Camilerin kıymetini anladık mı acaba?

İnşallah bunu söyleyecek olan 'ilk ve son nesil' oluruz…

Akşam yazarı Hikmet Genç, koronavirüsten dolayı mahrum kaldığımız güzellikleri hatırlattı.

Yazısı şöyle:

Bayram yaklaşırken “Ramazan mı, şeker mi?” tartışması hiç olmadı. Bu sefer kimsenin aklına bile gelmedi…

Televizyonlarda, “şeker nerden alınır?”, “lokumun kilosu kaça?” programları yoktu. Öyle ya, kim gelecek, kime ikram edeceksin?..

Hava durumunda “bayramda havalar nasıl olacak” haberi yoktu. Kimse de merak etmedi zaten…

Gezmek dolaşmak yok. O yüzden çoğu aile çocuklar için bayram alışverişi yapmadı. Çoğuna, “Şu koronalı günler geçsin, bir dahaki bayrama İnşallah” dendi…

Bayram Namazı kılınmadı. Sabahın erken vakitlerinde kahvaltı için taze ekmek, simit vesaire için fırınlara koşan olmadı…

Kabir ziyaretleri yoktu. Ahirete irtihal etmiş olan yakınlarımız bayram sabahı onları 'ziyaret etmemizi' bekliyorlardı, ama 'kabristanlar bomboştu'…

Büyüklerimizin ellerinden, küçüklerimizin gözlerinden öpemedik.

Ziyaret yok, sarılmak kucaklaşmak yok…

Çocuklar bayram harçlıklarını toplayamadı. Zaten haftalardır evdelerdi, bayram geldi gezmek de yok.

Bayramı “bayram” olmaktan çıkarmıştık. Maneviyatını ruhunu hissetmeyi unutmuştuk.

Bayram demek 'tatil' demekti. Tatil beldelerine akmak demekti. Milyonlarca insan aynı saatlerde yollara dökülür, tatil köylerine, otellere, yazlıklarına giderdi.

“Erken rezervasyonla biletleri almıştık”, “Biliyorsun iznimizi bayramla birleştirdik” gibi mazeretlerimizi bildirir, telefonla anne baba ve diğer büyüklerimizin bayramlarını tebrik eder olmuştuk.

Ama bu sefer tatil yok, köy yok, rezervasyon yok, seyahat yok…

O zaman hadi bari büyüklerini ziyarete git. Sokağa çıkma kısıtlaması var, o da yok!..

Bayramın kıymetini anladık mı acaba?..

Korona musibeti yüzünden mübarek Ramazan-ı Şerif’te camilerden 'mahrum' kaldık. Haftalardır Cuma Namazı kılamıyoruz...