Cumhuriyet fikri, ilmi, irfanı hür adam ister!

Cumhuriyet gazetesindeki yazısında Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) Başkanı sayın Muzaffer İlhan Erdost, dindar gençlik tartışmalarını eleştirirken Said Nursi ile ilgili yanlış bilgileri içeren bir yazı yazmış ve de aktarmış.

 

İşte, “Fikri hür, vicdanı hür, aklı hür nesiller“ isteyen bizdeki/bize has/bize özgü  cumhuriyet rejiminin yetiştirdiği bir hilkat ucubesi daha… Hem “herkese özgürlük” felsefesini savunacaksınız hem de “Said Nursi’nin yolundan gidenler, ulusa bu deli gömleğini giydirmeye kalkışmasın!” diyecekiniz. Kendi mantığı içinde hakçı, hukukçu sayın Erdost: ”Zinhar kalkışmasın! Ayağını denk atsın! Said Nursi’ye yapılan yasakları, tecritleri, sürgünleri, baskı ve zulümleri aklı, fikri, irfanı, vicdanı hür nesiller yetiştirme dairesinde düşünmeyin. Hürriyet, özgürlük sadece dini değerlere saldırma hususunda geçerlidir. Bunun dışındakiler için söylenecek hüküm bellidir: Ölüm!” demeye getiriyor.

 

Rahmetli Cemil Meriç, “İdeolojiler bu millete giydirilen deli gömleğidir” sözünü yirmi, otuz yıl önce söylemişti. Sayın Erdost, kalkmış kendisine ve yazı yazdığı gazetedeki zihniyete yönelteceği bu tesbiti Nurculara yönlendirmiş. Yazısını yayınlayan o gazete 1930’larda Mussolini taraftarıydı. Hatta CHP’nin o yıllardaki bakanları ve genel sekreterleri de Mussoli’ni faşizmini örnek almışlardı. İstanbul Üniversitesinde öğrencilere sembolik bir ders verirken ”Kemalizm, ırkçılık hariç tam bir faşizmdir” nutkunu çeken bakan beyin kim olduğunu bir araştırsın bakalım. Cumhuriyet gazetesinin o tarihteki nüshalarını arşivden çıkarmak pek zor değil. Hür fikirli nesilleri (!) yetiştirirken insan hakları nasıl ayaklar altında çiğnenmiş yakın tarihe bir baksa iyi olur bence.

 

Said Nursi, “Dinsiz ilim kör, ilimsiz din topaldır” diyen Albert Einstein’den daha beliğ ve veciz şekilde  çok önceden “Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir, aklın nuru fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla  hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder” tesbitini yaparak hem realiteyi hem de eğitim metodunu belirlediği halde, Tevhid-i Tedrisatı dinsiz eğitim şeklinde uygulayanlara bakmak lazım. Hangisi daha hür ve özgür..

 

1935’lerde kendisine müracaat eden lise talebeleri “Bize Allah’tan bahsedin. Muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar” şeklinde yakındıklarında “Sizin okuduğunuz  her fen (Fizik, kimya, biyoloji vb.)mütemadiyen Allah’tan bahsediyorlar. Binaenaleyh muallimleri değil onları dinleyiniz..” nasihatını vermesi gösterir ki,  bilimcilikte, ilimcilikte, hürriyetçilikte, cumhuriyetçilikte değil sayın Erdost gibiler, feriştahları gelse Said Nursi’nin özgürlük ve bilme değer verme anlayışıyla yarışamazlar.

 

“Dindar çocuğun modern köle olduğu” meyanında “Aklın ve bilimin açtığı aydınlıkta özgürleşen çocuk, özgür bir kimliktir. Dindar olmaya zorlanan çocuk kendinde özgür olamaz. Sorun da budur. Modern köleler olurlar. Köle, modern olamaz  diyorsunuz. Bence modern köleler bal gibi olur sayın Erdost. “Sana tapıyorum” diye l930’ların, 1940’ların önde gelen liderlerine hitaben yazılan şiirler, yapılan hitabeler köleliğin en müthişinin çağdaş olmanın en çok vurgulandığı dönemde yaşandığını belgelemeye yeter. Said Nursi, 1911 yılında Meşrutiyette her vatandaşın birer padişah gibi olacağını Münazarat isimli eserinde  dile getirirken 1983’lerde hürriyetçi, özgürlükçü paşaların “Kemalizmi bu milletin kafasına çivi gibi çakacağız” sözünü nereye koyacaksınız? Padişaha kulluğu kaldırdık deyip  tek parti  döneminde binlerce parti il başkanını, valiyi, memuru padişah gibi yetkilerle donatarak vatandaşı “Cumhuriyetin (!) Kulluğuna” zorlayanları bu millet unutur mu sanıyorsunuz? Ama önce cümlenizdeki çarpıklığa bakalım, cümlenizin ne kadar mesnetsiz ve boş olduğuna.

 

Sizin cümleniz şöyle: “Aklın ve bilimin açtığı aydınlıkta özgürleşen çocuk, özgür bir kimliktir. Dindar olmaya zorlanan çocuk kendinde özgür olamaz. Sorun budur. Modern köle olurlar. Köle modern olamaz.” Bu cümle tamamen indî ve subjektiftir. Çünkü  insanlar akıl ve bilimlerine rağmen köleliğe girebilirler. Her akılcı olan ve bilimci olan doğru yapar diye bir kural da yok. Mesela bazı doktorlar içkinin-sigaranın zararlarını  bilmelerine rağmen içerler. Bilim adamı oldukları halde bir çok akademisyen zorbalara, diktatörlere çalışmış ve köle gibi itaat etmiştir.

 

Uzatmayalım, akıl ve bilim dinimizde de ön planda tutulan bir değer olduğu halde, genel geçer bir özgürlük ilkesi ve kriteri değildir. Ayrıca bir çok kravatlı, bilim adamının, okumuş aydın kişinin sade vatandaştan daha çok çalmayı, çırpmayı becerdiği herkesçe bilinen bir gerçektir. Yani kimlik ve kişilik açısından, etik ve estetik alanda cümleniz kapsayıcı bir hüküm içermiyor.

 

Bu hamur çok su götürür. Kısa yoldan bir ahkam da ben keseyim isterseniz.. Said Nursi’nin cümlelerini çarpıtmanıza nasıl içerlediğimizi size yansıtabilmek için cümlenizin ters yüz edilmiş halini size takdim ediyorum. Ta ki bir daha başkasının sözünü çarpıtmanın hür ve özgür insanlara yakışmadığını anlamış olasınız. ”İslam Dini’nin ve ahlakının açtığı aydınlıkta özgürleşen çocuk, özgür bir kimliktir. Kemalist,  Aeist, Siyonist vb. olmaya zorlanan çocuk kendinde özgür olamaz. Sorun da budur. Modern köleler olurlar. Köle modern olamaz.”

 

Özgürlük yolunda iyi çalışmalar sayın Erdost.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum