Ben ihlâslı bir kimse olarak Allah’a kulluk etmekle emrolundum

Ben ihlâslı bir kimse olarak Allah’a kulluk etmekle emrolundum

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Zümer Sûresi 9-16. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

9-Yoksa gece saatlerinde secde eden ve ayakta duran (samîmi bir mü’min) olarak ibâdet eden, âhiret (azâbın)dan sakınan ve Rabbisinin rahmetini uman o kimse (kâfir olan kimse gibi) midir? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak (selîm) akıl sâhibleri ibret alır.”

10-(Tarafımdan kullarıma) de ki: “(Rabbiniz buyuruyor ki:) Ey îmân eden kullarım! Rabbinizden sakının! Bu dünyada iyilik edenlere, (âhirette de) iyilik (Cennet) vardır. Çünki Allah’ın arzı geniştir. (O gün) ancak, sabredenlere mükâfâtları hesabsız olarak verilecektir.” (*)

11-(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: “Şübhesiz ki ben, dinde O’na (karşı) ihlâslı (samîmî) bir kimse olarak Allah’a kulluk etmekle emrolundum.”

12-“Ve (teblîğ ettiğim herşeye) teslîm olanların ilki olmakla emrolundum.”

13-De ki: “Doğrusu ben, Rabbime isyân edersem, (dehşeti pek) büyük bir günün azâbından korkarım.”

14-De ki: “(Ben,) Allah’a dînimde O’na (karşı) ihlâslı (samîmî) bir kimse olarak ibâdet ederim.”

15-“Artık (siz) O’ndan başka neye isterseniz tapın!” De ki: “Asıl hüsrâna uğrayanlar, kıyâmet günü hem kendilerini, hem de âilelerini hüsrâna uğratanlardır.” Dikkat edin! İşte o apaçık hüsran budur!

16-Onlar için, üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (ateşten) tabakalar vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım! Öyle ise benden sakının!(**)

(*) Resûl-i Ekrem (asm) bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurdular: “Cenâb-ı Hakk kıyâmet gününde terâzileri koyar. Ardından namaz kılanlar getirilir ve ücretleri tartılarak kendilerine noksansız verilir. Sonra zekât verenler getirilir ve onların da ücretleri tartılarak kendilerine eksiksiz verilir. Nihâyet bir belâya dûçâr olmuş kimseler getirilir de bunlar için ne terâzi konur, ne dîvan kurulur, ne de defterler açılır. Bunlara ücret, sağanak yağmurları gibi bol bol ödenir.” (Beyzâvî, c. 2, 321)

(**)“Evet ârif-i billah (Allah’ı tanıyan), aczden (âcizlikten), mehâfetullahdan (Allah korkusundan) telezzüz eder (lezzet alır). Evet havfda (korkuda) lezzet vardır. Eğer bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ondan suâl edilse: ‘En lezîz ve en tatlı hâletin (hâlin) nedir?’ Belki diyecek: ‘Aczimi, za‘fımı anlayıp, vâlidemin tatlı tokadından korkarak yine vâlidemin şefkatli sînesine sığındığım hâlettir.’ Hâlbuki bütün vâlidelerin şefkatleri, ancak bir lem‘a-i tecellî-i rahmettir (rahmetin sâdece bir parıltısıdır). Onun içindir ki, kâmil insanlar, aczde ve havfullahda (Allah korkusunda) öyle bir lezzet bulmuşlar ki kendi havl (güç) ve kuvvetlerinden şiddetle teberrî edip (uzaklaşıp), Allah’a acz ile sığınmışlar. Aczi ve havfı, kendilerine şefâatçı yapmışlar.” (Sözler, 7. Söz, 19)