Davut ŞAHİN
Bediüzzaman’lı Türkiye
Bediüzzaman Said Nursi, 1923 yılı başında Mecliste yaptığı konuşmanın ardından, Ankara'nın siyasi havasından rahatsız olup Van'a giderek, mesaisinin tamamını iman hizmetine teksif etmişti.
Yıllarca siyaset konuşmadı, basını takip etmedi. Hatta İkinci Dünya Savaşıyla bile ilgilenmedi.
Ve nihayet çok partili hayata geçişle birlikte ilk kez seçimde “aleni” bir biçimde Demokratları destekledi.
Menderes’in ismini anarak açık bir şekilde destek istedi. Nur talebelerine bu yönde uyarılarda bulundu. Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan Menderes’i dualarına dahil etti.
*
Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel de Bediüzzaman Said Nursi hakkında konuşanlardan.
Yasaklı olduğu dönemlerde Bediüzzaman’la ilgili verdiği beyanat halen tartışılır. Şöyle diyordu:
“Merhum Bediüzzaman Said-i Nursi üzerinde çok tartışma yapılmış bir zattır. Bir çok kimse, kendisi hakkında peşin hükümlere sahip olmuşlardır.
“Bediüzzaman Said-i Nursi, Kur’an-ı ve Resulullahı kendisine rehber yapmış ve inançlarından hiçbir taviz vermemiş bir şahsiyettir. Üstüne husumet çekmiştir. Fakat bu husumetten hiçbir zaman yılmamıştır. Eserleri ve kendisini takip eden Nur Talebeleri, yüzlerce defa mahkemeye çıkarılmıştır. Türk Ceza Kanunları na göre bunların hiçbirisinde suç bulunmamıştır. Buna rağmen merhum takibe maruz kalmıştır. Kendi öz vatanında, bir ilden bir ile sürgüne gönderilmiştir. Kimsenin önünde eğilmemiştir. Devirlerle hoş geçinmek gibi bir yola da sapmamıştır..."
“Merhumun külliyatı benim kütüphanemde vardır. Bunların pek çoğunu okudum. Bu risaleler, hakikatlerle ve öğütlerle doludur...”
“...Bediüzzaman Hazretlerinin Divan-ı Harbi Örfi kiabında çok güzel bir sözü var. Orada der ki; 'Padişah peygamberimizin emrine itaat etse ve yoluna gitse, Halifedir. Biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa peygambere tabi olmayıp, zulüm edenler, padişah ta olsalar haydutturlar Devlet hadisesini bunun kadar güzel izah eden çok az şey vardır...
“Son olarak sanıyorum, asrı saadetin cumhur karakterini yine en güzel şekilde Bediüzzaman Hazretleri ifade etmiş: 'Hülafa-i Raşidin (dört Halife) herbiri hem halife, hem Reis-i cumhur idi. Sıddık-ı Ekber (ra) hayatta iken cennetle müjdelenen on sahabeye ve Sahabe-i Kiram a elbette Reis-i cumhur hükmünde idi. Fakat manası isim ve resim değil, belki hakikati, adaleti ve hürriyet-i şer'iyeyi taşıyan manayı dindar cumhuriyetin reisleri idiler."
"...Said-i Nursi büyük alimdir. Büyük bir Kur’an müfessiridir. Büyük bir alim değildir diyenin alnını karışlarım..." (İslam, Demokrasi, Laiklik)
“Merhumun nasihatları herkesi tesir altında bırakmıştır. Zaten, merhumun yaptığı iş, kişiyi İslamın aydınlığına çağırmaktı. İslamın aydınlığına kişi eğer bilgili bir şekilde çağırılırsa, onun tesiri altında kalmamak mümkün değildi. Tabii, merhum Bediüzzaman'ın lisanı fevkalade kudretlidir. Üslubu çok tesirlidir.” (a.g.e.)
*
Ve 2009 Türkiye’sinin Başbakanı R. Tayyip Erdoğan da Bediüzzaman Said Nursi hakkında şöyle konuştu:
“...Said Nursi’siz bir Türkiye eksik kalır.”
*
Kuşku yok ki, hem devletin hem de hükümetin “açılım” konusunda tek dayanağı “Bediüzzaman Said Nursi” yani “Risale-i Nur”dur!
Bediüzzaman’ın yazdığı reçeteler birçok kimsenin derdine deva olurken, kuşku yok ki, Güneydoğu bölgesinde de çözüm olmaya aday...
Yeter ki, devlet istifade etsin, hükumet çözüm yollarını arasın.
Yoksa Bediüzzaman’ın ne propagandaya ne de hükümetlere ihtiyacı var.
*
Bediüzzaman’sız Türkiye eksik kalır.
Türkiye Bediüzzaman’la çok ama çok şey kazanır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.