Bizim yerimize Google mı düşünüyor?

Bizim yerimize Google mı düşünüyor?

Sosyal Medya bağımlısı olup olmadığımızı nasıl anlarız?

Vizontele filminin unutulmaz repliği olan “Zeki Müren de bizi görecek mi?” sorusunun sorulduğu günlerden, anlık veri transferinin sıradanlığına aşina olduğumuz bu günlere geldiğimizde, sosyal medyada dertleşiyor, üzülüyor, seviniyor, evleniyor, ayrılıyor, kavga ediyor, kıskanıyor, tanıtım ve PR yapıyor, algı oluşturuyor, ilgi çekiyor, ordu kuruyor, savaşıyor, eğleniyor yani; bir anlamda hayatı sanal ortama taşıyıp, orada yaşıyoruz. Peki yaşantımızın bu denli içine giren sosyal medyanı sonsuz faydalarından istifade ederken, zararlı etkilerinden korunuyor muyuz? 

Sosyal medya bağımlılığı her gün daha fazla konuşulan bir konu olmaya başladı. Milyonların bu dertten muzdarip olduğuna kuşku yok, semptomlar da belli fakat o kadar fazla türü var ki henüz tam bir tanı konulamıyor. Peki Sosyal Medya bağımlılığının çeşitleri neler, ne gibi sakıncaları var ve tedavisi mümkün mü? 

Sosyal Medya Bağımlılığı nedir?

Sosyal Medya bağımlılığı genel hatlarıyla internet başından ayrılamama, internete girmeyince kendini boşlukta ve huzursuz hissetme, sürekli bir şeyleri kaçırıyormuş hissine kapılma ve günlük yaşamını devam ettirememe durumu olarak özetlenebilir. Anı yaşamaktansa paylaşma telaşı, yaşam kalitemizi olumsuz yönde etkilerken, paylaşımlarımızın beğenilmesi arzusu, bencillik, hatta narsizme varan etkiler gösterebilmekte.

Teknoloji ve Sosyal Medyaya bağımlı olmanın ne gibi sakıncaları var? 

Albert Einstein‘in yıllar önce söylediği bir söz var: “Korkarım ki bir gün teknoloji, insani etkileşimin önüne geçecek ve aptal bir nesil olacak”. Yeni mesele şu ki; iletişim konusunda ne zaman teknolojinin imkanlarından faydalanacağız, ne zaman beşeri ilişkilerimizi kullanacağız bunu iyi ayırt etmemiz lazım.

“Hazır bilgi düşünmeye engel”

İnternetin neredeyse bütün dünyaya yayılması ve gelişmesiyle birlikte insan hayatında edindiği bugünkü konum anormal sayılmaz. Ancak sadece Facebook kullanıcılarının dahi günde ortalama 8 saatini sitede geçirdiği internet dünyası, insan beyni ve düşüncesinde bazı değişiklikler oluşturuyor.

Araştırmalara göre hızlı ve hazır bilginin kolaylıkla bulunabildiği bir ortam olan internet düşünme kabiliyetini köreltiyor. Artık daha önce öğrenilen bir bilgiyi hatırlamaya çalışmak yerine internetten araştırmayı tercih ediyoruz. Dolayısıyla bunun akıldaki tembelliğe yol açması kaçınılmaz oluyor. Her şeyin cevabını internetten aradığımız şu günlerde, Google her gün toplamda 7.2 milyar ziyaret alıyor. Bu açıdan araştırmada arama motorlarını zihni işlevsizleştirdiği iddia ediliyor.

İnternet bağımlılığının %61 oranında seyrettiğini belirten uzmanlar, interneti yoğun kullanan insanların depresif olma olasılığının 2.5 kat arttığını ifade etmekte. İnternetin kullanımının sebep olduğu stres de dikkat çekilen hususlar arasında yer alıyor.

“Gözümüzü açar açmaz sosyal medya hesaplarımızı kontrol ediyoruz”

Sosyal medyanın bir bağımlılık haline dönüşmekte olduğu gerçeği üzerinde uzlaşılırken araştırmalar, sosyal medya kullanıcıların %56′sının üye olduğu sosyal ağlardan uzak kaldığı anlarda, son haberleri, olayları, etkinlikleri, önemli durum güncellemelerini kaçırma korkusu yaşadığını ortaya koyuyor. Yine kullanıcıların %27′si ise sabah uykudan kalkar kalkmaz daha yataktan kalkmadan ilk yaptıkları iş sosyal medya hesaplarını kontrol etmek iken, %24′ü en az bir sosyal medya hesabından bir süre uzak kalmayı düşünüyor. Bu düşünceyi paylaşan kullanıcıların %32′si bunun sebebi olarak ise sosyal ağların çok fazla zamanlarını almasını gösteriyor.

Ümit Sanlav / Ülke Haber

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.