Kadri HAZAL
Beş vakit namaz: Akşam namazı
Değerli Dostlar! Bir gün de kıldığımız beş vakit namazın dördüncüsü akşam namazıdır. Resulü Ekrem’in (a.s.m.) ifadesine göre “Akşam namazını ilk olarak, Davud (a.s.) kılmıştı. Allah Teâlâ, onun tevbesini kabul buyurunca bu namazı kıldı.”[1] Bir diğer rivayete göre de bu namazı ilk kılan Hz. İsa (a.s.) olmuştur. Allah’ü Teâlâ (c.c.): “İnsanlara Allah’ı bırakıp da beni ve annemi iki ilah edinin diye sen mi söyledin?” (Maide: 116) ayeti kerimesiyle İsa (a.s.) ya hitap eylediğinde üç rekât namaz kıldı. İlk rekâtı kendisinden ulûhiyet isnadını kaldırmak için, ikinci rekâtı annesinden ulûhiyet isnadını kaldırmak için, üçüncü rekâtı Cenabı Hakkın (c.c.) ilahlığını ispat ve ikrar için kılmıştır. Bu ayeti kerimeyle hitap olunduğu vakit Akşam Namazı vakti idi.”[2]
Diğer namazlar gibi bu namaz’ın vakti de insan ve dünya için mühim inkilablara işaret eder. Bediüzzaman Said Nursi bu konuda şunları söyler: “Mağrib zamanı ise, güz mevsiminin ahirinde pek çok mahlûkatın gurubunu, hem insanın vefatını, hem dünyanın kıyamet iptidasındaki harabiyetini ihtar ile tecelliyât-ı celâliyeyi ifham ve beşeri gaflet uykusundan uyandırır, ikaz eder.”[3] “Mağrib vaktinde ki, o zaman hem kışın başlamasından yaz ve güz âleminin nazenin ve güzel mahlûkatının veda-yı hazinânesi içinde gurub etmesinin zamanını andırır. Hem insanın vefatıyla bütün sevdiklerinden bir firak-ı elîmâne içinde ayrılıp kabre girmek zamanını hatırlatır. Hem dünyanın zelzele-i sekerat içinde vefatıyla, bütün sekenesi başka âlemlere göçmesi ve bu dar-ı imtihan lâmbasının söndürülmesi zamanını andırır, hatırlatır ve zevalde gurub eden mahbuplara perestiş edenleri şiddetle ikaz eder bir zamandır.
İşte, akşam namazı için, böyle bir vakitte, fıtraten bir cemal-i bakiye ayine-i müştak olan ruh-u beşer, şu azim işleri yapan ve bu cesim âlemleri çeviren, tebdil eden Kadim-i Lemyezel ve Baki-i Lâyezâlin Arş-ı Azametine yüzünü çevirip, bu fânilerin üstünde Allahu ekber deyip, onlardan ellerini çekip, hizmet-i Mevlâ için el bağlayıp, Daim-i Bakinin huzurunda kıyam edip Elhamdü lillâh demekle kusursuz kemaline, misilsiz cemaline, nihayetsiz rahmetine karşı hamd ü sena edip; “İyyake na’budu ve İyyake Nestein” demekle muinsiz Rububiyetine, şeriksiz Ulûhiyetine, vezirsiz Saltanatına karşı arz-ı ubudiyet ve istiane etmek; hem nihayetsiz kibriyâsına, hadsiz kudretine ve aczsiz izzetine karşı rükûa gidip bütün kâinatla beraber zaaf ve aczini, fakr ve zilletini izhar etmekle “Sübhane Rabbiyel Azim” deyip, Rabb-i Azîmini tesbih edip; hem zevalsiz cemal-i Zatına, tağayyürsüz sıfat-ı kudsiyesine, tebeddülsüz kemal-i sermediyetine karşı secde edip, “Sübhane Rabbiyel A’la” hayret ve mahviyet içinde terk-i mâsivâ ile muhabbet ve ubudiyetini ilân edip, hem bütün fânilere bedel bir Cemil-i Baki, bir Rahîm-i Sermedi bulup demekle zevalden münezzeh, kusurdan Müberra Rabb-i Âlâsını takdis etmek; sonra teşehhüd edip, oturup, bütün mahlûkatın tahiyyât-ı mübarekelerini ve salâvât-ı tayyibelerini kendi hesabına o Cemil-i Lemyezel ve Celil-i Lâyezâle hediye edip ve Resul-i Ekremine selâm etmekle biatını tecdid ve evamirine itaatini izhar edip ve imanını tecdid ile tenvir etmek için şu kasr-ı kâinatın intizam-ı hakîmânesini müşahede edip Sâni-i Zülcelâlin vahdaniyetine şehadet etmek; hem saltanat-ı Rububiyetin dellâlı ve mübelliğ-i marziyâtı ve kitab-ı kâinatın tercüman-ı âyâtı olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletine şehadet etmek demek olan mağrib namazını kılmak ne kadar latîf, nazif bir vazife, ne kadar aziz, leziz bir hizmet, ne kadar hoş ve güzel bir ubudiyet, ne kadar ciddî bir hakikat ve bu fâni misafirhanede bâkiyâne bir sohbet ve dâimâne bir saadet olduğunu anlamayan adam, nasıl adam olabilir?”[4]
Akşam namazı, vaktinin az olması nedeniyle erken kılınması tavsiye edilen namazlardandır. Bu konuda hadiste şöyle buyrulmuştur: “Ümmetim akşam namazını yıldızlar ortaya çıkıncaya kadar geciktirmediği sürece hep hayır ve fıtrat üzere olacak!"[5] Bu namaz bazı alimlerce Salat-ul Vusta (orta namaz) kabul edilmiştir. Konu ile ilgili olarak tefsirler şu bilgileri aktarırlar: “Akşam namazıdır. Bu da Ebu Ubeyde es-Selmanî ve Kubeysa b. Züveyb (r. anhüma)dan rivayet edilmiştir. Çünkü bu namaz, ikamet halinde ve yolculukta hep üç rekat olarak sabittir.”[6] Akşam namazının önemine başka bir hadiste şu sözlerle dikkat çekilir: “Allah-ü Teala’ya akşam namazından daha sevimli bir namaz yoktur. Kul bu namazla gündüzünü kapar; gecesini açar. Akşam namazında, ne yolcu için, ne de yerinde kalan mukim için bir eksilme vardır. Bir kimse, akşam namazını kılar ise, dört rekat ondan sonra kılar ise, ama yanında bulunana bir şey söyleyip konuşmadan; Allah-ü Teala, onun için cennette inci ile yakut ile süslü iki saray yapar. Bu iki saray arasında o kadar çok şeyler vardır ki: onların ne olduğunu ancak Allah-ü Teala bilir. Şayet bir kimse, yanında oturan kimse ile hiç konuşmadan altı rekat namaz kılar ise, kırk yıllık günahları bağışlanır.”[7] Hz. Peygamber’in (a.s.m.) tavsiyelerinden biride akşam namazını cemaatle kılmamızdır. “Ya Osman, bir kimse akşam namazını cemaatle kılar ise, onun için yirmi beş rekat namaz sevabı vardır ki; hepsi de kıldığı namaz gibidir. Cennette dahi, onun için yetmiş derece verilir.”[8]
Değerli dostlar! Peygamberimiz (a.s.m.) akşam namazının sünnetlerine de büyük ehemmiyet vermiştir. Bu konuda kaynaklarda aktarılan bazı hadisler şu şekildedir: “Enes (r.a.)'den yapılan rivayette, demiştir ki: "Müezzin ezan okuyunca Peygamber (a.s.) Efendimiz'in ashabından hayli kimseler acele ile (Mescid'deki) sütunlara doğru durup namaz kılarlardı. Ta ki, Peygamber (a.s.) çıktığı vakit onları akşam namazından önce iki rekat namaz kılmakla meşgul bir halde bulurdu. Ezan ile ikamet arasında ise çok bir şey yoktu. Bir başka rivayette ise, "ezan ile ikamet arasında pek az bir şey kalırdı." Diğer bir lâfızla hadis şöyle rivayet edilmiştir: "Bizler, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz zamanında akşamın farzından önce, güneş battıktan sonra iki rekat namaz kılardık. " Bunun üzerine Enes'e denildi ki: "Resûlüllah (a.s.) da o iki rekatı kılar mıydı?" O da şu cevabı verdi: "Bizim kıldığımızı görürdü de ne kılmamızı emreder, ne de bizi ondan menederdi." Abdullah b. Muğaffel (r.a.)’den yapılan rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Akşamın farzından önce iki rekat kılın!" Sonra yine: "Akşam farzından önce iki rekat kılın!" Sonra üçüncü defa şöyle ilâve etti: "Arzu eden kimse için..."[9] Akşam namazının son sünneti hakkında da şu rivayetler aktarılmıştır: “Bir kimse Akşam namazından sonra iki rekat namaz kılar ise, o kimsenin namazı, illiyyin (üstünler) amelleri arasında sayılır.” “ Akşam namazının iki rekat sünnetini tezce kılınız. Zira melekler onu farzla beraber götürürler.”[10]
Başka bir yazıda buluşmak dileğiyle Allah’a emanet olun.
[1] . Abdulkadir Geylani, Gunyet’üt-Talibin, Tercüme: Abdulkadir Akçiçek, Sağlam Kitabevi, İstanbul 1980, sh. 888
[2] . Ahmed Davudoğlu, Mevkufat Mülteka Tercümesi c. 1, Sağlam Yayınevi, İstanbul 1991, sh. 115
[3] . Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2007, sh. 73
[4] . A. g. e, sh. 76-78
[5]. Celal Yıldırım, Ahkam Hadisleri c. 2, Uysal Kitabevi, Konya 1987, sh. 561
[6] . M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili c. 2, Azim-Zaman, sh. 126
[7] . Geylani, sh. 836
[8] . A. g. e, sh. 908
[9] . Yıldırım, c. 2, sh. 568
[10] . Geylani, sh. 903
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.