Sebep olanlar derbeder olsunlar; ölmüşleri yerlerinde yatamasın; hayatta kalmış mezarı müteharrikleri huzur yüzü göremesinler. Onlar ki önce düşünceyi ardından da düşünmeyi öldürdüler. Düşünmeyen, araştırmayan, sorgulamayan, edilgin, yapay, derinliksiz bir uşak-kuşak yetiştirmeyi hedeflediler; sonunda muratlarına da erdiler. Şimdi öyle bir kuşak var artık. Okumayan, tefekküre uzak duran, tüm beyinsel aktivitesi seyretmekten ibaret bulunan robotlar toplamı uşakları var artık. Sevinsinler, coşkunluklarıyla garik-i saadet olsunlar.

Onlar ki, şuuru hedef seçtiler. Bilinçli olmanın bütün yollarına setler çektiler. Kimlik, kişililik ve aşkınlığı yok edici bütün oyunları vatan evladının masum varlığında denediler. Mefkûre insanı olmayı aşağıladılar. İdeal sahibi bulunmayı yuhaladılar. Hayatı, cismaniyetin dar mahbesine hapsettiler. İlme pozitivizmin manaya karşı kör gözlüğünü taktılar. Ruhu inkâr ettiler. İnsanı hayvanlaştırdılar. Sonra canavarlaştırdılar. Sonra kadavralaştırdılar. Sonra şuuru yitik kadavraları sokaklara saldılar. Sonrası, hal-i pürmelâlimiz.

Sokaktaki kadavra hayat bekliyor. Ona önce ruhunu, sonra aklını ve şuurunu kazandıracak şefkatli elleri, muhabbetli yürekleri; "Siz yerdekilere merhametli olun ki, göktekiler de size merhametli olsun" hadisinin uyarısı doğrultusunda hareketle, davranışları gökteki merhameti yere indirecek rahmet üveyiklerini, muhabbet fedailerini intizar ediyor.

"Allah'ın yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et" ayetindeki buyruğa uyumlu çalışmalara; Kuran ve Sünnet referanslı nurlu yorumlarla bezenmiş, zamanın şartlarına göre yeniden şekillenmiş aydınlatıcı, arındırıcı "şuur yapılanmaları"na; aceleci müdahalelere geçit vermeyen, kitleleşmekten, politik endişelerden uzak duran, insan merkezli, uzun soluklu çalışmalara; aklı ikna yanında şuuru da besleyen uygulamalı okumalara, ameli tefekkürlere ve ruhu kanatlandıran tasaffilere ihtiyaç var.

Bediüzzaman Hazretleri, ruhu ruh yapan özellikler arasında akıl ve şuuru da sayar. Diğer özellikler ise, nuranilik, külliyet kazanmaya müstait olmak, hayata mazhariyet ve harici vücut giydirilmiş bulunmaktır. Bunlardan birinin yokluğu ruhun yokluğu ile eşdeğerdir. Vücudu bulunmayan sırf mücerret bir ruhtan, hayatı olmayan cansız bir ruhtan bahsedilemeyeceği gibi, akılsız bir ruhtan, şuursuz bir ruhtan da bahsedilemez. Durum böyle olunca, akılsızlık ve şuursuzluk, doğrudan ruhsuzluk manasına gelir. Ruhsuzluk ölmek demektir. Akılsızlık ve şuursuzluk da öyledir.

Şuuru hedef haline getirip imhaya çalışanlar, ruha musallat canilerdir. İnsan bedenine musallat katillerden önce lanetlenmeyi hak edenler de elbet onlardır. Çünkü bedenin ömrü geçici, ruhunki bakidir. Şuurun katilleri, ruhun, yani ebedi yaşamaya namzet bir varlığın katilleridir. Cürümleri gibi cezaları da elbet büyüktür.

Kimdir bu katiller? Onlar, dini bulandıran, ahlakı sulandıran, örf-adet ve gelenekleri gericilikle yaftalandıran kozmopolit, laubali tiplerdir. Ve özellikle bu tahribatı kendilerine gaye bilen, meslek edinen kimliksizler, kişiliksizlerdir.

Vazife ise, gece-gündüz demeden çalışarak onların tahribatını önlemek, önlenememişleri tamir etmektir. Ve bilhassa, tefekkür yoluyla doğrudan ruha hitap etmesi sebebiyle, ruhun diğer fakülteleri yanında şuuru da besleme gücü bunca yıldır tecrübe edilerek ispatlanmış Kuran'ın muhteşem tefsiri, Sırat-ı Müstakim'in en istikametli yorumu Nur külliyatını bir bütün olarak okumak, okutmak, neşretmektir. Ve de genelde "Nurlar"ın mahiyetini muhteva edinip bu muhtevayı her biri mücessem şuur olan medeniyet müfredatına ifrağ etmektir.
Bugün