Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Çermik Kaymakamlığı Risâle-i Nur eserlerini imha etti mi, etmedi mi?

Başlıktaki sualin iki cevabı var… Resmî tutanağa göre, evet; kaymakamlığın açıklamasına göre, hayır! Hangi cevabın gerçeği ifâde ettiğini bilmiyoruz, ancak orta yerde birbirini nakzeden iki cevabdan birinin yalan olduğu kesin! Ama hangisi?..

İsterseniz önce meseleyi bir nebze hatırlayalım! Evveliyatı nedir bilmiyorum, ancak muttali olduğumdan itibaren ulaştıklarımı hulâsa edebilirim.

Pazar günü sosyal medyada dikkatimi çekti. Resmî, tatsız, tuzsuz lâkin dehşete düşüren bir evrak. Bir iki sefer okuduktan sonra sıhhatinden emin olmak için birkaç sefer daha okudum, tahliline çalıştım. Omuz silkip geçmek istedim, ehemmiyetsiz görmeye çalıştım. Ne var ki, hiç birisini yapamadım. Metin çok sarih, net ve tereddüde mahal bırakmayacak kadar iyi ifâde edilmiş bir maksadı taşıyordu. Birlikte okuyalım mı?

"11.01.2019 tarihinde Kaymakamlığa ait ve 4. katta bulunan mescitte Risale-i Nur Külliyatından 11 adet ve Diyanet İşleri başkanlığı yayınlarından iki adet kitap toplatılmış olup imha edilmiştir."

Üç imza ile tahkim edilmiş tutanak. Birinci sırada yazı işleri müdürü Hava Yorulmaz var. Onu memur Ali Durak takib ediyor. Son sırada ise polis memuru Barış Akbaş yer almış.

Hakikatin ne olduğunu araştırmak için haftanın ilk mesai gününü bekledim. Maksadım kaymakamlığı arayıp meselenin ne olduğuna dair bir takım detay bilgilere ulaşmaktı. Günü beklerken gecenin bir vaktinde muhtelif kanallardan kaymakamlığın açıklama bilgileri aktı. Açıklamadan çok, tevil gayreti. Tevil edeyim derken de acıklı bir itiraf, bir ikrar dolaşmış satır aralarında. Açıklamayı tahlil ederken buraya avdet edeceğiz.

Bütün bunlara rağmen, aktif günlerimden kalma gazetecilik itiyadıyla kaymakamlığı aradım. Köy ziyaretinde imiş kaymakam. Nasıl ulaşabileceğimden yana ısrar edince korumasının telefonunu lütfettiler. Aradım…

Koruma memuru, kaymakamın muhtarla bir görüşmede olduğunu, mevzuun ne olduğunu, not etmek istediğini söyleyince kısaca anlattım. Kaymakamın dönüp cevab vermesini beklerken beyefendi bana açıklama yaptıklarını, tamamen yanlış anlaşılma olduğunu, ard niyetli birisinin ilk tutanağı fotoğraflayıp servis ettiğini söyleyip bütün yıldırımlarımı ona yöneltmemi bekledi. Kendisinde cevab verme selahiyeti gördüğü için, sehiv dediği evrakı tutanlara ne olduğunu sordum. Beyefendi isterseniz hepsini işten atalım, yollu bir çıkışta bulununca makama muvafık bir cevab verdikten sonra beni kaymakama bağlayıp bağlamayacağını sordum. Sesimin tonu kararlılığımı anlamasına yardımcı olmuş olacak ki, görüşmesi biter bitmez arattıracağını söyledi.

Nitekim koruma memuru yarım saat kadar sonra aradı. Kaymakam, gerekli açıklamayı yaptıklarını söyleme vazifesini korumasına havale etmiş meğer. Teşekkür ettim.

Kaymakam yolumuzu daha fazla aydınlatmaya yanaşmadığına göre, ister istemez kendi imkânlarımızla yol alacağız. Devam o zaman…

Tutanağın Çermik Kaymakamlığına aid olduğu bilgisi tutanakta görünmüyor. Belli ki, bu bilgi, evrakı medyaya ulaştıran zât tarafından fısıldanmış. Kaymakamlık da reddedemeyeceğine kanaat getirmiş olacak ki, “doğru, tutanak bize aid”, diyor. Tutanağın varlığını reddetmeyen kaymakamlık, hâdisenin kendisini ise acınacak bir şekilde tevile çalışmış.

Kaymakam (insanı) diyor ki… Affedersiniz, elbet de doğrusu Kaymakam hanım demek olurdu; çünkü kaymakamımız bir hanımefendi ancak iktidar 2011 İstanbul Sözleşmesi’ne gösterdiği sadakat gereği olarak cinsiyet ifâde eden bütün kelimeleri imha için Milli Eğitim ve Üniversiteleri seferber ettiği için “hanım” diyemedim. Sadece ismiyle bahsetmek nezâketi zedelerdi, “sayın” kelimesi ile de barışık değilim. Bilmecburiye devletin iradesine ayak uydurup Kaymakam (insan) dedim. Saded hariciydi, affedersiniz. Yine de kim kızacaksa kızsın, ben ülfet ettiğim gibi devam edeceğim: Evet, Kaymakam hanım diyor ki:

“Bazı sosyal medya sayfalarında Risale-i Nur Külliyatına ait eserlerin imha edildiği yönünde çıkan asılsız haberlerle ilgili olarak açıklama yapılma gereği duyulmuştur.

“Yasaklı yayınların tespitine yönelik yapılan bir çalışmada Hükümet Konağı mescidinde bulunan kitaplara yönelik de çalışma yapılmış, burada Risale-i Nur Külliyatına ait eserlerin bulunduğu öğrenilince bu eserlerin ilmi eserler olduğu, yasaklı yayın olmadığı, kütüphaneye koyularak daha fazla insanın yararlanması yönünde bir karar alınmış bir tutanakla tespitinin yapılıp Kaymakamlığımız tarafından Halk Kütüphanesi yararına kurumlar arası işbirliği ve dayanışmayı geliştirmek adına başlatılan Kitap Kampanyasında Halk Kütüphanesine teslim edilmek üzere muhafaza altına alınmıştır. Daha sonra bahsi geçen tutanağın yanlış tutulduğu öğrenildiğinde duruma tarafımdan müdahale edilmiş ve tutanak düzeltilerek ilgili personel uyarılmıştır. İddia edildiği üzere imha söz konusu değildir. Bu konuda personel özellikle uyarılmış ancak sehven yapılan bir hatadan dolayı konu farklı boyutlara çekilmiştir.

“Risale-i Nur Külliyatı toplumumuz tarafından da itibar edilen önemli bir eser olup bu tarz yanlış anlaşılmalara itibar edilmemesini belirtir saygılarımı sunarım.”

Nazlı DEMİR/Kaymakam

Kaymakam hanımın imzası ile neşredilen açıklamaya göre, birinci tutanak tamamen bir hatanın neticesidir; ne toplatma söz konusudur, ne de imha! Metni yazan kişinin kaleminden sehven dökülmüş kelimeler.

İyi de Kaymakam hanım, sehiv dediğiniz şey, iradesiz ve ihtiyarsız hataları ifâde etmek için kullanılır, bir nevî dil sürçmesi gibi. Çoğu zaman da tek kelimenin sebebiyet vermesi ile ortaya çıkar, düzeltilmesi de kolaydır. Herkes de bunun bir sehiv olduğunu anlayabilir. Ama bir metnin bütün kelimeleri seçilmiş, birbirine istinad ediyor, birbirini teyidle tahkim ediyor ve aynı maksada hizmet ediyorsa, buna “sehiv” denmez; derseniz kendinizi büyük bir sıkıntıya atmış olursunuz, bir uçuruma bedeninizi fırlatmak gibi yani.

Metin tahlilini kelime kelime götürmeye teşebbüs etsem dünyanın bütün dâhilerini bir araya getirseniz “sehiv” olduğunu izah ettiremezsiniz. Beni yormayınız, kendiniz de daha fazla sıkıntıya düşmeyiniz. Bu kısa metin hiçbir şekilde sehven değildir. Sizin yerinizde olsam, “sehven” demek yerine “kendi kendine yazılmış” demeyi daha akla yakın bulurdum. Geçiniz…

Diyelim ki, dediğiniz gibi, metin baştan sona kör bir tâlihsizliğin eseri olarak sehven vücud bulmuştur. İyi de, metnin altında üç imza var!.. Birincisi kalem müdüreniz ki, okur yazar olmadığını düşünmek şöyle dursun, dilden, edebiyattan, düşünceden haberdar olduğunu farzetme mecburiyetindeyim. Aksi takdirde niye yazı işlerinizin başına getiresiniz, değil mi?

Okumadan imzalamıştır, desem! Kabul edilebilir gibi değil. Kör olduğuna hükmetsem, imzası kör imzasına benzemiyor. Okuduğu metni hiçbir şekilde anlamamış olabilir mi? Ya diğer ikisi Kaymakam hanım? Bu zayıf ihtimale “evet”, diyecekseniz; desenize memleket de devlet de çoktan ölmüş de haberimiz yok. Şüphesiz “evet” diyemeyeceksiniz. Zirâ, gayet iyi biliyorsunuz ki, tutanağı imzalarıyla tahkim edenler de, kaleme alan gibi, aklı başında, ne yaptıklarını bilen insanlardır.

Tevil de çok acemice, çok zayıf: Efendim yasak yayın bakıyorlarmış da! Tamam da kaymakam hanım, siz o koltuğa dört ay önce oturmuşsunuz, mescidde yasak yayın arama düşüncesi yeni mi aklınıza geldi? Sonra AK Parti on yedi yıldır iktidarda, sizden önceki bütün kaymakamları ne ile itham ettiğinizin farkında mısınız? 15 Temmuz şenaatinin üstünden bile iki buçuk yıl geçtikten sonra makamınızda hangi yasak yayını arıyordunuz?

Ve buyuruyorsunuz ki, devlet organları arasında bir yardımlaşmanın gereği olarak, daha çok istifadeye sebep olsun diye kitabları Halk Kütübhanesine hediye etmek için koruma altına aldık. Göz yaşartıcı bir âlicenablık, şübhesiz!. Ama bundan daha da faziletlisi Halk Kütübhanesine, bir yerine, birkaç takım külliyatı Diyanet’ten isteyip hediye etmek olmaz mıydı? Yoksa devlet, mescidinizdeki beş on kitabın yerini bile dolduramayacak kadar mı acz içinde? Ekonomik gidişatımız o kadar mı kötü?

Kaymakam hanım! Keşke o tâlihsiz açıklama ile o dehşetli tutanağa hiç destek vermeseydiniz. Doğrusu bu saatten sonra ne yapabileceğinizi çok merak ediyorum! Nasıl düzelteceksiniz? Düzeltebilecek misiniz? Benden devletlilere akıl olmaz; fakat bağışlarsanız yaşımın gereği küçük bir tavsiyede bulunmak isterim: Eğer o imha işi bilginiz ve tasvibinizin dışında cereyan ettiyse, daha fazla elinizi taşın altına sokmayınız. Bırakınız fiilin sahibleri Allah’a da, siyasî iradeye de hesablarını kendileri versinler. Aksi için bir tavsiye, yazık ki aklıma gelmiyor!..

Oyunu, evrakı sızdıran meçhul zât bozmuş! Fiili, iyi niyetin eseri mi, sû-i niyetin mi; bilmiyorum. Bildiğim bir şey var ki, niyeti iyi veya kötü olsun, çoktan bedelini ödemiştir bile. Biraz açalım…

Evrakı sızdıran zât, muhtemelen iyi niyetli bir Müslümandı. Risâle-i Nur gibi Cumhuriyet devrinin tek ve en parlak telif külliyatına reva görülen ihaneti hazmedemedi. Bugün elliden fazla dünya diline tercüme edilen ve milyonların imanlarını kurtarmaya vesile olan bu eşsiz Kur’an tefsirine sahib çıkan bu kahramanı alnından öpüyorum. Mağduriyetini giderebilmek için elimden gelebilecek her şeyi yapmaya da hazırım. Bana ulaşması kâfi…

Ya da bu şeni hâdisenin bir seçim öncesinde iktidara zarar vereceğini iyi hesaplamış bir sû-i niyet sahibi ile karşı karşıyayız! Bu sû-i niyetin gelebileceği cenah belli. İlk sırada yer alanlar: FETÖ’cüler, Kemalistler, Ulusalcılar, Atatürkçüler ve diğerleri. Bu niyeti alkışlamam, ama doğru bir hesabın üzerine kurulduğu açık: Risâle-i Nurları devlet eliyle imha etmek, AK Parti iktidarına büyük zarar verir. Mânen bir bedeli olacağı gibi, oy kaybı gibi bir ceremesi de olur.

Çermik kaymakamlığınca temizleme imkânı kalmamış görünen bu şenaati Ankara’nın temizlemeyi düşüneceğini ümid ediyorum. Bu hâdisenin hiç yaşanmamış olmasını temenni ederdim, ama yaşandığı açık. Ankara’nın sesi şimdi yüksek çıkmazsa, başkaları için teşvik mânâsı taşıyabilir! Benden söylemesi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
10 Yorum