Mehmet Ali KAYA
Deccal ve Mehdi mücadelesi
Ahir zamanda “Deccal ve Mehdi” mücadelesi “İman ve Küfür” mücadelesinin adıdır. Zira mehdi imanın, deccal ise küfrün temsilcisidir. Ahir zamanda ilim ve fen, sanat ve medeniyet telahuk-u efkârın ve tecrübenin sonucu olarak zirve yapacağı için iman ve küfür mücadelesi de buna göre zirvede olacaktır. Yine ahir zamanda şahıstan çok şahs-ı mânevi denen kurumlar ön plana çıkacağı için deccal ve mehdi mücadelesi de kurumlar ve cemaatler arasında olacaktır. Bu sebeple mücadelenin şekli de daha farklı ve geniş çapta olacaktır. (1)
Bu nedenle günümüzde Mehdi ve Deccal namları ve mücadelesi Mehdi’nin ve Deccalın şahsından kaynaklanan ve oluşturdukları cemaatlerin şahs-ı manevileri arasında cereyan edecektir. Deccal ve Mehdi bu cemaatlerin liderliğini yapacaklardır. Bu mücadelede Deccal’ın komitesi ve oluşturduğu kurumlar ve buralarda çalışanlardan oluşan cemaati tahrip ve şer için çalışırlarken bunların tahribatını tamir etmek ve yıktıklarını yapmak ve düzeltmek için çalışan Mehdi’nin oluşturduğu kurumlar ve buralarda çalışanlardan oluşan şahs-ı manevisi karşılıklı mücadele içinde olacak, bazen Deccal’ın taraftarları, bazen de Mehdi’nin taraftarları galebe edecektir. (2)
Peygamberimiz (sav) Mehdi ile Deccal mücadelesinin karşılıklı orduların çağrışması ve savaşması şeklinde olmayacağını, iman ve küfür mücadelesi, tevhit ve şirk, inkâr ispat şeklinde manevi ve gizli olacağını haber vermiştir. (Tirmizi, Zühd, 3) Gizli ve fikrî olan bu fitne imana ve Kur’âna fikren ve ilmen itiraz etmek ve İslamın yüksek hakikatlerini çürütmeye çalışmak şeklinde olacağı için onun karşısında “İman ve Kur’ânı” müdafaa eden Mehdi de aklen, ilmen ve fikren iman ve Kur’an hakikatlerini ispat edecektir.
Mücadele ilmî, fikrî ve manevî olduğu için Deccalın “inkâr-ı ulûhiyet” ve “inkâr-ı ahiret” fikrini aklen, mantıken ve ilmen çürüterek Deccalın davasını iptal ederek manen öldürecektir. Hal böyle olunca mücadele dünya çapında olacak ve Allah’ın varlığını ve ahreti kabul eden Hıristiyanlar da “Tevhid” inancının aklen ve ilmen ispat edilmesinden dolayı “Tevhide” yanaşıp “Teslis”ten vazgeçerek “Müslüman İsevîler” unvanını alıp İslama teslim olup “şeriat-ı Muhammediye” ile amel edecekler ve iman davasının temsilcisi olan Mehdiye uyacaklardır. (3)
Nitekim Peygamberimiz (sav) “Şayet Deccal ben sizin aranızda iken çıkarsa ben onu delillerle mağlup ederek davasını iptal ederim. Benden sonra aranızda çıkacak olursa her Müslüman kendisini ondan korumaya ve delilleri ile onu çürütmeye çalışmalıdır. Ben bütün mü’minleri onun şerrinden Allah’a emanet ediyorum” (İbn-i Mâce, Fiten, 33; Müslim, Fiten, 20) buyurarak deccalın inkâr davası ile çıkacağını, mü’minlerin ise davaları olan “Tevhidi” ispat ederek onun şerrinden kendilerini kurtarmaları gerektiğini açıkça ifade etmiştir.
Bundan da anlaşılacağı gibi Mehdi ve Deccal mücadelesi silahlı savaş tarzında değil, “Manevi Cihad” şeklinde ilmî ve fikri, iman ve küfür mücadelesi şeklinde olacağı anlaşılmaktadır.
Deccal, Süfyan ve Mehdi mücadelesi ilmî ve fikrî, yani manevi mücadele şeklinde olacağı için herkes onların Mehdi ve Deccal olduğunu bilemeyecektir. Dolayısıyla deccaliyeti ve mehdiyeti temsil ettikleri bilinemeyecektir. Hz. İsa (as) da “iman nuru ile bilinecek” yoksa herkes tarafından açıkça bilinip tanınmayacaktır. (4)
Sonuç olarak ahir zamandaki Mehdi ve Deccal, İman ve Küfür mücadelesi “İslam’ın izzetini koruma ve islamı zelil etmeye çalışma mücadelesi” şeklinde olacaktır. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bu konuyu şöyle izah eder:
“İzzet-i İslamiyedir ki, İlây-ı Kelimetullahı ilan ediyor. Ve bu zamanda Îlây-ı Kelimetullah maddeten terakkiye mütevakkıf ve medeniyet-i hakikiye mütevakkıf ve medeniyet-i hakikiye girmekle İlây-ı kelimetullah edebilir. Evet, nasıl ki, eski zamanda İslamiyetin terakkisi düşmanın taassubunu parçalamak ve inadını kırmak ve tecavüzâtını def etmek silah ile, kılınç ile olmuş; istikbalde silah, kılıç yerine, hakiki medeniyet ve maddi terakki ve hak ve hakkaniyetin mânevî kılınçları düşmanları mağlup edip dağıtacak.” (Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 83)
Risale-i Nurdan Deliller:
(1) “Baki davalar fani şahıslara ve şahsiyetlere bina edilmezler. (Sikke-i Tasdik-i Gaybî, 11) Bu zaman cemaat zamanıdır. Cemaatin ruhu olan Şahs-ı Manevi daha metindir. (Mesnevi, 87) Bu zamanda ehemmiyet ve kıymet şahs-ı maneviye göre olur. Maddi ve ferdi ve fâni şahsın mahiyeti nazara alınmamalı. (Kastamonu Lâhikası, 8) Bediüzzaman bundan dolayı bütün fazileti Kur’ânın tefsiri olan Risale-i Nur’a ve dolayısıyla Nur şakirtlerinin şahs-ı manevisine verip kendisini âdi bir hizmetkar bilmektedir. (Şualar, 326)
(2) Hazreti Mehdi’nin cemiyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’akârânesini tamir edecek. Sünnet-i seniyeyi ihya edecek, yâni âlem-i İslamiyette risalet-i Ahmediyeyi (sav) inkâr niyeti ile şeriat-ı Ahmediyeyi (sav) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdî cemiyetinin mucizekâr mânevî kılıcıyla öldürülecek ve dağıtılacaktır. (Mektubat, 2005, s.747)
(3) Hz. İsa (as) İsevîlik şahs-ı manevisini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı mânevisini temsil eden Deccalı öldürür; yani inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecektir. (Mektubat, 2005, s. 16) “Hem Âlem-i insaniyette inkâr-ı ulûhiyet niyetiyle medeniyet ve mukaddesât-ı beşeriyeyi zîr ü zeber eden Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın din-i hakikîsini İslâmiyetin hakikatiyle birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaati namı altında ve "Müslüman İsevîleri" ünvanına lâyık bir cemiyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın riyaseti altında öldürecek ve dağıtacak, beşeri inkâr-ı ulûhiyetten kurtaracak.” (Mektubat, 748)
(4) Hazret-i İsâ Aleyhisselâm geldiği vakit, herkes onun hakikî İsâ olduğunu bilmek lâzım değildir. Onun mukarreb ve havassı, nur-u imanla onu tanır. Yoksa, bedâhet derecesinde herkes onu tanımayacaktır.” (Mektubat, 2005, s. 96; Şualar, 2004, s. 498)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.