Bir valinin salih ameli nasıl olmalı?

Bir valinin salih ameli nasıl olmalı?

Bugün yazarı Mehmet Paksu, Kur'ân'da geçen amel-i salih kavramı ile ilgili gelen bir soruyu örneklerle cevapladı

Mehmet Paksu'nun yazısı:

Güzel huylar nasıl çirkinleşir?

"Hocam, Kur'ân'da amel-i salih kavramı çok geçer. Salih amel ne demektir, hangileridir?Bir davranışın iyi olup olmadığını nasıl anlarız? Duruma ve şartlara göre değişir mi?"

O kadar güzel hasletler ve iyi huylar var ki, bunlar yerli yerinde kullanıldığı zaman bir değer kazanır. Yerinde ve zamanında kullanılmadığında da özelliği değişir, o güzel haslet, çirkin bir kılıfa bürünür, tamamen farklı bir şekle girer..

Başka bir ifade ile güzel ahlâk ve faziletlerin; iyilik ve hayırların çoğu nisbîdir. Yani insandan insana değişir, toplumdan topluma başkalaşır, milletten millete farklılık arz eder, yeri değiştikçe apayrı bir durum alır.

***

Meselâ, vakar ve tevazu gibi duygular güzel hasletlerdir. Bir valinin kendi makamında ciddi ve ağırbaşlı davranması vakarını gösterir. Bu yerinde bir harekettir. Fakat bunun yerine, memurlarına ve gelen giden vatandaşlara karşı tevazu içinde hareket edecek olsa, o makamın hakkını veremediği gibi, istenilen icraatı da yapamaz. Burada vakar, güzel bir hasletken, tevazu yersiz kalır.

Aynı insan, aynı ciddi tavrını kendi evinde sergilemeye kalkacak olsa, yani evine gelen misafirine, bir akrabasına karşı makamındaki gibi ciddi ve resmi davranacak olsa, buradaki ciddiyeti vakar olmaktan çıkar, kibir ve gurur olur. Burada göstermesi gereken hareket tevazu ve mahviyettir.

Meselâ, kendi makamında misafirine bir çay ikram edecekse, çayı odacısına söyler getirtir, evinde ise bizzat gider kendisi servis yapar.

***

Tevekkül güzel bir haslettir. İnsanın elinden geleni yaptıktan, ulaşabildiği her türlü sebebi ve vasıtayı kullandıktan sonra neticeyi Allah'tan beklemek üzere tevekkül edilecek olsa, bu yerinde bir harekettir.

Fakat hiçbir şey yapmadan, elini sıcaktan soğuğa çıkarmadan oturup bekleyecek olsa, bunun adı tevekkül değil, tembellik olur.

Tarlasını ekip biçen çiftçinin tevekkül etmeye hakkı varken, arazisini işlemeyen adamın tevekkülden söz etmesinin bir anlamı yoktur.

***

Bir insan kendi adına müsamahalı ve hoşgörülü davranabilir, kendi adına fedakârlık yapabilir ve bu hareketi takdir edilir. Fakat aynı müsamaha ve fedakârlığı devlet adına ve başkası adına yapamaz, yapacak olsa hainlik suçlanır.

Meselâ bir haksızlık karşısında kendi hakkınızı affedebilirsiniz, fakat aynı hareketi bir başkası için göstermeniz haksızlık olur. Kendi cebinizden ve malınızdan istediğiniz gibi tasarruf edip fedakârlık yapabilirsiniz. Fakat aynı harcamayı devlet ve millet malından yapacak olsanız, bu suiistimale girer.

***

Meselâ, Allah'ın takdir ettiği rızka ve kısmetine razı olmak güzel bir harekettir ve bunun adı kanaattir; insanı gayrete getirir. Fakat mevcutla yetinip çalışmamak ise gayreti ve himmeti azaltır ki, bu da tembelliğe götürür.

***

Bir erkekte cesaret ve cömertlik gibi hasletlerin bulunması, onun gayretini, hamiyetini ve yardım duygularını arttırır, fakat aynı hasletlerin kadında bulunması ve bunu kocasına karşı kullanması, geçimsizliğe ve anlaşmazlığa sebep olur.

Bu misaller daha da çoğaltılabilir, zenginleştirilebilir. Bu misallerde de açıkça görüleceği gibi, önemli olan bunları yerli yerinde kullanmak, istifadeye çalışmaktır. İşte o zaman "amel-i sâlih" denen sır yakalanmış olur.

Bugün