Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU
Bediüzzaman'ın Veziri Zübeyir Gündüzalp Ağabey-15
بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
SİVİL POLİS VE KÖTÜ ADAMLARI TANIRDI
Dr. Macit Türkmenoğlu anlatıyor:
-Zübeyir Abi, dersaneye gelen tanımadıklara karşı çok dikkatliydi. Bursa'dan 40-45 yaşlarında ufak tefek biri 46 numaraya gelmişti. Görünüşte saf biriydi. Ona asayiş ve polislerle ilgili ders yaptı. (NBK s 364)
-Birgün Kirazlı Mescid'in birinci katında oturuyordum. Tanımadığım birkaç kişi, normal kıyafetlerle içeri girdi ve oturdu. Baktım Zübeyr Abi 2. kattan aşağı indi ve onlara hitaben, "Kardeşim, bizim polislerle aramız iyidir. Biz onları çok severiz. Polisler memleketin huzuru için maddi olarak, biz de manevi olarak çalışıyoruz" dedi. (NBK s 364)
M. Fırıncı anlatıyor:
-Sungur Ağabey'in de olduğu bir sohbette Zübeyr Abi anlatmıştı. Emirdağ'da Üstadımın kaldığı evin önüdeki arsaya demir yığılmıştı. Üstadım, "Zübeyr bunlar nedir?" diye sordu. Ben de; filancalar ortak inşaat yapacaklar deyip ayrıntılı bilgi verdim deyince üstad birden ciddileşip, "Acayip! Ben seni ahiret için buraya getirmiştim, sen dünya için çalışıyorsun" dedi.
Bunun üzerine Sungur Abi gülümseyerek, "Üstad aynı soruyu bana da sormuştu, üstadım bilmiyorum demiştim" dedi. Akşam olunca, "öğrendin mi?" diye sorunca, "ben yine böyle şeyleri bilmiyorum" dedim. Üstad Sungur Abiye, "Risale- i Nur'un dünyaya taalluk eden işleri de olacağından, biraz bilmek lazım kardeşim" demişti der. (NBK s 215 216)
RİSALE-İ NUR TAMAMLAMA VE DERLEME ÇALIŞMALARI
Prof. Zekeriya Kitapçı ve Ahmed Tanyel anlatıyor:
-Zübeyir abi en son Sikke-i Tasdik-i Gaybi basıldıktan sonra vefat etti. 1969 seçimlerinden sonra Hizmet Rehberi’ni düzenleyerek son şeklini verdi. 1970'de en son şeklini verdiği Hizmet Rehberi’ni neşrettirdi. 1969 yılında dini/siyasî partiler piyasaya çıkıp Nurcuları bölmeye kalkınca Zübeyir Abi Risale-i Nur’ları taratıp Beyanat ve Tenvirler adıyla siyasi-içtimai duruşumuzu ortaya koydu. (ZG s 410-415)
Mehmed Emin Birinci anlatıyor:
-Şualar’a girmeyen Afyon Hapsanesi Mektupları ve Mahkemesi Müdafaası ile Hata-Savab Cetveli’nin Kur’an hattından Latin harflerine aktarılmasını sağlayarak On Dördüncü Şua’yı tamamlattı. Hizmet Rehberi'ni Zübeyir Abi ilk bana verip eksikleri tamamlattı. Bir arkadaşın evine kapandım ve Nurları tarayıp daktiloyla yazdım. Her satırı istişare ettik, Sungur Abi de önsözü yazdı.
Sungur Abi bana, "Kardeşim Safranbolu'daki Hüsnü kardeşe de okut!" dedi. Safranbolu'ya gidip Hüsnü Abiye de okutup onayını aldım öyle bastık. (ZG s 414-415)
Muhakemat, Sünuhat, Münazarat gibi eski Said dönemi eserlerini; üstadın tashih ettiği şekilde İstanbul'da ilkin Zübeyir Abi yaşarken biz bastık. (ZG s 417-418)
Ahmed Tanyel anlatıyor:
-1969'da seçimlerden önce Zübeyir Abi Emirdağ Lahikası-2'yi İttihat Gazetesi'nde neşrettirdi. (ZG s 416)
Üst İttihad'ta muhterem Eyüp Ekmekçi'nin Ayasofya Haziresi'nde Yasin okuması üzerine tutuklanışı haber yapılıyor. 1968
İsmail Ambarlı anlatıyor:
-1969 senesiydi. Zübeyir Abi Bekir Berk'e "Üstadımızın tashihinden geçen bazı mektuplar Said Özdemir kardeşte. Ben hastayım gidemiyorum. Git selamımı söyle, dosyadaki lahikaları versin neşredelim" dedi. Bekir Abi Ankara'ya gelince Said Abi beni çağırdı, çatıdaki yerini tarif etti. Alıp Bekir Abiye verdim ve böylece neşredildi. (ZG s 418)
Hamdi Sağlamer anlatıyor:
-Üstad sağken Hür Adam gazetesi ve Sinan Matbaası sahibi Sinan Omur üstadı ziyaret ediyor, üstad kendisine "Benim 3 Sinan'ım var. Mimar Sinan, Ümmi Sinan ve Sinan Omur" diyerek iltifat ediyor.
Kimsenin Risale basmaya cesaret edemediği 1957-1975 arasında merhum Sinan Omur'un Sinan Matbaası Risale-i Nur'ları İstanbul'da basmaya devam etti. Sinan Omur sekerat anlarında ziyaret edenlere üstad ve Risale-i Nur'ları anlatarak ruhunu teslim etti. (ZG s 411-412)
Eyüp Ekmekçi anlatıyor:
-Beyanat ve Tenvirler'in derleme ve düzenleme ve neşri Zübeyir Abinin sağlığında oldu. 1969'da din adına ortaya çıkan siyasi parti, (MNP) Nur Talebelerini çekmek için olmadık işlere girişti. Nurcuları tabi oy potansiyeli görüp; kuvvet için her yolu meşru görüyordu. Siyasi dini hareketin bu pervasızlığı, Zübeyir Abinin şiddetli direnciyle karşılaştı. Zübeyir Abi M.Emin Birinci'yi çağırıp, Risaleleri tarayıp siyasi-içtimai görüşleri ortaya çıkartıp tanzim ederek "Beyanat ve Tenvirler" adıyla neşrettirir. (ZG s 416)
M. Emin Birinci anlatıyor
- Milli Nizam Partisi kurulurken Bekir Abi'nin yazıhanesinde Zübeyr Abi, Mustafa Sungur, Bayram Yüksel, Bekir Berk, Tahsin Tola vd. ile bu parti kurucusu olmak istiyen Tevfik Paksu ve Hüsamettin Akmumcu da vardı. 3 gün süren müzakere ve beyin fırtınası sonunda Beyanat ve Tenvirler'de yer alan meseleler konuşuldu. İsimi geçen 2 şahıs yazıhanede "parti kurma fikrinden vazgeçtik" dedikleri halde, MNP'nin kurucusu oldular. (ZG s 416)
Ahmed Gümüş anlatıyor:
-Ben Şam medreselerinde okuyup gezerken İhvan-ı Müslümin üyeleriyle görüşmüştüm. Zübeyir Abi ile görüştüğümde, "Kardeşim siyasi mücadele yüzünden Mısır ve Suriye'de binlerce müslüman öldürüldü şehit edildi. Bu iki ülke sosyalizmin/Rusya'nın tesirine girdi. Ülkemizde ise Üstadımız, Risale-i Nur ve kısmi demokrasi sebebiyle bu vahim durumlar olmadı" dedi. (NBK s 218)
[Müslüman Kardeşler Teşkilâtı/ İhvan'ın sürgündeki liderlerinden İbrahim Munîr, (Ağustos 2022) İngiliz Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, “Mısır yönetimiyle yeni bir iktidar kavgasına daha girmeyeceklerini" açıkladı. "Şiddeti kategorik olarak reddediyoruz ve şiddeti İhvân ideolojisinin dışında bir yöntem olarak görüyoruz. Sadece şiddeti ve silah kullanımını değil, herhangi bir biçimde Mısır’da güç mücadelesine girmeyi de reddediyoruz. İsterse bu, devlet tarafından siyasi partiler arasında organize edilen seçimlere girmek şeklinde olsun… Bütün bunlar, tarafımızdan kesin bir şekilde reddedilmektedir” diyerek, İhvân’ın Mısır siyaset sahnesinden bütünüyle çekildiğini dünyaya ilân etti. Hakkında kesinleşen hapis cezası sebebiyle 2011’den sonra da Mısır’a dönmeyen Munîr, 2020’de İhvân’ın son mürşidi (genel başkanı) Mahmûd İzzet’in de tutuklanmasıyla, liderlik vazifesini üstlendi. Gerilimli bir sürecin ardından, 2021 Ekim'inde İhvân adına yapılan bir duyuruyla, İbrahim Munîr’in “teşkilâtı temsil etmediği” kamuoyuna bildirildi.]
ŞAKA VE LATİFE YAPILIR MI?
Allah Resulü (sav) buyurdu: “Yazıklar olsun milleti güldürmek için yalan söyleyen kimseye, yazıklar olsun, yazıklar olsun!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 80)
Hamdi Sağlamer anlatıyor:
-Bazen şakalaşır ve kırıcı da olurduk. Zübeyr Abi şöyle derdi, "Şaka samimiyet gibi görünür, fakat samimiyetin kezzabıdır." Çünkü insan arkadaşına normalde söyleyemeyeceği şeyleri söyler. "Şakayı muhatabın sıkıntılı anında birkaç kez tekrarlayınca, arkadaşının vehmi şakayı ciddi gibi algılamaya başlar, bu da kırılmaya sebep olur." (NBK s 145)
İbrahim Canan anlatıyor:
- Zübeyir Abi "şakalaşmayın, şaka dostluğun kezzabıdır!" derken, nezih, latif şakayı da ihmal etmezdi. Dersane sahibi Abdurrahman Tan'ın 2-3 yaşlarında Eyüp adlı bir oğlu vardı. Bazen çığlık çığlığa ağlardı. Zübeyr Abi bu anlarda "oğlumuz Kadiridir cehri zikir yapar!" diye şaka yapardı. (ZG s 240)
Hizmet için fakülteyi terk düşüncemi Ankara'ya bir gelişinde açtım. Şiddetle karşı çıkarak, "Sakın ha! Üstadımız öğretmenliğe çok ehemmiyet verir. Nazarında imanlı bir öğretmen, milletvekilinden daha değerlidir" dedi ve okulu bitirdim. (ZG s 241)
Mehmet Fırıncı anlatıyor:
-O zaman ben pek nükteciydim kardeşleri güldürürdüm. Bazen kapıyı aralar mütebessim bir yüzle, "Ah Fırıncı kardeş sizi şu güldüreni bir bilsem" derdi. (NB K s 213)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.