'Cüz-küll, cüzi-külli' kavramları arasındaki farklar
Risale-i Nur kavramlarının izahı
"İ'lem eyyühe'l-aziz! Sen şecere-i hilkatin ya bir semeresi veya bir çekirdeğisin. Cismin itibarıyla küçük, âciz, zayıf bir cüzsün. Lâkin Sâni-i Hakîm lütfuyla, lâtif san'atıyla seni cüzlükten küllîliğe çıkartmıştır."
"Evet cismine verilen hayat sayesinde, geniş duygularınla âlem-i şehadet üzerinde cevelân etmekle filcümle cüz'iyet kaydından kurtulmuşsun. Ve keza, insaniyet itâsıyla bilkuvve 'küll' hükmündesin. Ve keza, iman ve İslâmiyet ihsanıyla bilkuvve 'küllî' olmuşsun. Ve keza, mârifet ve muhabbetin in'âmıyla muhit bir nur olmuşsun."
"Binaenaleyh, dünyaya ve cismanî lezâize meyledersen, âciz, zelil bir 'cüz'î' olursun. Eğer cihazatını insaniyet-i kübrâ denilen İslâmiyet hesabına sarf edersen, bir 'küllî' ve bir 'küll' olursun." (Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevî-i Nuriye, Onuncu Risale)
Cüz-Küll: Küll, bütündür, cüz ise bütünün bir parçasıdır. Cüz, küllün bütün özelliklerinden sadece bir tanesini üzerinde barındırır. Mesela; insan bir külldür, yani bütündür, parmak ise bu küllün bir parçasıdır. İnsan denilince bütün azalar ve özellikleri akla gelir; ama parmak denildiği zaman, sadece parmak ve kendine mahsus özelliği akla gelir. Cüz-küll ilişkisinde, parça-bütün ilişkisi hakimdir, parça ile bütün arasında rabıta ve bağ zayıftır.
Cüzi-Külli: Cüzi, küllinin küçültülmüş bir modelidir. Küllide ne varsa, hepsi cüzide de vardır. Cüzi ile külli, keyfiyeten aynı, kemiyeten farklıdır. Küllide azametli ve haşmetli olan meseleler, cüzide de aynen; ama küçültülmüş ve mütevazi olarak vardır. Cüziye bakarak külli hakkında fikir edinilebilir. Mesela; insan cüzi iken, insanlık küllidir. İnsanlıkta ne varsa aynısı insanda da vardır. İnsan ile insanlık arasında sadece kemiyet farkı vardır.
Burada özet olarak; insanın mazhar olduğu nimet ve merhalelerin herbirisinde, insanın mahiyet ve genişliğinin biraz daha genişlediği ve terakki olduğu vurgulanıyor. İnsanı cüz iken cüzi yapan, kül iken külli haline getiren; bu kapsamlı nimetlerdir. İnsana verilen bu varlık, hayat, ruh, insaniyet, iman ve marifet nimetleri insanı külliyet makamına çıkarıyor.
Mesela; insanı yokluktan varlık sahasına çıkararak bütün nimetler ile yüz yüze getiren Allah, insana ilk külliyet mertebesini bu şekilde vermiş oluyor.
Yine insanı varlık içinde cansız bırakmayıp, hayat nimetini veren ve nimet dairesini daha da genişleten Allah, insanın külliyetine kemal vermiştir.
Hayatlılar içinde ruhsuz bırakmayıp, ruh nimetini verip, nimet dairesini daha da genişlendiren yine Allah’tır.
Ruhlular içinde insana şuur ve insaniyet vererek, nimetini bir önceki daireden daha genişine ulaştırıp, insanı kainata halife olabilecek kıvama getiren yine; Allah’ın havl ve kuvvetidir.
İnsaniyet ve şuur içinde, insana iman ve İslam nimetini bahşederek, insanın nimet dairesini kainattan daha ötelere geçirip, bütün gaybi alemlerle müşerref eden yine; Allah’ın havl ve kuvvetidir.
İman ve İslam içinde, İnsan-ı Mümine Marifetullah ve Muhabbetullah nimetini vererek, imkan dairesinin daha öteleri olan münezzeh ve mukaddes olan Vacibat dairesi ile muhatap yapan yine; Allah’ın havl ve kuvvetidir.
İşte insan, başlangıçta zerre kadar bir cüz iken, sonunda nimetler sayesinde kainatın Rabbi ile muhatap olacak bir vaziyete yani; külli bir kıvama gelmiştir.
Sorularla Risale
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.