Hekimoğlu İSMAİL
Çocuklarımızın başarısını neyle ölçüyoruz?..
Başarı üzerine yazılmış bazı kitapları inceledim ve düşündüm; başarı ne demek?..
Çocuk derslerinde başarılı oldu. Peki bu başarı onu nereye götürdü veya götürecek? Hayatım boyunca tespit ettim ki, en güzel yerlerde, en büyük günahlar işleniyor; çok "başarılı" bazı adamlar, günahların zirvesine çıkıyor. Bu başarı mıdır?
Dikkat ediyorum; insanların başarı kavramı, gençleri sadece makam ve para doğrultusunda koşturmak... Anne-babaların tek istediği, çocuğunun iyi bir okulu kazanması, bol para getirecek bir mesleğinin olması...
Fakat insan beyni, İslami ilimleri de ister. Kalbi, iman ister. Bir insan bunlardan mahrum kalırsa, en iyi okulda da okusa, çok iyi bir işi de olsa, hayatının bir noktasında mutlaka sıkıntılar başlar. Kendisini eğlencelere atar. O eğlenceler onu eğlendirirken, mânen mahveder, bitirir.
Arkadaşlarımı düşünüyorum...
Hepsi "başarılı" olmak için yola çıkmıştı. Amma kimisi ayyaş, kimisi kumarbaz oldu. Kimisi bunalıma girdi, intihar etti. Zavallı arkadaşlarımdan bazıları bir günaha saplandı, terk edemedi ve perişan oldu.
17. Lem'a'da buyruluyor ki, "Acaba hem ruhunda, hem vicdanında, hem aklında, hem kalbinde dehşetli musibetlerle musibetzede olmuş ve azaba düşmüş bir adamın, cismiyle, zahirî bir surette aldatıcı bir ziynet ve servet içinde bulunmasıyla saadeti mümkün olabilir mi? Ona mesut denilebilir mi?"
Dünyanın en zeki, en kabiliyetli, en başarılı insanı, manevi hayattan uzaksa, bir kötü alışkanlıkla hayatını mahveder. Çevresini de bitirir, kendisini de...
Mesela iyi okullarda tahsil yapmış, yüksek mevkilere gelmiş bir arkadaşım vardı. Annesi bir gün demiş ki, "Oğlum içki içersen, sütümü sana helal etmem." O arkadaş da demiş ki, "Anne, çok haklısın amma gel anlaşalım." Annesi hayretle oğluna bakıyor. Oğlu demiş ki, "Anne sana bir inek alayım, sen de ineğin sütünü iç, böylece ödeşelim!"
Üstad diyor ki, "Neden, anne gibi bir şefkat kaynağını kader oğlunun mirasından mahrum etti? Çünkü annesi ona hep paşa olasın, diye dua etti. Çocuğuna gereken dini eğitim verilmediği için, kader anneyi çocuğun mirasından mahrum bıraktı."
Bir sürü başarılı insanlar tanıyorum ki, ne kadar perişan olmuşlar. Başaran, neyi başarmış? Para mı başarı, mal mı başarı, makam mı başarı?
Elbette ki her anne-baba evladının okumasını, başarılı olmasını ister amma dinden imandan nasibi olmayan başarı, başarı mıdır?
Torunlarıma diyorum ki, "Ya tahsilinizi tamamlayın yahut bir sanat öğrenin. Kimseye muhtaç olmayın. Bu devir teknoloji devridir. İnsanlar da bu devre ayak uydurmak zorundadır." Amma bunu söylerken diğer taraftan da devamlı iman telkin ediyorum... "Sizler benim canım ciğerimsiniz. Tahsilinizle İslam'a hizmet edeceksiniz." diyorum.
Çünkü önemli olan tahsil değil, o tahsille ne yapacakları, neye hizmet edecekleri...
O tahsille Allah'ın beğenecekleri işler yapacaklar mı? Yoksa o diploma sadece ekmek karnesi mi?
Hayatımızın asıl gayesi İslamiyet'i öğrenmek, anlamak ve yaşamaktır...
Zaman
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.