Milli eğitimde çalışan gayretli yöneticiler ve öğretmenler, erdemlerin bilgi kadar önemli olduğunun farkındalar, öğrencilerimize ahlakî değerler kazandırmak istiyorlar. Çok da haklılar.
Hayata anlam katan değerleri, büyük insanların hayatlarından örnekler vererek kazandırmak hem daha kolay hem de daha etkili. İnsan somut şeyleri daha iyi aklında tutar.
Akif’in ölüm yıldönümünde, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un hayatından örnekler vererek değerleri anlatmak, çok faydalı olur, kanaatindeyim.
Mesela dürüstlük önemli bir erdem.
Manevî değerlere bağlılık insanı olgun hâle getirir çok önemli.
Çalışkanlık ve sorumluluk duygusu kazanmak insanı olgunlaştırır.
Derslerine iyi çalışmak ve işlerini çok iyi yapmak mühim iki fazilet.
Akif’in İstiklal Marşı’nı yazmasını hikâye ederken yukarıda sıralanan birçok erdemi örneklendirebiliriz.
1921 yılında Burdur milletvekili olarak Meclis’te bulunan Akif, önce İstiklal Marşı yarışmasına katılmak istemez. Çünkü kazanana 500 lira ödül verilecektir.
Mehmet Akif milletimizi ve vatanını seven bir insandır, millete hizmet için yapılacak işlerden para kazanmayı erdem kabul etmez.
İnsan milleti ve vatanı için fedakârlık yapmalıdır.
Yarışma açılıp da İstiklal Marşı olacak bir şiir ortaya çıkmayınca Meclis Başkanı Hamdullah Suphi Tanrıöver bir çözüm yolu arar. Akif’e, ödülün kimsesiz kadın ve çocukların kaldığı kuruma bağışlanacağını söyler ve yarışmaya katılmasını ister.
Akif sorumluluk duygusu taşıyan bir insandır. Meclis’in açtığı yarışmadan sonuç çıkmaması, onu kaygılandırır. Kolları sıvar. Gece gündüz çalışarak İstiklal Marşı yazmaya başlar.
Kendisine neden bu kadar çok çalıştığını soran arkadaşı Hasan Basri Çantay’a söyledikleri tam bir sorumluluk örneğidir:
“Bu işi en iyi yapmalıyız.”   
İşini en iyi yapmak, sözünün eri olmak...
Mehmet Akif hem en iyi şiiri yazmak istedi hem de yazdı.
Akif Kur’an Müslümanıydı. Bir şiirinde şöyle der:
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.”
Mithat Cemal Kuntay, okul hayatında ona iki hocanın hayranlık duyduğunu söyler: Kimyacı ve cami hocası.
Kimyacıdan önce laboratuvarın kapısındadır, imamdan önce camide.
Din ile ilmi birlikte öğrenen ve ikisine de çok değer veren bir insandır Akif.
Din, ahlak ve erdemlerin kaynağıdır.
İlim, yükselmenin, ileri milletler seviyesine ulaşmanın vazgeçilmez unsuru.
Akif, çok çalışkan bir insandır.
Halkalı Baytar Mektebini birincilikle bitirir.
Hatta okulun son senesinde Simon adlı bir öğrencinin notlarının çok iyi olduğu ve okul birincisi olacağını öğrenir.
Akif’e göre bir Müslüman, bir gayrimüslimden geri kalamaz.
Kur’an, inanıyorsanız üstünsünüz, buyurur.
Fatih’ten Halkalı’ya her gün yürüyerek gidip gelen Akif, yolda çok zaman kaybetmektedir, öğretmenlerinden kendisine okulda barınma imkânı vermelerini ister. Okulda kaldığı takdirde birincilik yarışında Simon’u geçecektir.
Okul yönetimi Akif’e okulda yatılı kalma imkânı verir ve Akif, sözünde durur, Simon’u geçer ve okul birincisi olur.
Akif için çalışmak, sorumluluk duygusu taşımak hem bir erdem hem de ibadettir.
“Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası;
Dostunun yüz karası, düşmanın maskarası” der.
Okuldayken sıra arkadaşı Hasan ile sözleşirler. Kim önce ölürse geride kalan, vefat edenin çocuklarına bakacaktır.
Mithat Cemal, bir hafta sonu Akif’le birlikte kitap okumak için onun Beylerbeyi’ndeki evine gider. Ev çok kalabalıktır, çocuk gürültüsünden kitap okuyamazlar. İkindiye doğru Mithat Cemal, okumak için uygun zaman bulup bulamayacaklarını öğrenmek amacıyla sorar:
-Misafirler ne zaman gidecekler?
-Ne misafiri? Evde misafir yok.
-Bu kadar çocuk...
-Benim çocuklarım.
-Bir haftada çocuk sayısı, bu kadar nasıl arttı Akif?
-Hasan öldü de...
Akif, arkadaşının ölümü üzerine onun çocuklarını evine alıp bakmıştır.
Beyin Vitamini: Mithat Cemal’in Mehmet Akif, Vehbi Vakkasoğlu’nun Akif Dede ve Mehmet Akif, gazetemiz yazarı D. Mehmet Doğan’ın Camideki Şair Mehmed Akif isimli eserlerini tavsiye ederim. Kitaplar 444 24 14’ten istenebilir.

Yeniakit