Çankırılı Karadayı'yı ezan karşıtı yapan çark
Zaman yazarı Gülerce, Çankırı'da doğup büyüyen eski Genelkurmay Başkanı Karadayı örneğinden hareketle değiştiren çarkı sorguladı
Risale Haber-Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, Anadolu kenti Çankırı'da doğup büyüyen eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı örneğinden hareketle değiştiren çarkı sorguladı.
22. Genelkurmay Başkanı emekli Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın kasetlerinin, panayır sergilerine düşer gibi internet ortamına peş peşe düştüğünü hatırlatan Gülerce, ordu içindeki bir kesimin ezandan duyduğu rahatsızlığa şöyle dikkat çekti:
"Son kasette, Çankırı doğumlu Karadayı, Encümen-i Daniş toplantılarının birinde, şöyle diyor: "Orada 367 olur mu olmasın mı, yani nedir onu tartıştılar. Oturumun sonunda dedim ki, esas bizim düşünmemiz icap eden, Demokrat Parti iktidarı kazandı 14 Mayıs'ta, Haziran 28'de Türkçe ezanı Arapçaya çevirdi. Oradan başladım ta ileri doğru..."
"Silahlı Kuvvetler içerisinde, en tepeye doğru çıkanların bir kısmında, ezanın aslı gibi okunmasından duyulan bir rahatsızlık var. 30 Eylül 2006'da da Deniz Harp Okulu'nun eğitim yılı açılışında, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu, "Türkçe ezandan vazgeçmenin, karşı devrimcilere verilmiş bir ödün olduğu"nu söylemişti. Bu zihniyet sahipleri, kendilerini, tıpkı yüksek yargıda, üniversitelerde, medyada, iş dünyasındaki yandaşları gibi cumhuriyetin elitleri olarak görüyorlar. İnançları aynen şudur: "Bu halka vasilik, sadece boynumuzun borcu değil, aynı zamanda hakkımız ve görevimizdir..."
Ordudaki üst komutanların büyük çoğunluğunun, halkın içindeki insanların çocukları olduğunu belirten Gülerce, halkın yüzde 99'unun ezanın Arapça aslı gibi okunmasından yana olduğunu, buna rağmen komutanların neden sonradan farklılaştığını ise şu cümlelerle sorguladı:
"İşte benim anlatmaya çalıştığım bu. Çankırılı İsmail Hakkı Karadayı, bütün Çankırılılar, ezanın aslı gibi okunmasından yana iken, neden bundan rahatsız oluyor? Yani en ağır soruyu sorayım: Bizim Çankırılı evladımızı, kim nerede, hangi ideolojinin dayatmasıyla, nasıl bir eğitimle, bizim gibi düşünmekten uzaklaştırdı? Hadi bizim değerlerimizden uzaklaştırdılar, Yahya Kemal gibi, ezansız semtlerden rahatsızlık duyan bir ruhu da mı veremediler?.. Hadi uzaklaştırdılar, yerine demokrasi terbiyesi verilseydi, insan haklarına, inançlara, din ve vicdan hürriyetine saygı öğretilseydi.
Millete ve milletin değerlerine bu yabancılık; demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne olan hazımsızlığı da, milletin seçtiklerini meşru saymamayı da, aslî görevleri bırakıp iktidarlarla uğraşmayı da izah ediyor...