Bil Ey Kalp!
Sen ki küçücük bir zerreden, koca bir kâinata kadar muhabbet duyabiliyorsun
Nur Kabadayı’nın yazısı:
Bil Ey Kalp!
Sen ki küçücük bir zerreden, koca bir kâinata kadar muhabbet duyabiliyorsun.
Sen ki azıcık bir ağrıdan, kocaman depremlere kadar sabır gösterebiliyorsun.
Sen ki kısacık bir mesafeden, kilometrelerce uzağı görebiliyorsun.
Sen ki, bir tane küçük yavrundan, yüzlerce insanı gönlünde taşıyabiliyorsun.
Bil Ey Kalp!
Ben seni tanımaya çalışıyorum.
Hem küçücük, hem de kocamansın.
Hem hüzünlü, hem de mutlusun.
Hem heyecanlı, hem de sabırlısın.
Her yönünde ayrı bir güzellik var.
Her yönünün ile bizleri kendine hayran bırakıyorsun.
Senin ile her seyahatte bizi Rabbine götürüyorsun.
Kendindeki harika olan duyguları asla kendine vermeyip Hâlık’ının sikkesini ve mührünü gösteriyorsun.
Bil Ey Kalp!
Seni tanıyan, mâbud’unu buluyor, refaha kavuşuyor.
Seni bulan, kâinatın sırlarını keşfediyor, insanlığın miracında dolaşıyor.
Gaye-i hayatı, geçici dünyaya değil, ahirete veriyor.
Seni seven; satır satır okur, sayfa sayfa takip ediyor.
İnsan, her bir satırının içinde okudukları, gördükleri karşısında hayret içinde kalıyor.
Ve yine sen bu harikalıkları Sâni'-i Hakim-i Zülcelâl’e (her şeyi bir izzet, heybet ve hikmet ile yaratıp, san'at ile donatan Allah) veriyorsun.
Bil Ey Kalp!
Ben sana dost olup, sendeki o cennet bahçelerinin yansımalarını görmeye geldim.
Rabbim’in bizim için hazırlamış olduklarını görerek hayretler içinde o güzellikleri seyredip şükretmeye geldim.
Bir kuğu gibi derinliklerine dalarak temizlenmeye geldim.
Bir martı gibi kanat çırpıp öğrendiklerimi bilmeyenlere uçurmaya geldim.
Masum bir âşık gibi gözyaşı döküp affedilmeye geldim.
Bizi, senin gittiğin yola götür.
Bizi El-Veliy olan Rabbime götür.
Bizlerde O’na cc dost olabilelim, her işimizde işlerimizi yürüten, doğruyu gösteren O olsun.
Her bir adımımızda, her bir gülüşümüzde, her bir düşüncemizde O’nun rızasını arayalım.
Bil Ey Kalp!
Kimsesiz, hüzünlü olarak dolaştığın sahralarda için için Rabbine nasıl yalvarıyorsan bize onu öğret.
Kulluk bilincindeki hassasiyet aşamasına nasıl geldiğini bizlere göster.
Hangi durum olursa olsun, hangi koşul olursa olsun o zorluklar karşısındaki o sonsuz itaatinin mertebe yollarını bizlere öğret.
Bil Ey Kalp!
Ey sırlarımızı hiç yüksünmeden, bizlere kızmadan, bizden ayrılmadan taşıyan, güzellikler ile dolu kalbim.
Bende senin Rabbine koşulsuz, sebepsiz, zamansın olarak teslim oluyorum.
“Ey âlemler emrine itaatkâr olan Rabbim!
Bizlerde Sana itaatkâr, bizlerde Sana kul olmaya geldik.
Davetine geç mukabele ettik, günahlarımızı affet, bizleri kulluğun en üstün mertebesi olan takvaya ulaştır.
Üzerlerimize Habib’in ve Halil’in sevgi damlacıklarından yağdır.
Kabe’nin âşkına hepimizi hacılık makamına eriştir.” Amin.