Burç FM'de RisaleHaber konuşuldu
Said Özadalı, Burç FM'deki "Bezm-i Cihan" programında canlı yayına katılarak Risale Haber'i ve Filipinler'deki Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunu anlattı
RisaleHaber-Haber Merkezi
RisaleHaber Yayın Kurulu Üyesi ve yazarı Said Özadalı, Burç FM'de Saniye Öztürk'ün sunduğu "Bezm-i Cihan" programında canlı yayına katılarak Risale Haber'i ve Filipinler'deki Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunu anlattı
Radyo yayını dinlemek için TIKLAYINIZ
(Bilgisayarınıza indirmek için, mause ile sağ tıklayıp 'Farklı Kaydet'e basınız.)
Said Özadalı, programda şöyle konuştu:
-RisaleHaber ne zaman kuruldu? Diğer haber sitelerinden farkı nedir? Mahiyeti ve içeriği hakkında bilgi veriri misiniz?
Risale Haber bir ihtiyaçtan kaynaklandı, doğdu. 2008 yılının Eylül ayında Ankara'da Kemal Benek bey kardeşimizin üç arkadaşıyla amatörce kurdukları, mütevazi bir dairede faaliyet gösteren bir internet sitesi. Buna bir seyyar veya sanal medrese de diyebiliriz. Dünyanın neresinde, hangi nur talebesi olursa olsun Risale-i Nur ile ilgili faaliyetleri orada görmek mümkün. Eğer bu tür faaliyetleri Risale Haber'e ulaştırabilirlerse anında yayınlanıyor. Gerek İslamiyetle ilgili güzellikler, diğer cemaatler ve gruplarla ilgili faaliyetler özellikle de Risale-i Nur'la ilgili sempozyum, dersler, konferanslar, seminerler, yeni çıkan kitaplar, neşriyatlar...
RisaleHaber, bunların hepsini yayınlamak üzere kurulan bir internet sitesidir. Hakikaten çok kısa bir zamanda büyük bir rağbet gördü. Böyle bir site de yok. Sürekli güncellenen, günlük hatta anlık yenilenen 24 saat faaliyette olan internet sitesi. Risale-i Nur konusunda temayüz etmiş yazarlar var. Ümit Şimşek, Metin Karabaşoğlu, Senai Demirci, Cemil Tokpınar vs. gibi. Güzel bir müzakere zemini ortamı diyebiliriz. Herkes kendi fikrini, güzelliklerini anlatınca; çok güzel bir şey çıkıyor. Burada tenkit etmek, hakaret etmek yok... Herkes kendi inandığı düşüncenin yorumunu yapabildiği güzellikleri anlatıyor ve çok güzel bir müzakere zemini ortaya çıkıyor. Sitenin kurulmasında da temel gaye ve hedef buydu. Hakikaten, Risale-i Nurlardan istifade etmiş insanların bunu pratik hayata yansıtırlarken anladıkları, yorumladıkları güzellikleri arkadaşlarıyla, kardeşleriyle paylaşma platformu diyebiliriz.
Diyelim Filipinler'den bahsediyoruz, Filipinler'deki güzellikleri Risale Haber, karınca kararınca, kendi izleyici kitlesine anında ulaştırıyor. Burada güzel bir hizmet varsa, başka bölgenin istifade edebileceği, anında haberdar oluyor ve bunu alıyor kendi bölgesinde uyguluyor. Yani şevke medar güzellikleri burada bulmak mümkündür.
-Çok güzel röportajlar da var...
Röportajlar özellikle Risale-i Nur konusunda Bediüzzaman Said Nursi Hazterlerini görmüş, onun zamanında yaşamış, beraber olmuş nur talebeleri veya ondan sonraki medrese dönemini yaşamış kimselerle, Dursun Kutlu, Mehmet Kaya, Selahattin Akyıl, Abdulkadir Badıllı ki Üstad zamanında yaşamış ve defalarca onunla görüşmüş, Said Özdemir gibi isimler var. Hiç ismine resmine bakılmaksızın, Risale-i Nurlarla ilgili bir çalışması, gayreti olan herkesle bu konuda Risale Haber'in kapısı açık ve yayınlıyorlar.
-Şuan ben de açtım, sitede 'Said Nursi'nin dilinden Nurşin' diye bir başlık... Çok gündemde, konuşulan mevzulardan biri...
Üstad Hazretleri 1922 senesinde Nurşin Camii'nde kalmış. Ankara'daki son ziyaretinde o zaman M. Kemal ısrarla Ankara'ya davet ediyor orada anlaşamıyorlar ve Van'a çekiliyor. 1922'den 1925'e kadar Nurşin camisinde talebe yetiştiriyor. Oradaki hizmetlerine devam ediyor. Yazın Erek Dağı'nda kışın da o camide kalıyor. Norşin bölgenin ismi, daha sonra değiştirilmiş ama Sayın Cumhurbaşkanımız son gezisinde orijinal ismiyle zikretti. O bölge için güzel bir sürprizdi.
-Sitede Nurşin'de yetişen ilim adamları, din adamları hakkında da bilgiler var. Sitede güncel dediniz ya oldukça önemli. Ben de okunmasını tavsiye edeyim.
Günlük sosyal hadiselerde, olaylarda Risale-i Nurlarla ilgili hangi bölüm varsa anında o devreye giriyor. Bugün Kürt açılımı meselesinde de bizim arkadaşlarımızın ciddi çalışmaları var, bunu da veriyorlar. Nurşin'le ilgili Bediüzzaman'n çok güzel hatıraları var. Orada yetiştirdiği çok talebeleri var.
-Çok önemli gerçekten
Obama'nın Başkan olduğu günlerde manşetten verdiler. 'Bediüzzaman'dan Obama'ya mesaj' diye Amerikalılara hitaben Üstad'ın güncel meselelerle, olaylarla ilgili Risale-i Nur'daki orijinal bölümü bulup çıkarıyorlar.
-Çok önemli bir hizmet diye düşünüyorum... Yine 'Kürt sorununa Bediüzzaman teklifi' diye başka bir büyük başlık da yer alıyor. Bu da gerçekten önemli... Son olarak sizin kişisel gelişimle yakından ilgilendiğinizi biliyorum.
Kemalat-ı şahsiye...
-Evet, kemalat-ı şahsiye... Siz farklı olarak, Risale-i Nur penceresinden bakıyorsunuz bu konuya... Ve çok güzel değerlendirmeleriniz var. Risale-i Nur penceresinden bakarak kişisel gelişim nasıl oluyor?
Türkiye'de kişisel gelişim biraz farklı algılandı malesef. İbareler batı menşeli olduğu için biraz farklı kulvarlara çeken oldu. Ama netice itibariyle İslamiyet'in kendisi, bir kişisel ferde gelmiş bir dinin mensubuyuz... İnsanoğlu yeryüzüne geldiği zaman alim olarak gelmiyor ki... Malumunuz, sıfır kilometreyle geliyor. Bembeyaz bir sahifedir, siz o bembeyaz sahifede kendi mukadderat-ı hayatınızı amelinizle, niyetinizle yazıyorsunuz.
Daha sonra bu dünya hayatı bitip gittikten sonra tasarladığımız, kendimizin arzu ettiğimiz, kendimizin onun gerçekleşmesi için çalıştığınız, amel ettiğiniz o dünyanıza gidip konacaksınız. Müsbet veya menfi... Dolayısıyla, sıfır kilometrede başlayan bir insanın fıtratına göre Cenab-ı Hakk'ın yerleştirmiş olduğu bu istidat ve kabiliyetleri geliştirmek için zaten bu dünyaya gelmiş. İnsanın dünyaya geliş gayesi kişisel, ferdin inkişafı ve imbisatıdır. Fakat bizde, piyasada malesef esma-isim değişince, sanki hakikatler de değişecemiş gibi algılama var. Bediüzzaman Hazretleri de bu konuda "esmanın tebeddülü ile hakaik tebeddül etmez", isimler değişince hakikatler değişmez diyor. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın eserlerine baktığımız zaman İkinci Lem'anın sonunda, hatimeye bakıyoruz, orada insanoğlunu çok güzel değerlendiriyor Üstad...
Yani acz, fakr ve zaafın birer maden olduğunu, bunları işlettirmek için insanın bu dünyaya geldiğini; dolayısıyla acı veren musibetler ve belalar geliyor, insanın bir tarafını harekete geçiriyor. Lezzet veren güzellikler geiyor, o diğer çarkı çalıştırıyor. İki çark birlikte, yani acı ve lezzet birlikte çalıştığı zaman insan binlerce kalemi tazammun eden müteharrik bir kalem olur diyor. Sahife-i hayatımda veya levh-i misalideki hayatında, mukadderat-ı hayatını yazar... Burada şöyle bir şey var; Cenab-ı Hakk'ın külli iradesi, sizin cüzi iradenize tabidir. Sizi imtihana tabi tutmakla mutlak bir hürriyet vermiş size. Ya şükredenlerden olursunuz veya küfredenlerden... Dolayısıyla bu seçme ve tercih hakkı sizindir. Yani, tercihli bir yoldasınız. Siz neyi tercih ederseniz, Cenab-ı Hak sizi onda muvaffak ediyor.
Hülasa, kişisel gelişim demeyelim -belki bir kısım nurculukta mutaassıp, muhakeme-i akliyede noksan arkadaşlar olabilir. Veya dinde mutaassıp, muhakeme-i akliyeden noksan insanlar- kemalat-ı şahsiye dolayısıyla insanın yeryüzüne geliş ve gayesi zaten bu... Kendisindeki bu çekirdekleri ağaç yapmak, meyvelendirmek ve Cenab-ı Hakk'ın esma ve sıfatına ayna olabilme sanatıdır.
Said Özadalı'nın Filipinler ve Malezya yazıları:
Barla'nın Çam Dağından Filipinlerin Dato Dağına
Malezya’da Bediüzzaman Sempozyumu
Filipinli bir profesör portresi
Filipinler'de Bediüzzaman Sempozyumu