Bir su damlasından yaratılan insan, dünyaya teşrif ettikten sonra her an, her gün, her hafta, her ay, her yıl gelişir, büyür, yaşı ilerledikçe okumaya, öğrenmeye başlar. Okuyarak, düşünerek, tefekkür ederek bilgiye, gerçeğe ulaşır. "Necisin? Nereden geliyorsun? Ve Nereye gidiyorsun?" sorularına cevap vermeye çalışır.

İnsan dünyaya gözünü açtığında mükemmel sistemin içinde bulur kendisini. Aklı sayesinde bu mükemmel sistemi idrak eden şuurlu ve akıl sahibi tek canlı insandır. İnsan dışındaki canlılar, kaynaklar kâinatta, dünyada olup bitenlerden bihaberdirler. Yaratılış gayeleri istikametinde verilen görevlerini yaparak insana hizmet ederler.

İnsanın duygularının hayır ve şer yönü vardır. Duygularımız hayır ve şerre, hidayet ve dalalete, hak ve batıla, güzel ve çirkine, yalan ve doğruya aynı mesafededir. İnsan hayra da şerre de yönelme konusunda serbest bırakılmıştır. Bu iki yolun herhangi birine girme hususunda tercih insanındır.  Bu insanın imtihan için yaratıldığının gerçeğidir. "O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. " (Mülk suresi 2. Ayet)

İnsan bu dünyada hayır ve şer denizleri içinde ilerlerken eşi, akrabası, dostu onun doğum gününü kutlayarak sürpriz yaparlar. Çoğumuza bu sürpriz yapılmıştır.

Baldız ve bacanağımın kızı Berrin’e doğum günü sürprizi yaptık. Pasta kesildi, dualar edildi, Berrin’e hediyeler taktim edildi. Berrin çok mutlu oldu. Berrin on yaşına basmıştı. Berrin’e babasının verdiği hediyeler arasında, Kalbimin Efendisi-Peygamberimizin Çocukluğu ve Gençliği kitabı dikkatimi çekti. Babasını tebrik ettim.

Doğum günlerinde iyi dileklerde bulunulur. Kararlar alınır. Berrin’in doğum günü kutlamamızın en güzel meyvesi, her akşam kitap okuma saati düzenlenmesi kararıydı. Berrin’in annesi bu kararı açıklıyor ve aile kabul ediyordu. 

Hepimizin şikayeti çocuklarımız okumuyor diyoruz değil mi? Televizyonu, bilgisayarı, tableti, cep telefonunu ailede herkes kapatacak, herkes her akşam kitap okuma saatinde bir kitap takip edecek, okunan kitaplar üzerinde mütalaa yapılacak. Her aile bunları yapsın.  O ailede hava değişir. Muhabbet, sevgi, şefkat yaşanır. Çocuklar kendilerini daha iyi tanımlar. Özgüven sahibi kişiler olurlar. Yarınlara daha umutla bakarız.

Kitap okumakla ilgili şu tespitleri paylaşmayı faydalı görüyorum.

Okuyan bir beyinin algılama ve anlama oranı, hiç kitap okumayan bir insana göre %60 daha fazladır. Okuyan beyin üreten beyin olup, insanı tembellikten kurtaran tek ilaçtır.

Kitap okuma beyinin iki lobu arasında bağlantıyı kurar, beyinin gelişimine yüksek oranda katkı sağlar. Okuyan insanın düşüncesi ve konuşması çok farklı olup, toplumda kabul görülür bir kişiliğe sahip olur. Kitap okuyan kişinin kendine olan güveni oldukça fazladır.

Kitap okuma beyini güçlendirmekle birlikte, anlama ve algılamayı kuvvetlendirir. Böylece okul ve iş hayatında yüksek oranda başarı sağlanmış olunur. Kitap okuma alışkanlığı, bağımlılığı zararı olmayan tek alışkanlık ve bağımlılıktır.

İnsan olmanın birinci şartı okumaktır. Okumamanın mazereti yoktur. Çünkü Rabbimiz “Oku!” emrini, okuma bilmeyen bir kuluna verdi. O kul ki kullar içinde en seçkini, en üstünü ve en güzeliydi. Ama “Oku!” emrine muhatap olduğu zaman, okuma-yazma bilmiyordu. Bilmemek mazeret değildi. Çünkü insan okumak üzere yaratıldı. Okumak için akıl yeterdi ve okumak şarttı. Okumadan olmazdı. Demek ki okumak tek manaya gelmiyordu. “Oku” emrinden anlamamız gereken, insan sadece kitapları değil, başta kendisi olmak üzere, her varlığı okumalı… İnsan, kâinatı bütünüyle bir kitap gibi okuyabilir. Onun gözünde her varlık, taşı, toprağı, ayı, yıldızı, güneşi, ineği, sineğiyle muhteşem bir kitaptır. Kitap okuyan kainat kitabını da okuyabilir.

Doğum günün kutlu olsun Berrin. Seni çok seviyoruz…