Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan ÖZEL

Hizmette Şevkin Şavkını Tutmak

Risale-i Nur’un kudsî ve nuranî hizmetinde şevk-i ruhânîyi muhafaza etmek, sa’y u gayreti tembelliğe düşürmeden sürdürmek ve bu kudsî hizmetin şevkini kaybetmeden devam ettirebilmek, her bir Nur Talebesi için ehemmiyetli ve azîm bir meseledir ve gaye-yi hayâli olmalıdır.

Bu cihette Risale-i Nur’un muhtelif yerlerinde şevk meselesine temas edilmiş, şevkin kaynağı, devamı ve fütura karşı nasıl mukabele edileceği, harika misallerle izah edilmiştir. Buna dair alakadar yazılarımı aşağıda paylaşıyorum.

Bu pürşevk hâlini başta hizmetin banisi Bediüzzaman hazretlerinde görmekteyiz. Ne sadece köşesine çekilip evrad u ezkâr ile meşgul olmuş münzevi gibi ne de “ben kitapları telif ettim” deyip talebeleriyle irtibatı kesmiştir. Bilâkis her fırsatı değerlendirmiş ve her şeyi hizmet zeminine çevirmeye çalışmıştı. Talebelerinin şevkini arttırmak için mektuplar yazarak nabzını tutmuştur.

Hizmette şevk, lezzet ve ücretin nefs-i hizmet içinde gizlenmesi bir realitedir.

"Cenâb-ı Hak, Kemâl-i Kereminden, Hizmetin mükâfatını Hizmet içinde dercetmiştir. Amelin ücretini, nefs-i amel içinde koymuştur."[1]

İşte bu sırra binaen, mevcudat hattâ câmidat dahi hususî vazifelerinde “Kemâl-i şevk ile ve bir çeşit lezzet ile”[2] Evamir-i Rabbaniyeyi imtisal ederler. Hattâ “arıdan, sinekten, tavuktan tut, ta Şems ve Kamer’e kadar”[3] her şey vazifesini lezzetle yapar. Bu da gösteriyor ki: hizmette lezzet vardır. Şevk, o hizmetin tabii bir meyvesidir. Meyvenin kalitesi insanın say u gayretine, ihlâs ve sadakatine bakmaktadır.

Bu da “neşemizi açıyor ve hizmet-i Kur'aniyede şevkimizi ziyadeleştiriyor ve itimadımızı teyid ediyor ve menfaatli meyveler veriyor.”[4]

Şevk de müsbet ve menfi gayretlere göre ikiye ayrılır: "Şevk-i nefsanî" ve "Şevk-i Kur’anî."

Birincisi, nefsin hevesatından doğar, geçici ve çabuk sönmeye mahkûmdur.

İkincisi ise, “ruh-u insânîyi heyecana getiren, Şevk-i Maâlîyi tahrik eden” bir şevktir. Kur’an’ın verdiği bu şevk, kemâl-i ruhânîye ve ebedî lezzete sebep olur. Bu sebeple Kur’an’a muhatap olan bir ruh, daima "Şevk-i Tenzilî" ile dolup taşar. Yani bu tayyip manalarla doludur.

Gayretli olan birinin gayreti hangisine hizmet ediyor ona bakmak lazım. Mesela hizmet içinde istismarcılar da var. Bunlara karşı da müteyakkız davranmak gereklidir.

Bunlar zahirde çok şatafatlı gayret içindeler ama hakikat canibinden muteber değiller. Elinde her kitap olana mutlak güven, itimad hatadır. Risâle-i Nur’daki esas ve düsturlara ne kadar muvafık hareket ediliyor bu bizim mihengimiz olmalı. Yoksa darb-ı meselde dendiği gibi “Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu” gibi bir durumla karşılaşabiliriz.

"Dine hizmet ettim" diye gururlanma.”[5] ifadesi tam buraya bakmaktadır.

Cenâb-ı Hak, hikmetiyle, hizmetin içinde bir lezzet derc etmiştir ki, o lezzet sayesinde şevk devâm eder. Mesela, bir horoz aç olduğu hâlde, bulduğu rızkı nefsine değil, tavuklarına ikram eder; ve bunu “bir şevk ve iftihar ve telezzüz ile” yapar. Demek ki, hizmetteki lezzet, yemekten daha üstün bir zevk verir.

Kur'an hizmetinde fütursuz şevk ve sebat göstermek yani istikametini muhafaza ederek tek parça kalmak zor bir iştir. Nur şakirtleri, şevk ve sa’y u gayret ve ciddiyette birbirine benzer bir surette hizmet-i Kur’aniyeyi neşretmişlerdir. Yaşadıkları ikramlar ve imtihanlar da ekseriya birbirine benzemektedir. Halbuki “fütur verecek ve şevki kıracak çok esbab varken... kemal-i şevk ve gayretle”[6] hizmetlerini devam ettirmişlerdir. Bu sebepledir ki fazilet-i şahsiyede geçilebilirken fazilet-i külliyede saf-ı evveli teşkil eden ağabeylere yetişilmiyor. Yoksa her insan İbn-i zaman olması kaidesince teknolojinin getirdiği şeylerle kader, hac vs. mevzuları çok daha iyi anlayabilir şimdiki bir insan ama yukarda zikrettiğim kaide burada kendini gösteriyor.

Ağzının ayarı bozuk bir şekilde saf-ı evveli teşkil eden bu kahramanlar kafilesine hakaretler eden ve çeşitli tazminatlarda bulunan kimselerin de birilerinin maşası olduğu ayan beyan ortada olduğunu da beyan etmek gerekiyor çünkü bu kahramanlar kafilesini nazarlardan düşürür itibarsızlaştırırsanız yerine bunların sahte kahramanlarını hemen hazır olarak göreceksiniz emin olun.

Hizmette şevki artıran en büyük sır şüphesiz ki İhlas ve Teavün sırlarıdır.

Risale-i Nur’un talebeleri, ihlâs düsturu ve teşrik-ül mesaî ile birlikte çalışmayı esas alarak, her biri umumun sevabına da hissedar olmuşlardır. Bu uhuvvet ve içtimaiyet sırrı, şevki artıran ve füturu def eden kudsî bir kuvvettir. Zira bu sayede her bir fert, hem kendi hizmetinden hem de kardeşlerinin hizmetlerinden lezzet alır, şevki ziyadeleşir. Yeterki inhisar zihniyetiyle başkasını dışlamasın, tenkid ve tekfir etmesin. İnhisar her şeyde inkisara sebeptir. İnkisara uğramamak için inhisar zihniyeti terk edilip getirdiği davranışlardan uzak durulmalıdır. İman hakikatlerini adeta yalamış yutmuş ama bu İnhisar anlayışında boğulmuş çok insanlar gördüm bu hizmet içinde maalesef.

Hizmette fütura karşı zırhımız sebat ve sabırdır. Sebat meslekte devamı sabır ise yapilan hata ve yanlışlara müsamaha ile bakıp bu hatalara karşı doğru hareketleri göstermeyi ifade ediyor.

Pek çok imamlar ve allâmeler, pek çok zahmet çekmişler ve yine de sabır ve sükût içinde sarsılmamışlardır.”[7]

Hizmette fütur eden, gayrın hâline değil, kendi kalbine ve ihlâsına bakmalıdır. Bazen kendi füturunu değil karşısındaki insanın noksanlarını görür insan. Bu da çok büyük bir hatadır. Biz hataları bulup gören, tenkid eden değil bu noksanlara karşı âdeta bir nâsih bir muslih olmalıyız ama kavl-i leyyin ile olmalıdır bu. Kırıp dökerek ele bir şey geçmez.

Hizmet-i Nuriyede az zahmete mukabil pek çok sevab olduğunu bilmek, şevki tazeler ve gayreti artırır, tembelliğe giden yolları kapatır. Kur'an hizmetinde ne kadar hizmet edilirse edilsin azdır. Meyl-ür rahat insandaki şevkin baş düşmanı olup insanı yeise atan bir şeydir.

Hülasa:

Hizmet-i Nuriyede şevki muhafaza etmek;

Niyetin halisliği,

Hizmetteki lezzetin farkına varmak,

Kur’an’dan gelen Şevk-i Maâlî’yi anlamak,

Teşrik-ül mesaî ile tesanüt ruhunu yaşamak

Fütura karşı sabır ve sebatla mukabele etmek

İhlâs ve sebat etmek

Tenkid niyetiyle değil istifade niyetiyle okumak ve hizmet etmekle her bir Nur Talebesi mükelleftir.

Cenâb-ı Hak bizleri bu kudsî hizmette daima müsbet şevk ile çalışanlardan, fütursuz sadıklardan ve ihlâs-ı tâmme ile hizmet edenlerden eylesin. Âmin.

Bu yazıyı okuyanlara genişletilmiş hizmet rehberi manasında olan Esasatı Nuriye ve Hizmet Düsturları kitaplarını okumalarını tavsiye ederim.

Selam ve dua ile.

https://www.risalehaber.com/service/amp/sevk-ve-klavye-nurculugu-18286yy.htm

[1] Lem’alar (123)

[2] Lem’alar (123)

[3] Lem’alar (123)

[4] Rumuzat-ı Semaniye (100)

[5] Sözler (473)

[6] Mektûbat (372)

[7] Lem'alar (265)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum