Cemil TOKPINAR
Beni kim uyandırıyor?
Namaz kahramanlarından gelen mesajlar...
Ben 16 yaşında bir kızım ve namaz kılmaya başlayalı hemen hemen iki yıl olacak. İmam Hatip Kız Lisesi’nde okuyorum ve çok memnunum. Dünya hayatının geçici olduğunu ve asıl ebedî hayatın öldükten sonra başlayacağını, bu okula geldikten sonra anladım. İnsan bir yolcudur, zamanı geldiğinde havadaki yıldızlar gibi kayarak dünyadan ayrılır ve ebedî hayata başlar.
İlk defa bu yıl Türkiye’ye geldim ve Bursa’daki akrabalarıma misafirliğe gittim. Orda Ulu Cami’yi ziyaret ettik. Daha sonra ben ilâhîleri çok sevdiğim için:
– Caminin altında ilâhî kasetleri ve dinî kitaplar satılıyor, dediler.
Oraya gittik. İlâhî kaseti aldıktan sonra bir de Ömer Nasuhi Bilmen’in “30 Ramazan Vaazı” isimli kitabını aldım. Tam giderken oradaki satıcılardan birisi bana, sizin Sabah Namazına Nasıl Kalkılır? isimli kitabınızı hediye etti.
Kitabı Bulgaristan’da okuduktan sonra çok şaşırdım, çünkü sabah namazı benim en tembellik ettiğim namazdı. Sanki Allah verdirmişti; o zata hediye ettirmeseydi ben namazın önemini tam olarak anlayamayacaktım. Beni çok mutlu etti, Allah ondan ve sizden razı olsun.
Bir gece tembellik ve yorgunluk yüzünden yatsı namazını kılmadan yattım. Ama bir türlü uyuyamıyorum. Aklımdan hiç namaz çıkmıyor; bir şey rahat vermiyor, bir sağa bir sola dönüyorum. Bir ara rüya gibi bir şey gördüm.
– Namaza kalk, diye sesler geliyordu ve beni rahatsız ediyorlar, uyandırmaya uğraşıyorlardı. Korku içinde kalktım, telefonun saatine baktım. Gecenin ikisiydi. Yatağın içine oturup namazı kılacağım diye niyetlendim. Galiba bir sure okudum ve yine uyumuşum. Daha sonra kendimi rüyamda abdest almış ve bir yeşillikte çok güzel, ovaya benzeyen bir yerde namaz kılarken gördüm. Ama sanki rüya değil gerçek gibi; huzurluyum ve hissediyorum. İnanılmaz bir duygu.
Ben namazlarımı hep istekli kılıyorum; buna rağmen en çok da kazaya kalan namazlar sabah namazı oluyor. Hep niyetleniyorum kalkacağım diye, ama “Birazcık daha uyu.” diye içimden bir şey fısıldıyor ve bazı zamanlar kalkamıyorum. Bütün günüm pişmanlık içinde geçiyor. Telefonun alarmını, hatırlatıcısını, randevusunu hepsini ayarlıyordum, yine de kalkamıyordum. Ama kitabı okuduktan sonra çok iyiyim.
Bazı sabahlar gerçekten bana dokunulduğunu hissettiğim oldu. Birisi dürtüyor, omzuma değiyor sanki. Hep annem sanıyorum. Bana:
– Sabah oldu, kalk, diyor. Hemen kalkıyorum.
Daha sonra anneme sorduğumda ise:
– Ben değildim, diyor. Hâlâ anlamış değilim. Bunları en sıkı iki arka-daşıma anlattım, ama inanmadılar:
– Başkalarına sakın anlatma, sana “deli” derler, dediler.
Oysa ben ne yaşadığımı gerçekten çok iyi biliyorum.
(Ayşe İbrahimhalil)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.