Latif SAKARYA
Cemaatler ve ferd – 3
Ferd olarak hepimizin ortak beşerî özellikleri var. Bunları saymaya kalksaydım birkaç yazımı sadece ferdlerin ortak özelliklerine ayırmam gerekirdi. Ayrıca bunu yapmam da konumun dışına çıkmak olurdu. Ben yalnızca konumuzla ilgili olarak birkaç ortak özelliğimizi hatırlatmak istiyorum:
Sosyaliz; Tek başımıza mutlu olamayız. Derdimiz veya sevincimiz olduğunda paylaşmak isteriz. Yardım almak ya da yardım etmek isteriz. Faydalanmak ve faydalı olmak isteriz. Takdir etmek ve takdir görmek isteriz. Güzellikleri görmek ve göstermek isteriz. Kimi zaman etken, kimi zaman da edilgen olmak isteriz. Her şeye yetişemeyeceğimizi bilir, birlikte iş görmek isteriz.
Aciziz; Gücümüzün yetmediğinde güçlülerin yanımızda olmasını bekleriz. İhtiyaçlarımızı karşılamaktan aciz kaldığımızda, ihtiyaçlarımızın karşılanmasını bekleriz. Hakkımızı koruyamadığımızda hakkımızın savunulmasını bekleriz. Kendimizi anlatamadığımızda anlaşılmayı bekleriz.
Fakiriz; İhtiyaçlarımız karşılansın isteriz. İştiha duyduklarımız verilsin isteriz. Zevklerimiz tatmin olsun isteriz. Aç ve açıkta kalmayı istemeyiz. Dilenci durumuna düşmek istemeyiz. Fakirliğimizi bilsek de, bilinmesini istemeyiz. Bizde olmayanları fazlasıyla sahiplenenlerin bizi de görmelerini isteriz. Ve daha niceleri…
Cemaate, yani birlik ve beraberliğe fıtraten meyyal ve muhtacız. Çünkü yukarıda saydığım ve sayamadığım birçok özelliklerimizden dolayı bir araya gelip, birbirimizle yaşamaya ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyacı da “bir elin nesi, iki elin sesi var” ya da “birlikten kuvvet doğar” gibi onlarca sözlerle asırlar boyunca ifade etmişiz.
Bir ve beraber olmak istediğimiz gibi bir ve beraberliğin içinde kendimizi farklı hissetmek ve kendimize ait bir yaşam sürmek isteriz. Bununla birlikte bir ve beraber oluşumuzun bozulmasına ve şahsi hayatımıza cebren müdahale edilmesine razı olamayız. “Farklı” parçalardan oluşan uyumlu ve güçlü bir “bir”liğin içerisinde yer almak isteriz.
Bu fıtrî özelliklerimizin yanında bir de uhrevi bir takım ihtiyaçlarımız var. Müslüman bir toplum olarak hepimiz ölümden sonraki hayatımızı düşünmek ve ahiretimiz için yatırım yapmak zorundayız. Yaşadığımız asırda karşılaştığımız; günaha davetkâr ortam, insi ve cini şeytanlar, nemrutlaşmış nefisler, aile hayatına kast etmiş manevi düşmanlar, çocuklarımıza ve ailemize sahip çıkmanın zorlukları gibi birçok problemle karşı karşıyayız.
İşte hem bu fıtri birlik beraberlik ihtiyacımız ve hem de manevi problemlerimiz açısından cemaat olmaya muhtacız. Zaten Bediüzzaman Hazretleri de zamanın tarikat zamanı olmayıp cemaat zamanı olduğunu belirtmesinin bir yönünün de bu fıtri ve uhrevi ihtiyaca yönelik olduğuna kanaatim vardır.
Sonuç itibariyle; bu dehşetli asırda, bu zorlaşmış yaşam koşulları altında ve hem kendimizin ve hem de tüm sevdiklerimizin iki dünya saadetleri için bir ve beraber olmaya, yani cemaat olmaya tüm zamanlardan daha ziyade bu zamanda muhtacız…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.