Cemaat yapısı krize engel

Cemaat yapısı krize engel

Prof. Mahmut Arslan: Cemaat duygusu ekonomik krizlerde önemli bir avantaj oluşturuyor

Mustafa Aydın'ın haberi

Aslında hiç de öyle korunaklı bir toplum yapımız varmış gibi gözükmüyor. Ancak yaşanan onca ciddi ekonomik krize rağmen bazı kesimlerin beklediği 'sosyal patlamalar' ve toplumsal hareketler de ülkemizde bir türlü görülmüyor.

Bu konu son yıllarda sosyologların en çok tartıştığı konular arasında yer alıyor. Toplumbilim uzmanlarına göre bunun arkasında aile ve hemşerilik bağları ile giderek yaygınlaşan sosyal yardımlar yatıyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyometri Anabilimdalı Başkanı Prof. Mahmut Arslan, krizlerde sergilenen tabloda öncelikli olarak halkın devlete bakış açısının belirleyici olduğunu ifade ediyor. Modern toplumlarda ekonomik krizlerden en çok "çekirdek aile"lerin etkilendiğini belirten Prof. Arslan, "Türkiye toplumu henüz bütünüyle "küçük aile" yapısına geçmediği için bu durum krizlerde avantaj olarak öne çıkıyor. Küçük aile gibi gözüküyoruz; ama o ailenin etrafında bir akraba ve hemşeri hâlesi var. Bu yapı işsizine de, öğrencisine de, askere gidecek çocuğuna da sahip çıkıyor ve bağrına basıyor." dedi.

Cemaat yapısı krize engel

Türkiye'de nüfusun en az yüzde 25'e yakın kısmı köy ve kır ortamında "cemaat" duygusuyla yaşıyor. Prof. Mahmut Arslan bu durumun ekonomik krizlerde önemli bir avantaj oluşturduğunu söylüyor. İşsizliğin en çok yıpratıcı olduğu kesim sanayi merkezlerinde yaşayan ve büyük ölçüde 'çekirdek aile' yapısına geçmiş kesimler. Oradan ilçeler ve köylere geçtikçe sarsıntı azalıyor. Ancak, Prof. Arslan'a göre artık biz de sanayileşmenin ve 'kent toplumu' olmanın yarısına ulaşmış durumdayız. Sanayi toplumlarını etkileyen handikaplar artık bizim için de geçerli olacak. En büyük şansımız aile yapımız. Fakat Prof. Mahmut Arslan, "Fazla hayale de kapılmamak gerekiyor." diyor ve şu uyarılarda bulunuyor: "Kriz derinleşip de dev dalgalar üzerimize geldikçe, aile ve toplum yapısında çözülmeler, kopuşlar, cemaat yapısından egoizme-bireyselliğe doğru geçişler de yaşanacaktır. Küresel ve bireysel anlamda egoist karakter sergileyen toplumlar ve bireyler ekonomik krizi daha derinden hissedecek. Aile bağları zayıf ve sosyal güvenceden yoksun yapılarda bu daha da ağır yaşanacaktır. Türk toplumu 'ben' değil, 'biz' diyen yapısını hâlen koruyor. Ayrıca kişinin hayatı algısı, kanaatkâr ve tasarruflu oluşu da ekonomik krizleri atlatma konusunda önemli avantaj oluşturuyor."

Toplumda 'hısım-akraba ekonomisi' çok etkin

Prof. Arslan'a göre, toplum yapısının sağlamlığı yanında giderek yaygınlaşan işsizlik sigortası, devletin, belediyelerin ve sivil toplum kuruluşlarının yaptığı yardımlar ve yeşil kart gibi uygulamalar krizlerde bir anlamda tampon görevi görüyor. Prof. Arslan'a, Büyük şehirlerde gözlemlediğimiz hemşeri dayanışmasıyla şekillenen ilişkiler ağına "hısım-akraba ekonomisi" diyebilir miyiz?" diyoruz: "Tabii" diyor: "Bizim sanayi yapımızda ve şirketlerimizde hemşerilik dayanışması etkindir. Ya işveren, ya da taşeron firmalar olarak hep hemşerilere yönelik bir sahip çıkma tavrı vardır. Bu özellikler sanayiye de taşınmış durumda ve artı bir avantaj oluşturuyor. Türk toplumu bir tanıdığı işsiz kaldığında onu bağrına basma ve yardım etme noktasındaki faziletini henüz yitirmiş değil."

Bizdeki krizler Batı'da yaşansaydı ne olurdu?

Prof. Dr. Mahmut Arslan: Akademisyen olarak Avrupa'da Almanya ve Fransa'daki toplumsal yapıyı da analiz ediyoruz. Mesela orada böyle bir kriz olduğu zaman aileler daha fazla birbirinden kopuyor. Batı'da zaten akrabalık ilişkileri dibe vurmuş durumda. Zor durumda kalan bir kişi akrabalarından herhangi bir yardım alamayacağını zaten peşinen bilir. Mesela Fransa'da ekonomik kriz dalga dalga geldiği zaman çok büyük sosyal problemler ortaya çıkar. Avrupa kıtası sosyal güvenlik noktasında Amerika'ya göre daha korumacı. Amerika daha bireyci bir toplumdur. Mesela Amerikan ekonomisindeki çöküş derinleştikçe bunun toplum katmanları arasındaki çalkantıları onlar için çok daha ağır olacaktır.Zaman