Bediüzzaman'ın İzlandalı talebesi

Bediüzzaman'ın İzlandalı talebesi

Yazar Esra Nuray Sezer, halen İzlanda Cumhurbaşkanının basın danışmanlığını yapan kişinin Risale-i Nur ile ilgili ilginç tanışma hikayesini anlattı.

Risale Haber-Haber Merkezi

Yazar Esra Nuray Sezer, halen İzlanda Cumhurbaşkanının basın danışmanlığını yapan kişinin Risale-i Nur ile ilgili ilginç tanışma hikayesini anlattı.

Nursozler.net sitesinde İzlanda seyahatiyle ilgili notlarını yazan Sezer, Türkiye-İzlanda Kültür Derneği Başkanı Caner Köktürk'ün anlattığı hatıranın kendilerini ağlattığını ifade etti.

İzlanda Cumhurbaşkanı basın danışmanının Risale-i Nur ile ilgili tanışma hikayesini anlatan Sezer, duygu dolu anıyı şöyle aktardı:

"Bu olay 1970 yıllarında İzlanda’da yaşanmış. İzlandalı bir genç denizcilik yapıyormuş. Gemilerle dünyayı dolaşıp aynı zamanda kendini Viking kabul ediyormuş. Bir gün gemi ile Fas’a gitmişler, orada demir atmışlar. Gemideki kaptan demiş ki sakın gemiden inmeyin. Burada insanı keserler, öldürürler. Belli olmaz, siz gemiden ayrılmayın demiş.

İzlandalı genç biraz midesine düşkünmüş. Fas’ın meşhur baharatlı yemeklerinin kokusu burnuna gelmiş. Genç dayanamamış gemiden gizlice çıkmış. Bir iki derken Fas’ta çevre edinmiş. Bir gün İzlandalı genç Faslı arkadaşlarına demiş ki “Beni değişik bir yere götürün.” Faslı arkadaşları da genci alıp camiye götürmüşler. Camide o anda Allah’ın kelamı Kur-an-ı Kerim okunmaktaymış. Genç o kadar etkilenmiş ki ağlamaya başlamış. Sonra da kendi kendine demiş ki “Ya sen bir Vikingsin. Viking ağlar mı”? Oysa bilmez ki Allah kelamı karşısında değil Viking, dağlar bile boyun eğer. Okunan kelam; İzlandalı genci o kadar etkiler ki, arkadaşlarına “Bu okunandan bana verir misiniz?” der. Arkadaşları Rahman Suresinin ingilizce mealini, bir de Kur'an hediye ederler. İzlandalı gencin seyahati biter, evine gelir.

Rahman Suresini, Kuran’ı Kerim-i odasına bırakır. Aradan zaman geçer, genç tekrar sefere gider. Annesi bir gün gencin odasında Rahman Suresini bulur. O kadar etkilenir ki oğlu gelinceye kadar Müslüman olur. Oğlu gelir olanları oğluna anlatır. “Oğlum bizim aradığımız Allah işte burada, gerçekler bunlar, “der. Genç delikanlı bir gün İngiltere’ye giderken anne oğluna” Oğlum İngiltere’den bana İslam’ı anlatan kitaplar getir.” der. Oğlu İngiltere’ye gider, orada Pakistanlılarla karşılaşır ve der ki “Benim annem Müslüman oldu, İslami eserler istiyor.” der.

Pakistanlılar der ki "Anneniz Müslüman oldu da neden sen Müslüman olmadın. Sen Allah’a inanmıyor musun?”
Genç “inanıyorum” Pakistanlı bey ise "o halde sen de Müslümansın” der ve orada delikanlı da Müslüman olur. Pakistanlı beyler bu İzlandalı gence İngilizce yazılı Risale-i Nur’u verirler.

Risale-i Nur’u alan İzlandalı genç bu iman hakikatlerini annesine getirir. Annesi ruhunun gıdasını bulmuştur. Ab-ı hayat yüreğine damlamış, çatlayan dudaklara medet olmuştur.

Bu hanım İzlanda Cumhurbaşkanının basın danışmanı ve halen de basın danışmanlığı yapmaktadır. Bunu bize anlatan Caner Bey Türk arkadaşlarıyla 1970 yıllarında İzlanda gibi bir adada Risale-i Nuru tanıyan bu hanımı ziyarete gider. Hanımın bunların gördüğü zaman ilk söylediği şu: siz Bediüzzamanı tanıyor musunuz? Siz, Bediüzzamanın ülkesinden mi geliyorsunuz? Siz bu eserleri okuduğunuz için imanınız ne kadar kuvvetli derken, bizim yanımıza oturdu, bize dokundu, sanki bizde Bediüzzamanı bulmuş gibi oldu.