Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK
Zahiri Cevşen Okumaları
"Nasılki nev'-i insanın medar-ı fahri ve elhak en hakikî insan-ı kâmil olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm, Cevşenü'l-Kebir namındaki münacatında binbir ismiyle dua ediyor; ateşten istiaze ediyor." (Sözler – 335)
Allah'ın tevfik ve inayetiyle Cevşen’de geçen isimleri çıkarmaya çalıştım. 1001 isimden bahis ediliyor. Bin hasiyeti bulunan Cevşen deniyor. Cevşen’de binbir isim vardır hatta daha fazlası da olabilir. Bunlar farklı esma mı yoksa tekerrür mü? Tekerrür cihetiyle çok isim var. Bu yazı biraz uzun olacak. Bir cihette bir araştırma yazısı olarak da kabul edilebilir.
Bununla ilgili Rabbim nasip etti bir çalışma yapmaya çalıştım. Doğrularıyla yanlışlarıyla paylaşıyorum. Her türlü katkı ve eleştirilerinizi bekliyorum. Bu konuyla ilgili işin ehillerini çalışmaya davet ediyorum.
Bizim için model ve numune olan Peygamberimiz (asm) duada da bize misal olmuş, Cevşen gibi bir münacatı bize miras bırakmıştır. Bunu okuyarak bu mirasa sahip çıkacağız inşallah.
Cevşen kelime olarak zırh manasına gelir. Cevşen-i Kebîr ise büyük zırh anlamına gelir. Cevşen-i Kebîr bir münacattır. Bu münacatın manevi bir zırh olduğu aşikardır. Bugün kuantum fiziğine göre maddi zırh da olabilir. Sesli okuduğumuzda ortama frekans gönderiyoruz. Bir nevi manevi kalkan oluyor.
Yâ Allah deyip O'nun gibi başlıyoruz.
Yâ Allah: Ey binbir ismi, yedi sıfatı, şuunatıyla kâinata hükmeden ve inandığımız ama bildirdiği kadar bildiğimiz ilahımız. Bütün harfleri ile yaratıcıyı gösteren ve ismi sadece ona has olan Allah'ım bizi cehennem ateşinden muhafaza eyle.
Arapça Allah lafzından Elifi kaldırırsan Lillah olur, Lamı kaldırırsan Lehu olur. İkinci Lamı kaldırırsak Hu olur. Her şekliyle yaratıcıya işaret vardır.
Allah'ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum. Bu isteme nidası Cevşende 25 kez geçmektedir. 100. Ukdede çoğul nida kullanılmaktadır. Toplamda 250 kez net bir şekilde Esma zikredilmektedir.
Yazılışları ve okunuşları aynı olan tekerrür eden 15 isim mevcuttur. Bunlar: Bedî, Delîl, Fâtır, Habîr, Hâdi, Hamîd, Mecîd, Muazzım, Muğis, Mukaddir, Mübdî, Mübin, Nâfi, Nâsır, Râzık.
Bunun yanında Arapça yazılışları farklı manaları lügatta aynı olan isimler de var. Âli ve Alî gibi. Konu Cevşen olunca mutlaka ufak da olsa bir mana farkı vardır diye düşünüyorum.
21.Ukde: يَا عَلِىُّ
Yâ Alî: Ey her şeyiyle yüce olan
37. Ukde يَا عَالٖى
Yâ Âlî: Ey her şeyiyle yüce olan.
Risale-i Nur Külliyatı ve Risale okuma programlarında arama kısmında özellikle isimlerde çok hatalar bulunmaktadır. Örneğin Hâkim ve Hakîm farklı manada olduğu halde ikisini aramada aynı kabul etmişler. Bu yönüyle taramalarda kelimelerin tam yazılarak aranması şeklinde düzeltilebilir. Diğer bir misal de Hâfiz ve Hafîz isimleridir.
HALLİSNÂ: Bizi halâs eyle, bizi kurtar (meâlinde duâ.)
ECİRNÂ: (İcâret. den) Bizi hıfzeyle, muhafaza eyle (meâlinde.)
NECCİNA: Bizi kurtar, bize selâmet ver, bizi hıfzeyle (meâlinde dua).
Bu tabirler mana olarak birbirine çok yakın olsa da mutlaka az da olsa bazı farklılıkları vardır. Bir dil üzerine çalışan uzmanı birebir eş anlamlılık olmadığını söylemişti. Eş anlamlı kelimelerin kullanım yerleri farklılık gösterir. Siyah ve kara kelimeleri eş anlamlıdır. Siyah üzüm veya kara üzüm olarak kullanabilirsiniz. Kara bahtım denir ama siyah bahtım denmez.
YÂ: "Hey, ey!" mânasında nida olarak kullanılır. Arapçada başına geldiği kelimenin i'rabını ötre okutur. "Yâ-Halimu, Yâ-Rahimu" da olduğu gibi. Yâ, terkibli kelimelerin başına gelirse; baştaki kelimeyi "üstün" meftuh okutur. "Yâ Rabbe-l Âlemîn" de olduğu gibi.
"Yâ" üç şekilde kullanılır: 1. Müennes zamiri olur. Kübrâ, Hüsnâ gibi. 2. Harf-i inkâr olur. 3. Harf-i tezkâr olur. Bu hâlde elifle olursa "Harf-i nidâ"dır. Bâzen te'kid için kullanılır: "Yâ Allah, Yâ Rabbi" denildiği gibi. Bazen teessüf, istimdad ve istigase ifade ettiği de olur. "Yâ meded Allah, Yâ Allah!" gibi. Yâ, terdif beyan eder. "Ve yahut" manasına: "Ya gelir ya gelmez" gibi. Taaccüb ve istigrab beyan eder: "Ya öyle mi?"de olduğu gibi. Tasdik bildirir: "Evet, hay hay" mânasını ifade eder. "Gider yâ" gibi.
Yüz defa tekrar edilen, Cehennemden sığınılan, Allah'ın tesbih ve takdis edildiği tekrar cümlesinin 16 adedinde Yâ nidası kullanılmamaktadır. İki ile on dokuzuncu ukdeler arasında yâ nidası kullanılmıyor.
"Hem meselâ: Kur'an’ın hakikî ve tam bir nevi münacatı ve Kur'an’dan çıkan bir çeşit hülâsası olan Cevşenü'l-Kebir namındaki münacat-ı Peygamberîde yüz defa
سُبْحَانَكَ يَا لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اَنْتَ الْاَمَانُ الْاَمَانُ خَلِّصْنَا وَ اَجِرْنَا وَ نَجِّنَا مِنَ النَّارِ
cümlesinin tekrarında tevhid gibi kâinatça en büyük hakikat ve tesbih ve takdis gibi, mahlukatın rububiyete karşı üç muazzam vazifesinden en ehemmiyetli vazifesi ve şekavet-i ebediyeden kurtulmak gibi nev'-i insanın en dehşetli mes'elesi ve ubudiyet ve acz-i beşerînin en lüzumlu neticesi bulunması cihetiyle binler defa tekrar edilse yine azdır.” (Sözler – 454)
Cevşenin 73. ve 86. Ukdesinde 9 satır bulunuyor. 24. Ukde de ise 11 satır bulunuyor.
"Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin, Senden baska İlah yok ki bize imdat etsin. Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar." Her bir ukdenin sonunda tekrarlanan bu ilticada genelde Yâ nidası kullanılırken 2. Ukdeden 18. Ukdeye kadar bu nida kullanılmamaktadır. 18. Ukdeden başlayarak sonuncu ukdeye kadar bu Yâ nidası kullanılmaktadır. Hikmeti nedir? Neden böyle yazılmış işin ehillerine arz ederim.
فَاَسْئَلُكَ بِاَسْمآَئِكَ
Şu ukdenin mebdeinde و yerinde فا gelmesi Allah-u âlem Resulune der اُطْلُبْ مَا شِئْتَ ، وَ اَسْئَلُكَ مَا تُرِيدُ mealinde mukaddere nazdarane bir cevap olarak فاء (fa-i) cevabiye ile yani münacatın şayan-ı kabuldür. Ne istersen iste. Ne muradın varsa söyle. Emr-i Kerimine karşı daha şunları da istiyorum yerine getirildiği melhuzdur. (Hoca Sabri Mealli Cevşen – 21)
21. Ukde hariç "Allah'ım! Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum" mealinde toplamda Cevşen’de 25 kez bu ibarenin hepsi Vav ile başlamaktadır.
Yukarda Hulusi Sani olarak isimlendirilen Üstadın ilk talebelerinden olan Sabri Arseven’in (Santral Sabri) kendince meallendirdiği Cevşeninde bu ibarenin başında Fe ile başlamasının önemli bir niyaz makamı olduğu ifade edilmektedir. Bu meal Risale-i Nur Külliyatı Okuma olarak internette bulunan programın içerisinde yayımlanmıştır.
Genelde Cevşe’nin her bir ukdesinde 10 satır var. Bu kaideler bir ukdede 11 ve iki ukdede 9 şeklindedir. Mesala 24. ukdede 11 satır bulunmaktadır. 73. ve 86. ukdelerde 9 satır bulunur. Dolayısıyla Cevşen’de 999 satır bulunur. Hallisna, ecirna ve neccinalarla birlikte 1002 eder. 1001 hasiyetin bir ciheti bu olabilir. Tekrarları sayarsak 1199 eder.
19 sayısıyla bir alaka kurduğumuzda 1199’u 19’a bölersek küsuratlı 63 eder. Bu da Peygamberimizin (asm) vefat tarihine tekabül eder.
"Yani: Binbir esma-i İlahiyeye sarihan ve işareten bakan ve bir cihette Kur'andan çıkan bir hârika münacat olan ve marifetullahta terakki eden bütün âriflerin münacatlarının fevkinde bulunan ve bir gazvede "Zırhı çıkar, onun yerine bu Cevşen'i oku" diye Cebrail vahiy getiren "Cevşenü'l-Kebir" münacatı içindeki hakikatlar ve tam tamına Rabbine karşı tavsifler, Muhammed'in (A.S.M.) risaletine ve hakkaniyetine şehadet ettiği gibi; Kur'andan tereşşuh eden ve bir cihette Cevşen'den feyiz alan ve tevellüd eden Resaili'n-Nuriye, yüzotuz parçasıyla risalet-i Muhammediyeye (A.S.M.) bir tek hüccet olarak risaletinin bütün hakikatlarını aklen ve mantıken isbatıyla, hattâ felsefenin nazarında akıldan pek uzak mes'elelerini göz önünde gibi gayet kolay ve makul bir tarzda ders vermesiyle Muhammed'in (asm) sadıkıyetine ve risaletine küllî bir surette şehadet eder.” (Şualar – 625)
Yukardaki ifadelerde belirtildiği Kur'an'i bir münacat ve Peygamberimizin risaletine de delil ve hüccet oluyor. İcaz ve i'cazlı bir münacat.
"Hizb-i Nurî'de; hem تَفَكُّرُ سَاعَةٍ sırrı, hem küllî bir ubudiyet bulunduğundan; şimdi bu vakitte, kuvvetli bir emareyi müşahede ettim. Bugün Risale-i Nur'un Hizb-i Nurî'sinden bir kısmını ve Cevşenü'l-Kebir'den dahi bir kısmını okurken gördüm ki; kâinatın enva'ını ve âlemlerini Yirmidokuzuncu Mektub'un âhir kısmı اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ âyetinin beyanında, seyahat-i kalbiye ile, herbir İsm-i İlahî bu kâinattaki bir âlemi nurlandırdığını ve zulümatı dağıttığını gördüğüm gibi; aynen ve daha başka bir şekilde, Cevşenü'l-Kebir ve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî dahi kâinatı baştan başa nurlandırıyor, zulümat karanlıklarını dağıtıyor.. gafletleri, tabiatları parça parça ediyor.” (Kastamonu – 231)
Yukardaki ifadede belirtildiği okunduğunda bireye faidesi ve feyzi kişisel olarak zaten aşikar ama bütün aleme de faidesi olduğuna vurgu yapılıyor. Özellikle gecelerde ve seherlerde okuyarak tüm aleme feyizleri yayarak müslümanlara istimtad ve istinad noktası olalım inşallah.
"İşte bu sır içindir ki, Yeni Said'in hususî üstadı olan İmam-ı Rabbanî, Gavs-ı A'zam ve İmam-ı Gazalî, Zeynelâbidîn (r.a) -hususan Cevşenü'l-Kebir münacatını bu iki imamdan ders almışım- ve Hazret-i Hüseyin ve İmam-ı Ali Kerremallahu Vechehu'dan aldığım ders, otuz seneden beri, hususan Cevşenü'l-Kebir'le daima onlara manevî irtibatımda, geçmiş hakikatı ve şimdiki Risale-i Nur'dan bize gelen meşrebi almışım.” (Emirdağ-1 – 210)
Cevşen’in kaynağının sağlam olmasına rağmen ümmet Bediüzzaman’a kadar Cevşen’den çok uzak durmuş. Başta çok itirazlar da oldu ama çok şükür şu an üstad ve talebeleri sayesinde alemi İslama yayıldı. İhlâsla okunursa bu münacat tüm silahlardan daha tesirlidir çünkü kainatın sahibi Kadiri Zülcelâlin inayet ve yardımı devreye giriyor.
"İşte bu sırrı anlamayanlar, meselâ yüz hâsiyeti ve faidesi bulunan Evrad-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibendî'yi veya bin hâsiyeti bulunan Cevşenü'l-Kebir'i, o faidelerin bazılarını maksud-u bizzât niyet ederek okuyorlar...” (Lemalar – 132)
Üçüncü Şua olan Münâcat risalesi için Bediüzzaman aşağıdaki ibareyi risalenin sonuna not düşmüştür.
"Kur'andan ve münacat-ı Nebeviye olan Cevşenü'l-Kebir'den aldığım bu dersimi, bir ibadet-i tefekküriye olarak, Rabb-i Rahîm'imin dergâhına arzetmekte kusur etmişsem, kusurumun afvı için, Kur'anı ve Cevşenü'l-Kebir'i şefaatçi ederek rahmetinden afvımı niyaz ediyorum." (Lemalar – 374)
"Hem binler dua ve münacatlarından yalnız Cevşenü'l-Kebir ile, öyle bir marifet-i Rabbaniye ile, öyle bir derecede Rabbini tavsif ediyor ki; o zamandan beri gelen ehl-i marifet ve ehl-i velayet, telahuk-u efkâr ile beraber, ne o mertebe-i marifete ve ne de o derece-i tavsife yetişememeleri gösteriyor ki, duada dahi onun misli yoktur. Risale-i Münacat'ın başında, Cevşenü'l-Kebir'in doksandokuz fıkrasından bir fıkranın kısacık bir mealinin beyan edildiği yere bakan adam, Cevşen'in dahi misli yoktur diyecek.” (Mektubat – 217)
Eselüke Başlayan Ukdeler
Alfabetik Sıraya Göre 250 İsim
Yâ Allah, Yâ Âdil, Yâ Afüvv, Yâ Âhir, Yâ Alî (21. ukde), Yâ Âli (37. ukde), Yâ Allâm, Yâ Alîm (1.Ukde), Yâ Âlim (21. Ukde), Yâ Âmir, Yâ Âsım, Yâ Atûf, Yâ Azîm, Yâ Azîz, Yâ Azîmür-Recâ
Yâ Bâis, Yâ Bâki, Yâ Bâsıt, Yâ Basîr, Yâ Bâtın, Yâ Bedî (21. Ukde), Yâ Bedî (68. Ukde), Yâ Beşîr, Yâ Beyân, Burhân
Yâ Câbir, Yâ Câil, Yâ Câmi, Yâ Cebbâr, Yâ Celil, Yâ Cemil
Yâ Dâim, Yâ Dâi, Yâ Dâfi, Yâ Dâmin, Yâ Dârr, Yâ Delîl (13. ukde), Yâ Delil (100.Ukde), Yâ Deyyân
Yâ Eazz, Yâ Ebed, Yâ Eberr, Yâ Ecell, Yâ Ehad, Yâ Ehak, Yâ Emân, Yâ Emced, Yâ Emîn, Yâ Evvel
Yâ Fâdıl, Yâ Fâil, Yâ Fâlık, Yâ Fâric, Yâ Fâtır (41. Ukde), Yâ Fâtır (80. Ukde), Yâ Fâtih, Yâ Ferd, Yâ Fettâh
Yâ Gaffâr, Yâ Gâfir, Yâ Gafûr, Yâ Ganî, Yâ Ğufran
Yâ Habîb, Yâ Habîr (13. Ukde), Yâ Habîr (45. ukde), Yâ Hâdi (33. Ukde), Yâ Hâdi (37. Ukde), Yâ Hafî, Yâ Hafîz (72.ukde), Yâ Hâfiz (100. Ukde), Yâ Hakîm (1.Ukde), Yâ Hâkim (29.Ukde), Yâ Hâlık, Yâ Halîm, Yâ Hamîd (72. Ukde), Yâ Hamîd (76.ukde), Yâ Hannân, Yâ Hasîb, Yâ Hayy
Yâ Kâbid, Yâ Kâbil, Yâ Kadîm, Yâ Kâdir (41. Ukde), Yâ Kadîr (68. Ukde), Yâ Kâdir (100. Ukde), Yâ Kâdi, Yâ Kâfi, Yâ Kâfil, Yâ Kahhâr, Yâ Kâhir, Yâ Kâim, Yâ Kâmil, Yâ Karîb, Yâ Kâsım, Yâ Kâşif, Yâ Kavî, Yâ Kayyûm, Yâ Kefil, Yâ Kerîm, Yâ Kuddüs
Yâ Latîf
Yâ Mahhir, Yâ Mâcid, Yâ Mâni, Yâ Matlûb, Yâ Mecîd (72. Ukde), Yâ Mecîd (76. Ukde), Yâ Mekîn, Yâ Melî, Melîk, Yâ Menî, Yâ Mennân, Yâ Metîn, Yâ Mevlâ, Yâ Muâfi, Yâ Muahhir, Yâ Muakkib, Yâ Muavvin, Yâ Mucîb, Yâ Muhavvil, Yâ Muhît, Yâ Muazzım (17. Ukde), Yâ Muazzım (88. Ukde), Yâ Mufaddıl, Yâ Mufassıl(49.ukde), Yâ Muîd, Yâ Muğîs (72 . Ukde), Yâ Muğîs (100.Ukde), Yâ Muğnî, Yâ Muîn, Yâ Mukaddir (26. Ukde), Yâ Mukaddir (96. Ukde), Yâ Muhyî, Yâ Muhsin, Yâ Mukaddim, Yâ Mukallib, Yâ Mukarrib, Yâ Mukîm, Yâ Mukîl, Yâ Mukît, Yâ Muktedir, Yâ Mûsî, Yâ Murağğib, Yâ Murzî, Yâ Mutahhir, Yâ Mu'ti, Yâ Musavvir, Yâ Muizz
Yâ Mübeddil, Yâ Mübeyyin, Yâ Mübeşşir, Yâ Mücemmil, Yâ Mübdî(72.ukde), Yâ Mübdî(88.ukde)Yâ Mübin (45.Ukde), Yâ Mübîn (76.Ukde), Yâ Müdebbir, Yâ Müheymin, Yâ Mühevvin, Yâ Müheyyin, Yâ Mükemmil, Yâ Mükevvin, Yâ Mülakkin, Yâ Mülevvin, Yâ Mükrim, Yâ Mü'min, Yâ Mü'naım, Yâ Münci, Yâ Münevvil, Yâ Münevvir, Yâ Münezzil, Yâ Münîr, Yâ Münzir, Yâ Mürettib, Yâ Mürtecâ, Yâ Müsebbib, Yâ Müsehhil, Yâ Müsteân, Yâ Mütekebbir, Yâ Müyessir, Yâ Müzekkir Yâ Müzellil, Yâ Müzill, Yâ Müzeyyin
Yâ Nâfi (9. Ukde), Yâ Nâfi (33. Ukde), Yâ Nâhî, Yâ Nâsır (41. Ukde), Yâ Nâsır (91. Ukde), Yâ Nâsır (100. Ukde), Yâ Nâzir, Yâ Nezîr
Yâ Rab, Yâ Rahmân, Yâ Rahîm (1.ukde), Yâ Râhim (29.ukde), Yâ Râfi' (9. Ukde), Yâ Rafî (68. Ukde), Yâ Rakîb, Yâ Râşid (33. Ukde), Yâ Raşîd (76. Ukde), Yâ Râuf, Yâ Razî (21. Ukde), Yâ Râzi (37. Ukde), Yâ Râzık (60. Ukde), Yâ Râzık (100. Ukde), Yâ Recâ, Yâ Rezzâk
Yâ Sabbâr, Yâ Sâbık, Yâ Sâdık, Yâ Sabûr, Yâ Sâik, Yâ Sâlim, Yâ Sâmi, Yâ Sâni, Yâ Samed, Yâ Sâtir, Yâ Semî, Yâ Serî, Yâ Seyyid, Yâ Settâr, Yâ Sultân, Yâ Sübhân
Yâ Şâfî' (9. Ukde), Yâ Şâfî(37. Ukde), Yâ Şâhid, Yâ Şâkir, Yâ Şedîd, Yâ Şefî, Yâ Şehîd, Yâ Şekûr
Yâ Tabîb, Yâ Tâlib, Yâ Tevvâb
Yâ Vâcid, Yâ Vâfi (37.Ukde), Yâ Vâhid, Yâ Vâris, Yâ Vâsi', Yâ Vedûd, Yâ Vefî (21.Ukde), Yâ Vehhâb, Yâ Velî, Yâ Vekil, Yâ Vitr
Yâ Zâhir, Yâ Zâkir, Yâ Zekî
Diğer Ukdeler
2.Ukde:Yâ Seyyîd, Yâ Mucîb, Yâ Velî, Yâ Rafî, Yâ Azîm, Yâ Gâfir, Yâ Dâim, Yâ Sâmi, Yâ Mugti, Yâ Âlim, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
3.Ukde:Yâ Ğâfir, Yâ Nâsir, Yâ Hâkim, Yâ Fâtih, Yâ Zâkir, Yâ Vâris, Yâ Hâmid, Yâ Râzık, Yâ Fâsıl, Yâ Muhsin, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
4.Ukde:Lehu, Lehu, Hüve, Hüve, Hüve, Hüve, Hüve, Hüve, Hüve, Hüve, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke, Cemâl, Celâl, Kemâl, Müteâl, Serî
6.Ukde: Azîm, Kâdir, İzzet, Mâlik, Sultan, Yâ İlahi, Yâ Emân, Sübhaneke
7.Ukde:Yâ Gâfir, Yâ Kâşif, Yâ Müczil, Yâ Vâsi, Yâ Râzık, Yâ Kâdi, Yâ Sâmi, Yâ Bâis, Yâ Mutlak, Muhsin, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
8.Ukde:Yâ İlahî, Sübhaneke
10.Ukde:Yâ Sâni, Yâ Hâlık, Yâ Râzık, Yâ Mâlik, Yâ Kâşif, Yâ Fâric, Yâ Râhim, Yâ Nâsir, Yâ Sâtir, Yâ Melce', Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
11.Ukde:Yâ Râce, Yâ Mûnis, Yâ Sâhib, Yâ Velî, Yâ Kâşif, Yâ Melce', Yâ Muîn, Yâ Delil, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
12.Ukde:Yâ Allâm, Yâ Gaffâr, Yâ Settâr, Yâ Keşşâf, Yâ Mukallib, Yâ Müzeyyin, Yâ Münevvîr, Yâ Tabîb, Yâ Enîs, İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
14.Ukde:Yâ Delil, Yâ Gıyâs, Yâ Sârih, Yâ Cârr, Yâ Melce', Yâ Ğâfir, Yâ Eman, Yâ Râhim, Yâ Enîs, Yâ Mucîb, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
15.Ukde:Yâ Cûd, Yâ Fazıl, Yâ EmânYâ Sübhan, Yâ Beyan, Yâ Rıdvan, Yâ Burhan, Yâ Sultan, Yâ Ğufran, Yâ Müstean, İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
16.Ukde:Yâ Rab, Yâ İlahî, Yâ Hâlık, Yâ Âlim, Yâ Kâdir, Yâ Sâni, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke, Hüve(10 kez)
18.Ukde:Yâ Mukîm, Yâ Azîm, Yâ Kadîm, Yâ Rahîm, Yâ Alîm, Yâ Halîm, Yâ Kerîm, Yâ Hakîm, Yâ Latîf, Yâ Kadîr, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke, Hüve(10 kez)
19.Ukde: Yâ Sultan, Yâ Burhan, Yâ Vasia, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
20.Ukde:Yâ Fâric, Yâ Kâşif, Yâ Ğâfir, Yâ Kâbil, Yâ Hâlık, Yâ Sâdık, Yâ Râzık, Yâ Mûfi, Yâ Gâlib, Yâ Fâlık Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
22.Ukde:Yâ Azhar, Yâ Settâr, Yâ Azîm, Yâ Vâsi, Yâ Bâsıt, Yâ Sâhib, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
23.Ukde:Yâ Vâsi, Yâ Kemâl, Yâ Zâhir, Yâ Âli, Yâ Dâim, Yâ Metin, Yâ Sâbık, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke 1
24.Ukde:Yâ Hâkim, Yâ Âdil, Yâ Sâdık, Yâ Zâhir, Yâ Tâhir, Yâ Hâlık, Yâ Hâsib, Yâ Sâmi, Yâ Râhim, Yâ Şâfi', Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
25.Ukde:Yâ Bedî, Yâ Cail, Yâ Âlim, Yâ Râhim, Ya Dâif, Yâ Kâşif, Yâ Muhyi, Yâ Dâif, Yâ Münzil, Yâ Şedit, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
27.Ukde:Yâ Rab(10), Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
28.Ukde:Yâ Zuhr, Yâ Gıyas, Yâ Muîn, Yâ Enis, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
30.Ukde:Yâ Âsım, Yâ Râhim, Yâ Nâsır, Yâ Hâfiz, Yâ Mükrim, Yâ Mürşid, Yâ Muîn, Yâ Muğis, Yâ Sarîh, Yâ Ğâfir, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
31.Ukde:Yâ Kerim, Yâ Azîm, Yâ Kesîr, Yâ Kadîm, Yâ Latîf, Yâ Dâim, Yâ Nâsır, Yâ Kâşif, Yâ Mâlik, Yâ Kâdi, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
32.Ukde:Yâ Azîz, Yâ Latîf, Yâ Rakîb, Yâ Kâim, Yâ Mevcûd, Yâ Hayy, Yâ Melik, Yâ Bâki, Yâ Âlim, Yâ Samed, Yâ Kavî, Yâ İlahî, Yâ Enân, Sübhaneke
34.Ukde:Yâ Azîm, Yâ Kerim, Yâ Rahîm, Yâ Hakîm, Yâ Alîm, Yâ Kadîm, Yâ Kebîr, Yâ Celil, Yâ Azîz, Yâ Latîf, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
35.Ukde:Yâ Vâfi, Yâ Kavî, Yâ Alî, Yâ Karîb, Yâ Latîf, Yâ Şerîf, Yâ Azîm, Yâ Mecid, Yâ Hamîd, Ya İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke, Hüve(10 kez)
36.Ukde: Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke, Hüve(10 kez)
38.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
39.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
40.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke, Hüve(10 kez)
42.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke, Hüve(10 kez)
43.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke, Hüve(10 kez)
44.Ukde:Yâ Karîb, Yâ Habîb, Yâ Azîz, Yâ Azîm, Yâ Kavî, Yâ Ganî, Yâ Cevâd, Yâ Raûf, Yâ Celil, Yâ Latîf, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
46.Ukde:Yâ Galib, Yâ Sâni, Yâ Hâlık, Yâ Mâlik, Yâ Kâhir, Yâ Râfi, Yâ Nâsır, Yâ Hâfiz, Yâ Şâhid, Yâ Karîb, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
47.Ukde:Yâ Nur(16 kez), Yâ Münevvir, Yâ Musavvir, Yâ Hâlık, Yâ Müdebbir, Yâ Mukaddir, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
48.Ukde:Yâ Şerif, Yâ Latîf, Yâ Mukîm, Yâ Kadîm, Yâ Hak, Yâ Sıdk, Yâ Adıl, Yâ Fadıl, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
50.Ukde:Yâ Ehad, Yâ Hu, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
51.Ukde:Yâ Habîb, Yâ Tabîb, Yâ Haîib, Yâ Karîb, Yâ Rakîb, Yâ Mucîb, Yâ Enis, Yâ Vekîl, Yâ Mevlâ, Yâ Nâsır, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
52.Ukde:Yâ Ârif, Yâ Enis, Yâ Muğis, Yâ Habîb, Yâ Râzık, Yâ Râce, Yâ Kâşif, Yâ İlahî, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
53.Ukde:Yâ Rab(10 kez), İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
54.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
55.Ukde:Yâ Hu(10 kez), Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
57.Ukde:Hüve(5 kez), İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
58.Ukde:YâTabîb, Yâ Mucîb, Yâ Şefik, Yâ Rafî, Yâ Şefiî, Yâ Muğis, Yâ Delil, Yâ Kâid, Yâ Râhim, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
59.Ukde:Yâ Kâfi, Yâ Hâdi, Yâ Dâi, Yâ Şafi, Yâ Kâdi, Yâ Muğni, Yâ Mûfi, Yâ Mukavvi, Yâ Velî, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
61.Ukde:Yâ Hu(2kez), Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
62.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
63.Ukde:Yâ Dâim, Yâ Ğâfir, Yâ Sâmi, Yâ Vâsi, Yâ Râfi, Yâ Kâşif, Yâ Azîm, Yâ Kadîm, Yâ Vefâ, Yâ Şeîif, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
65.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
66.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
67.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
68.Ukde:Yâ Hayy(14 kez), Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
70.Ukde:Yâ Hu(10kez), Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
71.Ukde:Yâ Rab, Yâ Mâlik, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
73.Ukde:Yâ Ehad, Yâ Ferd, Yâ Samed, Yâ Vitr, Yâ Rab, Yâ Ganî, Yâ Sultan, Yâ Melik, Yâ Mevcûd, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
74.Ukde:Yâ Hu(10kez), İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
75.Ukde:Yâ İlahî(2kez), Yâ Emân, Sübhaneke
77.Ukde:Yâ Hu(4kez), Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
78.Ukde:Yâ Hâlık, Yâ Muğni, Yâ Râzık, Yâ Râhim, Yâ Basîr, Yâ Habîr, Yâ Kadîr, Yâ Hu(5kez), Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
79.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
81.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
82.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
83.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
85.Ukde:Yâ Mağruf, Yâ Mağbud, Yâ Meşkür.Yâ Mezkûr, Yâ Mahmud, Yâ Mevcud, Yâ Mevsûf, Yâ Mahbub, Yâ Merğûb, Yâ Maksûd, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
86.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
87.Ukde:Yâ Habîb, Yâ Hâdi, Yâ Velî, Yâ Kâdir, Yâ Enîs, Yâ Âlim, Yâ Nâzir, Yâ Nâsir, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
89.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
90.Ukde:Yâ Hu(10kez), Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
92.Ukde:Yâ Muîn, Yâ Sâhib, Yâ Nâsir, Yâ Kâhir, Yâ Râfi, Yâ Kâşif, Yâ Enîs, Yâ Habîb, Yâ İlahî, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
93.Ukde:Yâ Evvel, Yâ Âhir, Yâ İlahî, Yâ Sâni, Yâ Râzık, Yâ Hâlık, Yâ Fâtır, Yâ Melîk, Yâ Kâbıd, Yâ Bâsıt, Yâ Mübdi, Yâ Muîd, Yâ Müsebbib, Yâ Mukaddir, Yâ Mürebbi, Yâ Müdebbir, Yâ Mükevvin, Yâ Muhavvil, Yâ Muhyi, Yâ Mümit, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
94.Ukde:Yâ Zâkir, Yâ Şâkir, Yâ Şâhid, Yâ Hâmid, Yâ Dâi, Yâ Mucîb, Yâ Munîs, Yâ Sâhib, Yâ Maksûd, Yâ Habîb, İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
95.Ukde:Yâ Mucîb, Yâ Habîb, Yâ Karîb, Yâ Alîm, Yâ Kerîm, Yâ Halîm, Yâ Hakîm, Yâ Azîm, Yâ Rahîm, Yâ Kadîm, Yâ Hu(10kez), İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
97.Ukde:Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
98.Ukde:Yâ Sâbık, Yâ Sâdık, Yâ Zâhir, Yâ Gâlib, Yâ Muhkem, Yâ Kâin, Yâ Mecîd, Yâ Kâdim, Yâ Mukîm, Yâ Azîm, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
Yâ Hu(10kez)
99.Ukde:Yâ Rab, Yâ Müfettih, Yâ Müsebbib, Yâ Mugti, Yâ Mülhim, Yâ Münşi, Yâ Şedit, Yâ Serî, Yâ Hu, Yâ Gafûr, Yâ İlahî, Yâ Emân, Sübhaneke
Yukarda Cevşen’den tekrarlarla birlikte 1056 isim veya sıfat istihraç edilmiştir.
Cenab-ı Hak bizlere Cevşen’i okumayı ve anlamayı nasip etsin.
Kaynaklar
1.RNK Meâlli Cevşen
2.RNK Okuma Hoca Sabri Arseven (Santral Sabri) Meâlli Cevşen
3.Risale-i Nur Külliyatı
4.Prof. Dr. Niyazi Beki, Cevşen, Risale Nur Araştırma Platformu
5.RNK Sahifesindeki Osmanlıca Lügat
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.