Çocuk yaşta ölenlerin direkt cennete gitmesi, sınava tabi tutulanların cehenneme gitmesi haksızlık değil mi?
Allah mutlak adildir; hiç bir kuluna zulmetmesi düşünülemez. Bu dünyada kullarına zulmetmeyen yüce Rabbimiz, elbette ahirette de zulmetmeyecektir. Zaten o Adili Mutlak için böyle bir şey düşünülemez.
Çocuk yaşta ölenler günahsız oldukları için cennete gideceklerdir. Büluğ yaşından sonra ölen insanlar ise iman, sevap ve günahlarına göre cennet veya cehenneme gideceklerdir.
Çocuk yaşta ölen insanın günahları olmadığı için cennete gitmeleri, Allah'ın rahmet ve adaletindendir. Büluğ yaşından sonra ölen insanlara ise, Allah hak vermiş ve bu hakları doğru yerde kullanmaları hâlinde cennette ebedi hayatı vereceğini vadetmiştir.
Cennet makamları sonsuzdur. Bir vakit fazla namaz kılan bir insanın cennetteki makamı ile eksik kılan insanın cennetteki makamı aynı olmayacaktır. Aynı şekilde bir günahtan sakınan insan ile sakınmayan insan arasında da çok fark olacaktır. Öyle ise kendilerine verilmiş bu hakları doğru yerde kullanan bir kişi ile çocuk yaşta ölen insanın cennetteki makamları bir olmayacaktır. Hatta -henüz kendisine farz olmadığı halde- çocuk yaştayken ibadet eden bir çocukla, çocukken ibadet etmeyen bir çocuk arasında dahi fark olacaktır.
Demek ki bunda bir adaletsizlik yoktur. Allah bu kuluna namaz ve salih amel işleyebilecek zaman vermiştir. Bu zamanı doğru yerde kullanıp cennetin yüksek makamlarını kazanma imkanı verilen insan, bu fırsatı tepip yanlış yerde kullanmışsa artık "Neden beni cezalandırıyorsun? Neden çocuk yaşta öldürmedin." demeye hakkı olmaması gerekir.
Küçük bir esnafın kazancı ile büyük bir şirketin kazancı bir olmaz. Esnafın getirisi küçük olduğu gibi götürüsü de küçük olur. Ancak şirketin böyle değildir. Getirisi büyük olduğu gibi götürüsü de büyük olacaktır.
Demek ki Allah, bize ömür gibi büyük bir sermaye vermiştir. Bir padişah bir askerine ticaret yapması için bir sermaye verse ve eline de bir pusula verse, buna uyması halinde büyük kazançlar elde edeceğini söylese ve o asker buna uymasa, kendi kafasına göre nefsinin ve hevasının isteklerine göre harcama yapsa elbetteki suçlu asker olacaktır. Asker padişaha neden bu sermayeyi bana verdin dese, elbetteki padişahın cevabı şöyle olacaktır. "Ben bu sermeyeyi pusuladaki şartlar dahilinde kullanıp kâr etmen için sana verdim. Sen ise buna uymayıp nefsin ve hevanın doğrultusunda kullandın." Elbette ki bu askeri cezalandırmak padişahın adaletidir. Doğru ticarette mükafatlandırması nasıl adalet ise, kaybettiği zaman cezalandırması da aynı adalettir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.