Taha AKYOL
‘Cahil Araplar’ ve demokrasi
Bazı okurlarım itiraz ediyorlar; günde 2 doların altında bir gelirle açlık sınırında yaşayan, okur yazarlığı kıt bu Araplar mı ‘burjuva değerler’ için ayaklanıyor?!
Sonra bildik ezberler sıralanıyor: Türkiye’de AKP’ye oy verenlerin eğitim ve gelir düzeyi düşük değil mi?
Arap dünyasındaki diktatörlerin de gerekçeleri aşağı yukarı aynı idi: Halk cahil, biz gidersek şeriat gelir, İslamcı radikalizm gelir.
Arap diktatörlerinin en pervasızı Kaddafi daha açık söyledi:
“Ben gidersem ya El Kaide gelir, ya emperyalizm! Beni mi dinleyeceksiniz, sakallıları mı? Petrol Libya’nın mı olsun emperyalistlerin mi?..”
Bizde Recep Peker’in deyimiyle cahil halkın “güdülmesi ve yedilmesi” milliyetçi-sosyalist ve teokratik Arap diktatörlerinin ortak siyasi doktrinidir!
Araplar da değişiyor elbette
Mümtaz Soysal, Tunus diktatörü Bin Ali’yi neden övmüştü? “Az çok Kemalist denebilecek yöntemlerle” Tunus’u çağdaşlaştırmaya çalıştığı, mesela okur-yazarlık sorununu çözdüğü için! (Cumhuriyet, 23 Ekim 2004)
Time’da Fareed Zakaria yazdı; bugün Arap ülkelerinde nüfusun yüzde 60’ı 30 yaşın altındadır ve bunların tamamı okur yazardır.
Okur-yazarlığı kıt olanlar itaatkâr yaşlı kuşaklardır.
Gençlerin yüzde 64’ü internet kullanıyor, TV haberlerini izliyor, yüzde 67’si gelecekten endişeli... Ve “özgür bir ülkede yaşamak” istiyorlar.
Tabii bu özgürlük arzusu filozof John Locke’u veya Hayek’i, Popper’i okuduklarından değil!
Onun için bu meseleler, bizim pozitivistlerin zannının aksine, ‘bilgi yarışması’ meselesi değildir; farkına varma, hissetme meselesidir. TV’lerde artık “başka dünyalar”ı görüyorlar ve kendileri için de istiyorlar.
Le Monde da Libya’nın “eğitimli bir toplum” olduğunu ve halkın yüzde 80’inin şehirlerde yaşadığını yazdı. Diktatör Kaddafi, Hitler gibi ağzından köpükler saçılarak yaptığı konuşmada “bana teşekkürünüz böyle mi olacaktı?!” derken, bu tür gelişmeleri kastediyordu.
Bilinmesi gereken şudur: Bugün Arap toplumları öyle bir aşamaya gelmiştir ki, daha ilerisi ancak serbest piyasa ve demokrasiyle mümkündür. Kitleler bunu hissediyor.
Dünyanın değiştiğini anlamak
Meydanları dolduran bu kalabalıklar mı “burjuva değerler”i savunuyor?!
Bu kitlelerin “burjuva değerler” konusunda kitabi bilgileri olmayabilir ama özgürlük özlemleri ve hissedişleri mutlaka otoriter elitlerden daha güçlüdür. Önemli olan da bu...
Elitlerin statükocu olması, değişim dinamiğinin düşük sosyal statülü kitlelerden gelmesi gayet tabiidir. Onun için, ‘cahil halk’ kavramı, sosyoloji cehaletinin belgesidir.
Arap dünyasının piyasa ekonomisi, demokrasi ve dünyaya açılma yönünde ‘uzun ince’ bir yola girdiği kesindir. En zor tarafı da, piyasa ekonomisinin gerektireceği “acı ilaç”lardır; bizde Turgut Özal’ın yaptığı reformlar gibi...
Kitleler üzerinde çok etkili olan İslam düşüncesi, böyle bir süreçte fevkalade önemlidir. “Burjuva değerler”in İslam düşüncesindeki etkilerini ve tepkilerini çok dikkatle izlemek gerekir.
“Geleneksel İslam”ın etkili âlimlerinden 84 yaşındaki Yusuf el Kardavi’nin bile halk hareketlerini desteklemesi ve “dünya değişti ve Arap dünyası da içten değişti” diye konuşması umut verici işaretlerden biridir.
Milliyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.