Ferhat ASLAN
Bir No’lu Darbeciyi ihbar ediyorum
On senede bir pratikteki uygulamalarını, hemen hemen her gün adını veya provalarını bir şekilde duyduğumuz darbeyi ve darbecileri her vatandaş gibi ben de merak ettim. Bu darbecilik nereden gelmedir? Fikir babaları kimdir? İlk darbeyi kim yapmıştır? Sonra nasıl gelenek haline gelmiştir? Gibi bir çok sorunun cevabını araştırmaya başladım.
Araştırma derinleştikçe derinleşiyordu. Ucu nereye giderse gitsin, peşini bırakmayacağım diyerek devam ettim. Kime sorsam, derinleri gösteriyorlardı. Yorucu ve stresli bir iş olduğunu biliyordum ama değer dedim ve dedektif gibi her yeri ve ortamı inceledim.
Nihayet işin sonuna yaklaşmış ve ilk darbeciyi bulmama ramak kalmıştı. Ulaştığım bilgiler ve belgeler birini gösteriyordu ama inanmam mümkün değildi. Biliyorum siz de az sonra ismini duyunca ilk anda inanamayacaksınız ve belki de şok olacaksınız. Fakat işin üzerine gitmeye devam ettim. Kabullenilmesi acı ve zor da olsa onun ilk darbeci olduğuna ben de bütün yüreğimle inandım. Şimdi de sizlere kim olduğunu deşifre etme zamanıdır.
İşin en ilginç tarafı bu adamın kendisi de ilk darbeci olduğunu bilmiyor. Bütün darbelerin fikir babası olduğu ve uygulamalı olarak her gün darbecilik dersi verdiği halde farkında olmaması çok tuhaf değil mi? Tuhaf ama maalesef gerçek.
Kod adı Reis olan bu darbeci adamın hayatını adım adım takip ettim. Bir darbeci nazarı ile bakınca her şey gün gibi ortaya çıkıyor ve günlüklere gerek bırakmıyordu. “Evet evet gerçekten bu adamdır ilk darbeci ve darbecilerin fikir babası” demekten başka çare kalmıyordu.
Araştırmayı sadece derinleştirmekle kalmadım, genişletmeye de gayret ettim. Ancak bu kez daha korkunç bir manzara ile karşılaştım. Meğer Reis kod adlı darbecimiz yalnız değilmiş. Kendisi gibi kalifiye binlerce darbeci Reis varmış.
Bu darbeci Reisler darbecilik eğitimini hücre denilen evlerde veriyorlar. Satın alamadıkları daireleri, masraflarını kendileri karşılamak üzere kiralıyorlar. Her birinin emrinde bir yardımcı olmak üzere en az bir, en fazla on kişi bulunuyor.
Darbe eğitimi tamamen sıfırdan veriliyor. Teorik ile pratik iç içedir. İşin en ilginç tarafı darbeci olarak yetiştirdikleri bu kişilerin çocuk yaşta olmalarıdır. Darbecilik ruhunun sinmesi ve kalıcı olması için en az üç yaşlarında başlaması gerekiyormuş.
Bir vesile ile içlerine girmenin yolunu buldum. Yakından takip ettim ve eğitimlerini adım adım izledim.
Reis kod adlı darbeci tam bir diktatör. Mutlaka bayan olması gereken baş yardımcısı ise Reisin adeta kölesi. Belli ki çok darbe yemiş. Reis olmadığı zamanlarda ise baş yardımcı boşluğu tam dolduruyor ve çocuklara nefes aldırtmıyor.
Darbecilik eğitimine darbeler yenilerek başlanıyor. Her şey reisin emrindedir. Hiç kimse reise danışmadan bir şey yapamaz. Zaten ev ve eşyalar reisin tapulu malıdır. Çocuklar ise, bir şeyden anlamayan, ahmak varlıklar. Sürü gibi idare edilmeleri gerekiyor reise göre. Yanlışları düzeltmenin tek yolu vardır; Darbe indirmek.
Çocuklar büyüdükçe ne yapacaklarına, nereye gideceklerine kadar reis karar verir. İtiraz halinde darbeler seri olarak inmeye başlar. Tam bir askeri kışla gibidir hayat bu evlerde.
Bu şekilde yetişen çocuklar büyüdüklerinde tam bir darbeci oluyorlar. Eğitimi başarı ile bitirenlerin emrine Reisin tercih ettiği bir bayan yardımcı verilerek onlar da reis adayı yapılırlar. Bu kez, yaşadıklarını yaşatması sırası onlara gelir.
Bu kişiler devlet dairelerinin başına geçince de aynı sistemle çalışırlar. Daireyi babalarının çiftliği gibi kullanırlar. Tek karar mercii olarak kendilerini görürler. İtiraz eden olursa darbe indirirler. Zaten onlardan başka, hiç kimse bir şeyden anlamaz. Diğer çalışanlar, onların gözünde göbeğini kaşıyan insancıklardır.
Allah göstermesin devletin idare mekanizmaları bunların eline geçince, bu kez devleti babalarının tapulu malı gibi kullanırlar. İtiraz eden olursa, darbeyi indirirler. Onlarla geçinmenin tek yolu vardır. Dediklerini yapmak, kırmızı çizgilerine basmamak.
Birisi veya birileri kırmızı çizgiye bilerek ya da bilmeyerek basmaya görsün, hemen onlara bir yafta vurulur, etiketlenir ve ardından darbelerle hizaya getirilir.
Devletin en hassas kurumu olan yargının başına konsalar -konsalar diyorum çünkü onların lûgatında faydalı olmak yoktur, faydalanmak vardır- yegane ölçüleri vicdanları değil, cüzdanları olur. Onama veya bozma cüzdanın şişirilmesine bağlı olarak değişir. Şişir cüzdanı al dosyanı.
Bu çocuklar ergen yaşa gelince, menfaatin olduğu bütün köşe başlarına hemen konarlar. Yani oldun mu ERGEN, KON erken onların parolalarıdır. Geç kalmak zarardır onlar için. Legal olmaza illegal yollardan mutlaka ERKENKONmalılar.
Devlet mekanizmalarını ellerinde bulundurdukları zaman da on sene de bir genel bir darbe ihtiyacı duyarlar. Buna da balans ayarı derler. Bu ayarın acısını herkes bir anda hissettiği için çok ağır gelir ve bunlara tarih düşülür. On iki eylül, on iki mart gibi. Ara darbeler ise bir gün sonra unutulduğu için tarih düşmeğe değmez.
İşte ne yazık ki, ülkemizde darbe yapanlar da bu çocuklardır. Yani reislerin sıkı ve disiplinli darbe eğitiminden geçen çocuklar.
Darbecilerin fikir babası ve ilk darbeci olarak bilinen Reislerin genel adı ise Aile Reisidir. Sıfatları ise otoriter ve baskıcı olmalarıdır.
Evet kıymetli okuyanlar, aile konuları ile yakından ilgilenen bir kardeşiniz olarak yaptığım çalışmalar beni böyle bir sonuca götürdü ne yazık ki.
Otoriter ve baskıcı aile çocukları, topluma karıştıkları zaman kendileri de baskıcı ve otoriter oluyorlar.
Ne yazı ki, darbecilik eğitimi burada da bitmiyor. Okul sıralarında da devam ediyor. İki no’lu darbeciler ise, baskıcı öğretmenlerdir. Baskı ve dayakla, yani darbelerle sınıfı idare eden öğretmenler, ileride milletin başına bela olacak diktatörleri yetiştirdiklerinin farkındalar mı bilemiyorum?
Okul sıralarında darbecilik eğitimini perçinleştiren ve geliştiren çocuklar üçüncü durak, göz bebeğimiz olan askeri kışlaya gittikleri zaman, tam donanımlı birer darbeci olarak boy göstermeye başlarlar.
Onları eleştiren, kontrol etmek isteyen, hayatlarına müdahale etmeye çalışan birileri çıkma cesareti gösteremez artık. Aksi takdirde, balyoz gelirim demez. Acısını fark edince indiğini anlarsın ama iş işten geçer.
Fikir babaları olan bir no’lu reis gibi, daha doğrusu otoriter babaları gibi işi kolaydan hallederler.
Al balyozu vur darbeyi.
Şefkat, sevgi, merhamet gibi duygulardan; hoşgörü, meşveret, danışma, ortak karar alma gibi değerlerden tamamen mahrum yetişen bu çocuklar, hiç acımadan camiyi cemaati ile birlikte yakar, ülkesinin uçağını düşürür, milletini tepeler, başımıza karabasan gibi çökerler.
Evet bir kere daha “ağaç yaş iken eğilir” diyen atalarımızı dinlememenin acı neticelerini yaşıyoruz.
Bu yüzden diyorum ki, darbecileri yargılamanın en birinci yolu vicdanlarımızdır. Bu çocukları yetiştiren babaların annelerin vicdanlarıdır.
Sevgiden, sıcak ilgiden, karşılıklı konuşarak ve meşveret ederek sorunları çözmekten mahrum yetişen çocuklardan ne beklenebilir.
Bir ülkenin yönetimine demokrasinin hakim olması için önce evlere hakim olması lazımdır. Zira her bir ev küçük bir ülkedir.
Demokrasi bir kültür ve eğitim meselesidir. Gökten zembille inmez. Bir yanda evimizi kral gibi idare edecek, diğer yandan da ülkeye demokrasi gelmesini bekleyeceğiz, bu ne kadar sahici olabilir.
Bir ev nasıl idare edilir? Bu konuda tek bir kitap okumamış, hadis veya ayeti merak etmemiş olan ve hislerinin estiği gibi hareket eden babalar ve annelerin yanlışları bütün bir millete mal oluyor maalesef.
Bu sebepten diyorum ki, darbelerden kurtulmak ve tam demokrasiye geçmek için, önce küçük birer devletçik olan evlerden başlayalım.
Babalar ellerindeki balyozu artık bıraksınlar. Şefkat ve merhametle, hoşgörü ve meşveretle evi idare etmeye çalışsınlar.
Aile toplantıları yapmaya alışalım. Bütün aile fertlerinin görüşünü alarak karar verelim. Ben babayım, dediğim olur, gibi keyfi idareciliği bırakalım artık.
Çocuklar bir film izlerken, benim maç izlemem veya haberlere bakmam lazım diyerek, babalık avantajını kullanıp, istemedikleri halde ellerinden kumandayı almanın, ruhlarına indirilen bir darbe olduğunu biliyor muyuz acaba?
Veya yaptıkları her yanlışı psikolojik şiddet veya dayakla düzeltmeye çalışmanın darbecilik olduğunun farkında mıyız?
Hasılı otoriter, baskıcı bir baba veya anne olarak ilk darbeci olduğumuzun farkında mıyız?
Çocuğumuzun ruhuna, kalbine, bedenine inen her darbenin balyoza dönüşerek bu milletin kafasına ineceğini derin düşününce bulmak hiç de zor değil, aksi takdirde, derinlere düşünce ancak fark ederiz.
Derin düşünmeyen milletler, derin odaklarla idare edilmeye mahkum olarak, ancak derinlerden gelen balyoz sesleri ile uyanırlar.
Balyoz sesi ile uyanmak istemiyorsak, sabahları çocuklarımızın başını okşayarak, sevgi ve şefkat ile uyandırmakla ilk adımı atalım.
Yarın sabah denemeye ne dersiniz?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.