Ben dindar bir Aleviyim
Prof. Dr. Mustafa Yılmaz Kılınç’la Alevi meselesi üzerine yaptığımız röportaj…
Röportaj: Nurettin Huyut - RisaleHaber
Prof. Dr. Mustafa Yılmaz Kılınç
Sizi tanıyabilir miyiz?
Emekliyim. Akhisar'ın Yatağan ilçesine bağlı Süneçliler köyünde dünyaya geldim. Orada Bektaşi zaviyesi var. Saruhan Beyliğinden geliyor kökenimiz. Yani biz kökten Alevi ve Bektaşiyiz. Fakat tarihi belgeleri incelediğim zaman atalarımın imamları var, camileri var, beş vakit namazı kılmışlar.
İlkokulu köyde okudum. Ortaokulu Akhisar'da okudum, yatılıya başladım. Manisa'da devam ettim. Sonra teyzemler Ankara’da oturuyorlardı. Ankara’ya geldim. Yatılı okulu 15 yaşında bitirdim. Üniversiteyi bitirdikten sonra asistan oldum. Ardından Amerika’ya Milli Eğitim bursuyla gittim. İnşaat mühendisliğinde doktora yaptım. Su ile ilgili olduğu için, ormanı da ilgilendiriyor. Bu sebeple İnşaatın Hidrolik Ana Bilim Dalında doktora yaptım. Ortadoğu Teknik Üniversitesinde yirmi sene hocalık yaptım. Dört sene Kütahya’da, on üç sene de Kırıkkale’de hocalık yaptım. İki sene Nijerya'da, altı sene de Amerika’da kaldım. Atmış yedi yaşımı doldurunca da emekli oldum.
Türkiye’deki demokratik açılım hakkında neler düşünüyorsunuz?
Evvela Elhamdülillah bizler Müslümanız. Bu Anadolu halkı da Türkü, Kürdü, Çerkezi hepsi beraber bin sene İslam’ın bayraktarlığını yapmış. Yani Anadolu halkı İslamiyet’le mezc olmuş, kaynaşmış... Ve İslamiyet’ten de başka bir yol yok. İslamiyet dışında bir yol bizim haysiyetimizi, şerefimizi, her şeyimizi götürür. İşte Avrupa’nın davranışından, Amerikalılarının davranışından ders verdik... Biz ancak İslamiyet’le haysiyetimizi, şerefimizi kazanırız.
Neden? Çünkü Allah: “Ben sizi Müslüman olarak, haysiyetli ve üstün yarattım” diyor. Allah söylüyor bunu biz değil.
Cumhuriyet desen, biz Cumhuriyetçiyiz. Belki de şu yanlış intiba var. Müslümanlar sadece beş vakit namaz kılar zannediliyor. Ama öyle değil… Üstad hazretleri: “Sıddık-ı Ekber (Ebubekir-i Sıddık) bir Reisicumhurdur.” diyor. Bunu ta kaç sene önce söylemiş. Biz hakiki manada Cumhuriyetçiyiz. Kendi kurdukları sistemi kendileri çiğniyorlar.
Eğer demokratik açılımdan bahsediyorlarsa o zaman çok güzel bir şey yapıyorlar yani. Demek ki Cumhuriyetin gerekçelerini, şartlarını daha yeni yeni yapmaya çalışıyorlar. Biz zaten Müslümanlar olarak Cumhuriyetten yanayız, halktan yanayız, demokrasiden yanayız...
İslamiyet’te zorlama yoktur. İslam dini zorlama dini değildir. Ama imkan verilmesi bakımından biz istiyoruz. Bir çocuğa İslamiyet’i öğrenme imkânı verilmesi lazım. Yoksa zorla insanları Müslüman yapsaydık biz, bu gün İstanbul’da ne Ermeni kalırdı ne Rum kalırdı ne Yahudi kalırdı. Fatih hepsini doğrardı isteseydi. Ama hala kiliseleri duruyor. Papazları duruyor. Bundan daha güzel bir din olabilir mi?
En güçlü zamanımızda Fatih Sultan Mehmet ne ırkçıydı, ne Türkçüydü ne de başka bir şey. Ama İslamcıydı... Biz Türklüğü İslamiyet’le mecz olmuş kabul ediyoruz. İslamiyet’le Türklük kaynaşmıştır. İslamiyet’ten çıkan, Türklükten de çıkar diyor Üstad. İşte Macarlar gibi... Mademki biz İslam kardeşiyiz. Bütün bu tarihte yapılan hatalar olmuş bitmiştir. Tabii hesabını öbür dünyada verecekler o ayrı mesele. Bizim hiç değilse bu yapılanların hatalı olduğunu bilmemiz lazım. Hiç kimsenin insanların yaşama hürriyetine, vicdan hürriyetine, düşünce hürriyetine müdahale etmeye hakkı yok.
Sizce demokratik açılım sürecinde Alevilere yönelik bir gelişme var mı?
Şimdi biri kendini anlatacağı zaman Mevlevi’yim, Nakşî’yim, Kadiri’yim diyor. Bununla Mevlana’ya veya diğer zatlara olan bağlılıklarını belirtiyorlar. Fakat en başta hepsi de Müslüman’ım demek istiyorlar. Birisi “Alevi’yim” dediği zaman, ayriyeten “Müslüman mısın?” diye soruyor muyuz? Aleviyim diyen insan da aslında Müslüman’ım demek istiyor.
Fakat adam Aleviyim deyip arkasına “cami lazım değil, ezan lazım değil” dediği zaman, ben “Bir dakika dur kardeşim” diyorum. “Hepimiz evvela Müslüman’ız elhamdülillah. Şimdi sen kendi iradenle İslam’ın içinde misin? Dışında mısın? Bu sözlerin dışında olduğunu gösteriyor. Sana göre cami lazım değilse, diyanet lazım değilse, ezan lazım değilse, Alevi sözü sadece lafta kalır. Bunu bir Alevi olarak söylüyorum. Ben atmış sekiz yaşındayım. Türkmen Alevi’siyim. Ama beş vakit namazımı kılıyorum. Risale-i Nurları okuyorum Allah'a şükür. Hazreti Ali gibi yapmaya çalışıyorum. Aleviyim diyen insanın Hz. Aliye intisabı olması lazım. Mevlevi’yim diyen insanın Mevlana’yla intisabı olması lazım bu çok açık ve net...
Ama bu her şeyden önce Muhammed (SAV) ile hepimizin ilişkisi olduğunu gösteriyor. İmam-ı Hanefi kendiliğinden bize din getirmedi. Abdülkadir Geylani İslamiyet dışında yeni bir tarikat getirmedi. Hazreti Ali “Ben bir deve yavrusunun annesini takip ettiği gibi takip ettim Hz. Muhammed'i (SAV)” diyor. Demek ki Aleviyim diyen insanın ehl-i sünnet olması lazım.
Aleviler, İslam’ın fedaisi olması lazımdır. Çünkü Muhammed (SAV)'in birinci fedaisi Hz. Ali'dir. Hiç kimse buna itiraz etmez zaten. Allah'ın Aslanıydı O. Dolayısıyla ben şunu istiyorum. Ben kimseye “Dinsizsin” demiyorum. Dinsizliğini Aleviliğin arkasına saklamasın. Bir insan komünist ise, Kürtçüyse, dinsizse, bölücüyse ya gizler söylemez, ya da mertçe çıksın söylesin. Ama Aleviliğin arkasına saklanmasın. O ayrı şey, o ayrı şey...
Alevilikte ne cami düşmanlığı vardır, ne bölücülük vardır, ne iman düşmanlığı vardır... Bu olacak şey değil... Ben bir Alevi olarak çok üzülüyorum.
Şimdi Aleviyim diyende Aleviliğin arkasına sığınarak bunu söylüyor. Fakat buna hakkı yok. Sen kendi namına konuş.
İnsanlar yanlışı yaşaya yaşaya, yanlışı doğru zannedermiş. Şimdi herkes kendini ölçü sanıyor. Kimse Aleviliğin ölçüsü değildir. Aleviliğin ölçüsü Hz. Ali' dir. Ben İzzettin Doğan Hoca'ya: “Ne sen Aleviliğin önderisin ne de ben, ne sen ölçüsün, ne ben, sen de alevisin, ben de, sen de profesörsün, ben de. Senin ölçün varsa benim ki de var. Ama benim ölçümle seninki tutmuyor.” demiştim.
İnsanlar “ben ölçüyüm” gibi konuşuyor. “Ben ölçüyüm, benim yaşayışım ölçü herkes buna uysun” diyor. Fakat bu Cumhuriyete de aykırı, laikliğe de aykırı, Demokrasiye de aykırı, insan haklarına aykırı, Anayasaya aykırı... Bu lafların hepsi aykırı… Ezanı, diyaneti istemiyorsun? Sen isteme. Tamam, ben bir şey demiyorum. Ama bütün bunları Aleviliğin arkasına saklanarak yapma…
Peki, Aleviler neden bu duruma geldi?
Bunun tarihine girmek çok uzun sürer. Fakat önemli olan şu; akil baliğ olan herkes mesuldür. Velev ki tarih öyle olmuş, böyle olmuş. Ne önemi var. Ben bu gün namaz kılmazsam, oruç tutmazsam yarın mahşer gününde: “Efendim işte bizi doğramışlar onun için namaz kılmadım.” deme hakkımız yok.
Veya mesela, Şah İsmail’le Yavuz Sultan Selim harb etmiş. Niye kimse “Şah İsmail harp meydanından neden kaçtı?” diye sormuyor? O kadar Türkmen’i, Alevi’yi harbe getirdi. Ondan sonra iki karısını da bırakıp kaçtı. Bu Aleviliğe sığar mı? Bu mertliğe sığar mı? Bu Şah-ı merdan Hz. Ali Efendinin yoluna sığar mı? Ama herkesin dilinde Şah İsmail, Şah İsmail... Yahu bu adam kaçmış gitmiş.
Şah-ı Merdan Hz. Ali olsaydı ne yapardı? Şah İsmail’in Kellesini kılıçtan geçirirdi. Bütün Türkmenleri savaşa sokmuş. Çıkmış televizyona “Ben Aleviyim” diyor. Demokrasi diyor, Laiklik diyor. Ama hep onların aksini yapıyor. Herkesin kendi aklı var, fikri var, inancı var. Sen nasıl dinsizliği kendine yaşam tarzı yapmışsan biz de Müslümanlığı seçmişiz.
Ben anadan doğma Aleviyim. Tam altı yüz senelik geçmişi var kökenimin. Sonra sen benim nasıl temsilcim oluyorsun? Bunu istemem, şunu istemem diye. Hem ilimde mühim bir nokta vardır. Her işte ehil olan konuşur. Madem ben profesörüm, madem ben Aleviyim benim daha çok hakkım var konuşmaya. Ben onlara da bir şey demiyorum ama onları da ölçü olarak kabul etmem. Ben dindar Aleviyim…
Anlattığınız sebepler yüzünden kamuoyunda “Aleviler CHP yandaşıdır” gibi bir düşünce oluşmuş. Yani Aleviler aynı zamanda CHP’lidir diye biliniyor. Bunun hakkında neler söylersiniz?
Şimdi onlar da anladılar gerçeği. Benim bütün ailem Halk Partili. Allah rahmet eylesin annem, babam... Ben onları suçlamıyorum. Onlar vatanı Cumhuriyet Halk Partisi kurtardı zannediyorlardı. İyi niyetle veriyorlardı oylarını CHP'ye.
Dersim'den haberleri yok muydu?
Dersimden haberdar olmaz olurlar mı? Kendileri de sistemin kurbanı. Onlara da övüyorlar falan... Ben onlara da şaşırıyorum. O gün bir talebeye: “Senin ecdadını doğrayan adamın arkasından gidiyorsun?” dedim.
Benim Dersimli, Kürt bir arkadaşım vardı. “Ne biçim Kürtsün sen?” dedim ona. “Erdal İnönü’nün (o zaman CHP’nin başındaydı) babasından kazık yemedin mi?” dedim. Alevi olduğumu bildiği için, gık diyemedi bana.
CHP Grup Başkanının Dersimle alakalı söylediklerine ne diyorsunuz?
Ben şimdi tarihi meselelere girmek istemiyorum. Bildiğim şeyler var da Üstad ne diyor? “Her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğru her yerde söylenmez.” Ben her doğruyu her yerde söylemek mecburiyetinde de değilim. Zaten çok fazla doğruyu söylüyorum. O bakımdan şu var; yapılan hatalar artık tekrarlanmamalı. Bilinmeli ki İslamiyet’ten başka bizi birbirimizle kardeş yapacak başka bir din yoktur Türkiye' de. Hiçbir zaman... Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Çerkez'i Pakistanlıyı kardeş edecek tek din İslamiyet’tir. Ben iki sene Nijerya' da kaldım. Oradan biliyorum. Onları kardeş yapacak tek şey İslamiyet’tir.
(Devam edecek)