Sabri ALTUN
Bir hayalim var
Suat alkan’a
Bir hayalim var yaşamak adına…
Bir hayalim var insanlık adına…
Düşüncelerimin gergefinde hapsolan onca değerlerin dışarı çıkması adına bir hayalim var…
Ülke manzaralarından insanlık manzaralarına yollar tepmek adına ağıtlar yakan nice yiğitlerin nice serdengeçtilerin peşine takıldıkları idealler adına bir hayalim var.
Türk-Kürt düşmanlığının asla yaşanmadığı bir zaman diliminden tüm insanlık tarihine ders olacak mahiyette yaşanılası kardeşlikler adına bir hayalim var.
Dünyayı kasıp kavuran insanlık dramlarına inat, ırkçılık, faşistlik ve mezhep kavgalarına inat, Türkiye’de doğunun en sarp merkezlerinde yaşayan bir Kürt beldesi olmasına rağmen asla hiçbir fitneye mahal bırakmayan Çelikhan’ın tüm ülkeye model olduğunu gördüğüm bir hayalim var.
Martin Luter Khing’den asla aşağı kalmayan bir hayalim var.
Ve bir hayalim var Türk-Kürt, Alevi-Sünni adına…
Ve bir hayalim var kardeşlik adına…
* * *
Evet, her şey hayallerle başlar.
Başta uçuk gibi gözükür.
Birileri gırgır geçer, birileri dalga geçer.
Birilerinin dünyasına bir ışık gibi girer ve dehlizlerde ona yol gösterir.
Derken ışığın peşine takılır birileri ve sahili selamete çıkar.
Her şey hayallerle başlar.
Edison ışığı hayal etmeseydi elektrik bulunur muydu?
Einstein “kuarkların” varlığını hayal etmeseydi “kuantum” doğar mıydı?
Resulullah’ın (asm) gözünde çeşitli siluetler çeşitli hayaller gözükmeseydi “Risalet” gelir miydi?
Ve işte bende bugün çağdaş bir “Osmanlı” hayal ediyorum.
Ve öyle ki değil 72 buçuk milletin, bütün dünya insanlığıyla birlikte yaşandığı, kardeşliğin dostluğun, muhabbetin en üst seviyede seyrettiği bir Osmanlı hayal ediyorum.
Ne kapitalizmin ne komünizmin ve ne de sefahatin hüküm sürdüğü bir dünya değil, Kur’an hükümlerinin ıslahlaştırdığı, Resulullah (asm) ahlakının suladığı, topyekun insanlığa saadetin geldiği bir medeniyet hayal ediyorum.
Saniyeleşmenin ve makineleşmenin, dünyanın merkezlerince sosyal bir deprem unsuru olarak kullandığı bir çağda saniyeleşmeden, makineleşmeden ve onun insan öğüten depreminden korunmuş bir dünya hayal ediyorum…
İnsanlığın güpegündüz sokaklarda gönül feneriyle aranır olduğu, insanların kör bir kurşunla sorumsuzca hayatının söndürüldüğü bir çağda, insanın insan olduğu bir mekan hayal ediyorum.
Gelişmenin medeniyetin meyhane ve hapishanelerle doğru orantılı olduğu bir anlayıştan kopuk, her türlü serkeşlik ve sarhoşluktan uzak, gecenin ve günün her saatinde istediği zaman her yerde dolaşabilme imkânının olduğu herkesin birbirinden emin olduğu beldeler hayal ediyorum.
Sanatın, düşüncenin, sanayinin altın dönemini yaşadığımız bu çağda, doğuda ve batıda insanlar LSD’ye, eroine, morfine müptela, hırsızlık çeteleri kanun nizam tanımamakla dünyanın altını üstüne getiren, gasp, hile, sahtekârlık ve skandalların önü alınmayan, anarşinin her yeri kasıp kavurduğu memleketlere inat herkesin kapısını açık bırakmaktan korkmadığı hapishanelerin boş olduğu memleketler hayal ediyorum.
Batı medeniyetinin bütün dünyayı avucuna alıp sömürmesi adına işlettikleri sözde çağdaş sistemlerinin geçersiz olduğu beldeler hayal ediyorum.
Ve işte bütün bu yukarda saydığım özelliklerin hepsini bağrında sakladığı Çelikhan’ın tüm ülkeye model olmasını hayal ediyorum.
Ve bu hayalimi bana aşılayan bize kendimizi tanımıza vesile olan değerli ağabeyim Sayın Suat Alkan’ın tekrar Çelikhan’a geldiğini de hayal ediyorum.
Sevgili Suat Alkan’ın yaklaşık 30 yıl önce büyük bir gazetecilik başarısına imza attığı “Çelikhan diye bir yer”in hala eski güzelliğinin hemen hemen hepsini koruduğunu tekrar görmesini istiyorum.
Çünkü günümüz Türkiye’sinde açılım hamlelerinin başlatıldığı bu dönemde bir Kürt beldesinin nasıl Osmanlılığını koruduğunu, ırkçılığın, bölücülüğün asla makes bulmadığı, ondan da öteye çağdaş ekonominin insanlık öğüten çarklarına kesinlikle yenik düşmediğinin sebebini bulup anlaşılmasının bir zaruret olduğunu düşünüyorum.
Bu noktada sayın Suat Alkan’ın bir tespitine yer vermeden geçemeyeceğim:
“Çelikhan objektifinden çağdaş bir hesap çıkarmak gerekirse ekonomik bakımdan kapalı olmayan bir yerde günümüz ekonomisinin birinci derecede şartı olan banka ve açık pazar bulunacaktır. Banka bir faiz müessesidir. Faiz ise paranın kazanması ve emeğin istismarıdır. Yine ekonomik bakımdan kapalı olmayan bir yerde bankaya dayalı olarak işleyen fabrika ve işçi sınıfının teşekkülü zarureti vardır. Çağdaş işletmelerde ise işçi sınıfı-ideolojik bir istismar mevzusu teşkil etmiştir. Çünkü ekonomik büyüme, batının ve batıya bağlı olarak doğunun güdümünde ırkçı telakilere göre sistemleştirilmiştir.
O halde ekonomik bakımdan kapalı olmayan bir yerde, ekonomik büyüme esnasında bir takım ırkçı ideolojiler de sokularak o yerin kendi kendinden kırdırılması çağdaş bir savaş sistemidir. İslam ise Hz. Musa’nın asası gibi yutuvermektedir bu ırkçı ideoloji yılanlarını…
“Çelikhan belki kitabı olarak çağın bu hususiyetinin farkında değildir. Fakat orada yapılan bir inceleme gösterecektir ki tarihi bir sezgiyle içtimai şuur eseri denilecek bir irade ve bu iradenin yıkılmasını önleyen inanç Çelikhan’ı çelikleştirmiştir.”
Kısaca sevgili Suat Alkan’ın tavsiye ettiği gibi ülkemizdeki, eğitimcilere ekonomistlere, sosyologlara, pedagoglar tüm düşünen insanlara biz de bu memleketi ve bu insanları tavsiye ediyoruz.
Ve sevgili Suat Alkan’ı bu vesileyle de tekrar Çelikhan’a davet ediyoruz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.