Çocukları ödüllendirmeden öğretin

Çocukları ödüllendirmeden öğretin

Uzmanlar, ödüllere, övgülere başvurmaksızın kişilerin içlerinde öğrenmek için istek duyabileceğini söyledi.

Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Dr. Doç. Hale Koçer, öğrenme ve üretmenin insanların en doğal ihtiyacı olduğunu belirtti.
 
Çocuklara okulu sevdirmek ya da eğitim süreci içinde başarı sağlamaları için ödül sunulmasının yanlış olduğunu savunan Koçer, bu tür ödülleri ve "aferin" kelimesini çok yapay bulduklarını dile getirdi.
Okulların başlamasıyla en fazla kulanılan şeylerin ödül ve ceza olacağını anlatan Koçer, şöyle konuştu:
"Ebeveyn ve eğitimciler artık cezadan kaçınılması gerektiğini anladı ama onun kadar tehlikeli bir konu, ödülün olması. Ödülün çocukların davranışını koşullandırdığını görüyoruz. Öğrenmek çocuğun içinden gelmiyor da bunun için bir takım koşullar arıyor. Aynı şekilde sadece maddi değil, sözel olarak söylenen övgü ve aferin de kişide aynı etkiyi yarıtıyor. Dolayısıyla ödüllere, övgülere başvurmaksızın kişiler içlerinde öğrenmek için istek duyabilir. Önce buna inanmak lazım."
 
Öğretmenlerin çocukların okuma yazma öğrenmesiyle ilgili elma kızarttıklarını, kurdele taktıklarını anlatan Koçer, bu becerinin çocuğun doğal gelişimin hızına ve sunulan bir takım yaşantının sonucunda gerçekleştiğini ifade etti.
Bir çocuğa diğerlerinde önce kurdele takılmasının diğer çocuklar için adil olmadığını dile getiren Koçer, "Bunun göz önünde bulundurulması lazım. Bunlar işe yarayabilir ama ya verdiğimiz zarar. Verdiğimiz zararı gözle göremiyor olmamız bu gerçeği değiştirmez" dedi.
 
Koçer, ödül ve cezaların bir süre sonra insanları hastalıklı hale getirebildiğini ifade ederek, bazı eğitimcilerin bu tür ödüllerin rekabet oluşturduğunu ve kişiyi hareket geçirdiğini dair görüşler sunduğunu kaydetti. Bu tür ödüllerin, cezaların öğrenciyi harekete geçirdiğini kabul eden Koçer, buna rağmen ödüllerin de en az ceza kadar tehlikeli olduğunu öne sürdü.
 
Ödüllerin insanların davranışlarını koşullandırdığını, çocukların da öğrenmek için bir takım koşullar aradığını anlatan Koçer, "(Bunu yaparsam ne vereceksin), bunlar eğitim ortamlarında çok sık karşılanan unsurlar. Ödüller, övgüler, aferinler, bir süre sonra çocuklarda aynı etkiyi yaratıyor. İşe yaramaz demiyoruz, çocukları daha çok hareket ettirebilir, peki ya verdiği zarar. Avantajını görüyorsunuz ama zararı gözle görmememiz gerçeği değiştirmez. Ödüllere, övgülere başvurmaksızın da kişiler öğrenebilir, öncelikle bunu öğrenmek gerekiyor" diye konuştu.
 
"Çocuklarınızdan kaçmayın, vedalaşın"
 
Yrd. Doç. Dr. Koçer, çocukların okula uyum sağlamaları konusunda ailelere de çeşitli önerilerde bulundu. Ailelerin çocuğun okuluna ve öğretmenine güven duymasını sağlaması gerektiğini ifade eden Koçer, okul ya da öğretmen konusunda çeşitli kaygı taşıyan ailelerin bunları çocukların yanında dile getirmemelerini istedi.
Bazı ailelerin çocuklarını okula bırakıp, kaçtıklarını bu durumun çocuklarda güven duygusunu sarstığını dile getiren Koçer, çocukların birer birey olarak görülmesi ve okulda kalmasının anlatılması gerektiğine dikkati çekti. Koçer, "Okula bıraktığınız çocuklarınızdan kaçarak ayrılmayın, onlarla vedalaşın. Aksi halde çocuklarda güvensizlik yaşanıyor" diye konuştu.
 
Koçer, okullarda uyum sürecinde çocukların oyun yolu kullanılarak okula alıştırılmalarının sağlandığını ancak bunun tek başına yeterli gelmediğini vurgulayarak, çocuğa öncelikle okula gittiğinin anlatılması, okula gittiğininin fark ettirilmesi gerektiğini belirtti.
 
Küçük ama sihirli dokunuşlar
 
Öğretmenlere çocukları okula çekecek küçük dokunuşlar yapmalarını öneren Koçer, çocukların kurcalayıp, "burada ne varmış, ben buradan ne öğrenebilirim, ne merak edebilirim" diyebileceği düzenlemelerle içindeki öğrenme dürtüsünün ortaya çıkabileceğini kaydetti.
 
Bu konuda öğretmenlere önerilerde bulunan Koçer, şunları söyledi:
 
"Çocuklar gerek öğretmenleriyle gerekse arkadaşlarıyla konuşurken sorular soruyor. Başarılı bir öğretmen bu sorulardan hareketle çocuğun öğrenme tekniğini ortaya çıkarabilir. Okulda çocuklara yönelik, çocuğa cazip gelecek oturma yöntemleriyle hazırlanmış, sayfaları açık kitapların yer aldığı kütüphane oluşturulabilir. Bunun için bir domates kasasını ters çevirdiğinizde çocuğunuzun hoşuna gidebilecek sehpa olabilir, yere de bir minder koyabilirsiniz. Öğretmenin küçük araştırmalarıyla ve sihirli dokunuşlarıyla öğrenmeyi keyifli hale getirmesi mümkün."
 
AA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.