Fehmi KORU
Beklemesi bile heyecanlı
ABD gibi bir ülkeyi bunalıma sürüklemek, insanlarının kafasını karıştırarak kaos ortamına sokmak ve bununla siyasi bir sonuç almak mümkün mü? İngiltere'yi? Almanya'yı? İtalya'yı, Fransa'yı? İsviçre'yi?
Yukarıda adını andığım herhangi bir ülkeyi o soruya yerleştirdiğinizde verilecek cevap aynı olacaktır: Hayır, kimse ABD'yi (veya İngiltere'yi, Almanya'yı, İtalya'yı, Fransa'yı ya da İsviçre'yi) kolay kolay kaosa sürükleyemez. Bu ülkelerin demokrasisinin olgunluğu, ekonomik gücü, halkın basit propagandalarla yönlendirilerek ülkenin kaos ortamına sokulmasını engeller...
Deneyenler bir dereceye kadar ortalığı karıştırabilirler belki, ama istedikleri sonuca erişemezler...
Peki ya Türkiye? Türkiye'yi bunalıma sürüklemek, insanlarının kafasını karıştırıp kaos ortamına sokarak siyasi bir sonuç almak mümkün mü?
Hemen ve kestirmeden cevap vermek yerine soru üzerinde biraz daha düşünmenizi tavsiye ederim.
Türkiye yakın geçmişinde pek çok badireler atlattı. Son elli yıl içerisinde gerçekleşen dört darbe ve çok sayıda darbe girişimi var. Her darbe ve darbe girişimi öncesinde sayısız siyasi suikasta ve nice kitle hareketine sahne oldu ülkemiz. Terör başını ne zaman ortaya çıkartsa hepimiz rahatsız olduk ve sığınacak sakin bir liman aradık. Her suikast ve kitle eylemi, yoğunlaşan terörist saldırılar, ülkeyi hiç zorlanmadan kaos ortamına sokabildi.
Darbeler öyle dönemlerin ürünüdür.
12 Eylül (1980) dönemi komutanlarından Org. Bedrettin Demirel, “Biz aylar önce idareye el koyacaktık, ama ortamın biraz daha olgunlaşmasını bekledik” derken bunu kast etmekteydi. Kaos ortamı darbeyi davet eder.
Buraya kadar yazılanlar Türkiye'nin ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa, İsviçre gibi darbe getiren kaos ortamından henüz uzak olmadığı tespitinde bulunuyor. İngiltere'de Başbakan Harold Wilson, Kraliyet Ailesi'nden Kont Mountbatten'in adına kendisine karşı bir darbe girişimi (1974) yapıldığı iddiasını dile getirmişti. İtalya'da, 1960'lı yıllarda, P-2 Locası'nın Gladio unsurlarını kullanacağı darbe girişimi planları ortaya çıktı. Ancak şu yakınlarda, kim ne yaparsa yapsın, ABD ve Avrupa ülkelerinin hiçbirinde kaos yoluyla siyasi sonuç almak mümkün görünmüyor.
Yakın zamanlara kadar 'kaos' çıkartarak siyasi sonuç alınabilen bir ülkeydi Türkiye, bazı iddialar hâlâ dinleyen kulaklar bulabiliyor, hâlâ kaosa yatırım yapanlar çıkabiliyor; ancak bu yolla siyasi sonuç alabilmek her gün biraz daha zorlaşıyor.
27 Nisan (2007) muhtırası başarısız oldu. “411 el kaosa kalktı” manşeti sonuç getirmedi. “Eşinin başı örtülü cumhurbaşkanı olmaz, olursa...” dayatması boş çıktı. “Türkiye Malezyalaşıyor” ve “Mahalle baskısı var” türü yaygaralar ortalığı sarstı, ama o kadar. Bugün de yeni tezler eşliğinde kaos ortamı zorlanıyor; evet kafalar karışıyor, ama beklenen türden bir siyasi sonuç hayli uzak görünüyor.
Çok değil kısa süre sonra, Türkiye, yukarıda adları tek tek sayılan ülkeler gibi, sağlam demokrasisi ve halkı refaha kavuşturan güçlü ekonomisiyle kaosu hedefleyen kampanyaların söz konusu olamayacağı bir ülke haline gelecek. Ne yaparlarsa yapsınlar, hiçbir kampanya, halkın kafasını karıştırmayı başaramayacak.
Giderek gücü tükenen bedenin sonuç alması imkânsız çırpınışlarına, eskiler 'son gürlüğü' derlerdi. Şu sıralarda yaşananlar gücünü iyice yitirmiş eski dönemin son çırpınışlarıdır. Bununla da istediği siyasi sonucu alamadığını gördüğünde 'eski dönem'in, 'demokrat ve müreffeh yeni Türkiye'ye yol açmak üzere ruhunu huzur içerisinde teslim etmesini bekleyebiliriz.
Heyecanla bekleyelim.
Yeni Şafak
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.