Misafir Kalem
Düzgün baba, Celaleddin harzemşah mı?
Tunceli'de Munzur Baba'dan sonra meşhur bir zât da Düzgün Baba'dır. Bazıları bu zatın Celâleddin Harzemşah olduğunu söylemektedirler.
Tarih kitapları Moğol istilasına karşı kahramanca savaşan bu zatın, Kubbetü'l-İslâm nâmı ile bilinen Ahlat ve halkına karşı yaptığı yanlıştan dolayı 1230'da "Yassıçimen"de mağlup olup "Meyyafarikîn" yakınlarında öldürüldüğünü yazmaktadır. İster öyle olsun, isterse Tunceli'ye gelip izini kaybettirdikten sonra orada düzgün işler yapmak için gayret sarf ederken, Moğolların tuttuğu kiralık katiller tarafından öldürülmüş olsun, bir alâkası olsa gerek. Doğrusunu Allah bilir...
"Lem'alar" da şöyle deniliyor: "Meşhurdurki, bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz'in ordusunu pek çok defa mağlup eden Celâleddin Harzemşah, harbe giderken, vezirleri ve çevresindekiler ona 'Sen muzaffer olacaksın, Cenab-ı Hak seni galip edecek.' demişler. O, demiş: 'Ben Allah'ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım, Cenab-ı Hakk'ın işine karışmam; muzaffer etmek veya mağlup etmek O'na aittir.' İşte o zât, bu teslimiyet sırrını anlamakla, hârika bir sûrette, çok defa muzaffer olmuştur." (17. Lem'a, 13. Nota, 1. Mesele)
"Benim işim Allah rızası için sefer etmektir, yoksa zafer kazanmak değildir." prensibini kendilerine prensip edinenler, engellerden yılmamış, şartlar ne olursa olsun, yollarına devam ederek ümitsizliğin girdabından kurtularak hedeflerine ulaşmışlardır. Az-çok eğitim gönüllülerinin iğne ile kuyu kazmaya benzeyen bıkmaz tükenmez gayretlerini bilenler, bu meselenin işte böyle güçlüklere göğüs gere gere nerelere geldiklerini, Allah'ın ne gibi lütuflarına mazhar olduklarını anlar ve takdir ederler. Bu bölgede toprağın sesi olarak pek çok insanla görüştük. Bu iyi niyetli ve gayretli insanlar, her türlü engele rağmen Hacı Bektaş gibi "Bir olalım, beraber olalım, iri olalım, diri olalım." diye bütünlüğümüz ve beraberliğimiz için çalışıyorlar.
Yapılan her şeyi, her iyilik ve iyi niyeti hiç düşünmeden tenkit edenler bile çıkabiliyor. Böyle bir gruba Tunceli Üniversitesi Rektörü Durmuş Boztuğ şöyle bir karşılık verdiğini anlattı: "Onlara dedim ki, anlıyorum ki, siz hiçbir şeyi kabul etme durumunda değilsiniz... Bir zamanlar Amerika gibi bir ülkede bir Maliye Bakanı varmış, her ne yapsa, medyada tenkit görüyormuş... Bir metot geliştirerek evinin önündeki göletin üzerinden hiç batmadan ve pantolonunun paçalarını bile ıslatmadan geçmeyi başarmış. "Artık bu başarıma medya hiçbir bahane bulamayacak." demiş. Medyacıları davet etmişler. Bakan bir uçtan bir uca paçalarını bile ıslatmadan geçmiş ve kameralar bunu tespit etmişler. Buna rağmen medyada; "Şok haber!.. Skandal! " başlığı altında şunlar varmış: "Maliye Bakanı yüzme bile bilmiyor!.."
Tunceli'den dönerken Harput'ta Hacı Hulûsî Efendi merhumun kabrini ziyaret ettim. Bu emekli Albay'ın, Dersim olaylarında yukarıdan imhâ emri gelmesine rağmen, kan dökülmemesi için Cenab-ı Hakk'a nasıl yalvardığını ve nasıl üzüldüğünü ve Allah'ın inayeti ve mürşidinin himmetiyle nasıl bu işten tertemiz sıyrıldığını da hatırladım...
"Lâtif Nükteler" kitapçığında, Hacı Hulûsî Bey'in bir sorusuna Üstad Hazretleri şöyle cevap veriyor: "Dedelerinizden birisinin, imzası, 'Es-Seyyid Muhammed'e dair mahrem sualiniz var. Kardeşim buna ilmî, tahkîkî ve keşfî cevap vermek elimde değil. Fakat ben arkadaşlarıma derdim ki: 'Hulûsî ne şimdiki Türklere ve ne de Kürtlere benzemiyor. Bunda başka bir hâsiyet görüyorum.' Arkadaşlarım da beni tasdik ediyorlardı. 'Hak vergisinde, kabiliyet şartı aranmaz' sırrı ile 'Hulusî'de büyük bir asâlet tezahürü, bir Hak vergisidir.' derdik. Hem katiyen bil ki; Peygamber Efendimiz'in (sas) iki Âl-i Beyti (Ehl-i Beyti) var. Biri nesebî Âl-i Beytidir. Biri de mânevî ve nûranî şahsiyetinin Peygamberlik noktasındaki Âl-i Beyti'dir. Bu İkinci Ehl-i Beytinde kesin olarak sen dahil olmakla beraber, Birinci Ehl-i Beytinde de delilsiz bir kanaatım var ki, dedenin 'Es-Seyyid' diye imzası sebepsiz değil..."Peygamber Efendimizin (sas) torunu olan Hacı Hulûsî Efendi elbette Hz. Ali Efendimizin de torunudur...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.