhim-i hakikattir,” “Müfessir-i Kur’an olan ehadis-i sahiha bize yeter” sözlerine yer verdikten sonra “Öyleyse sıkıldığımız ve çaresiz kaldığımız noktada Kur’ân’a ve sünnete müracaat etmemiz gerekiyor” dedi.

“Din nasihattir” hadisinin, “Din samimiyettir” şeklinde anlaşılması gerektiğini söyleyen Adem Dölek, İnsanın samimiyeti nispetinde lisan-ı hâli ile çok daha müessir olacağını bildirdi ve “Mütedeyyin, dindar insan deyince anlamamız gereken, dini samimi olarak yaşayan insandır” dedi.

Hz. Resulullah Hûd suresindeki “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” meâlindeki âyet-i kerimenin kendisini ihtiyarlattığını bildirmişti. Dölek, bu hadis-i şerife Elmalılı Hamdi Yazır’ın yaptığı yorumu şöyle açıkladı:

“20-30 senedir hadis araştırmaları içindeyim; Resulullah’ın, emredilenin dışında bir hareketine rastlamadım. Onu ihtiyarlatan, âyetin devamındaki ‘Sana inananlar da istikametli olsunlar’ emriydi. Resulullah ‘Acaba ümmetim bu istikameti muhafaza edebilecek mi?’ endişesini taşıyordu.”

Hz. Resulullah’ın “Benim bütün hüznüm kederim ümmetimdir” dediğini bildiren Adem Dölek şöyle devam etti: “Bu durumda acaba şöyle diyebilir miyim: Ben dine mugayir bir şey yapınca Resulullahı üzmüş oluyorum.”

“O öyle bir yaşadı ki, kalplerin sevgilisi, akılların muallimi, nefislerin mürebisi oldu” diyen Prof. Dölek, sünnetin bütün hayatımızı ibadet haline getirme potansiyeline şu sözlerle dikkat çekti:

“Madem yeryüzü bir mescittir; bu mescitte yaşadığımız herşeyi sünnete uymak suretiyle ibadete çevirebiliriz.”

Kaynak: Şeyma Gür-Tuba Türkoğlu-Barla Platformu

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.