Depremin psikolojik çatlakları
Depremlerin yol açtığı can ve mal kaybı kadar meydana getirdiği psikolojik etki de önem verilmesi gereken hasarlardır.
Farika Teymur Artır Uzman Psikolog
Psikolojik hasarlar tespit edilmesi kolay olmayacak kadar sayıda kişiyi etkiler. Yaşanan üzücü olaylarla ilgili görüntülerin yayınlanması bir yandan acıların paylaşılmasını ve toplumun bilinçlenmesini sağlarken bir yandan da hassas yapılı kişilerin olaylardan daha çok etkilenmesine yol açmaktadır. Daha önce depremi yaşamış başka şehirlerdeki insanlar etkilenip adeta depremi yeniden yaşamaya başlayabilir. Bu kişilerin bir kısmı tedavi için uzmanlara başvurmakta, bir kısmı ise problemi kendi içinde yaşamaya devam etmektedir.
Marmara depremi, Bingöl depremi gibi yakın geçmişte yaşanmış depremler halkımızın geniş bir kesimini etkilemiş olduğundan yeni depremler hatıralarda canlı olan travmalara bağlı stres bozukluklarını yeniden tetikleyebilir, kronik şikâyetlerin akut hale gelmesine yol açabilir. Şiddet, istismar, bir yakının ani can kaybı gibi başka bir konuda yaşanan travmaların neden olduğu stresler de yeni deprem haberleri ile tetiklenip stres bozukluğuna yol açabilir.
Depremlerden sonra yaşanan olaylarla bütün insanlarda kayıplarla orantılı olarak bazı psikolojik belirtiler, doğrudan hayat kaybı olanlarda yas süreci görülüp birçok kişide belli bir tedavi gerektirmeden ve kişinin temel işlevleri normale dönecek şekilde zamanla ortadan kaybolur. Bütün felaketlerde olduğu gibi depremde de kişi önce şok tepkisi verir, şaşkınlık içindedir, donakalır, ne yaptığının farkında değildir. Olayı hatırlamak istemez, bulunduğu yerden uzaklaşmaya çalışabilir, amaçsız hareketlerde bulunabilir. Bir müddet sonra durumun farkına varır, başına gelenleri hatırlar ve felaketin boyutlarını kavramaya başladığında akut stres tepkisi gelişir.
Normal hayata dönüş, sorunları önler
Depremde evi yıkılan veya hasar gören, yakınlarını kaybeden sağlıklı kişilerin barınma ve beslenme ihtiyaçlarının karşılanması ve kişinin en kısa sürede normal günlük hayata dönmeye çalışması ve çevrenin buna yardımcı olması daha sonra ortaya çıkacak psikiyatrik sorunları büyük ölçüde önler. Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri ortaya çıktıktan sonra tedavi almayan kişilerin yarısına yakını bir ila altı yıl içinde iyileşse de diğer yarısında olaydan yıllar sonra bile rahatsızlıkların aynı şekilde sürdüğü görülmektedir. Stres oluşturan durumlar artışta etkilidir. Tedavide erken tanı önemlidir ve ilaç kullanımının yanında psikoterapi ve grup tedavileri gibi yöntemlerle sağlanır.
Ne gibi belirtiler görülür?
Akut stres tepkisindeki belirtiler çok şiddetliyse veya belirtilerin bir kısmı kaybolsa da bir kısmı 1 ayı geçtiği halde kaybolmuyorsa travma sonrası stres bozukluğundan endişe edilmeli ve tedavi için gerekenler yapılmalıdır. Belirtiler başta görülmeyip yıllar sonra da ortaya çıkabilir. Belirtiler şunlardır:
Aşırı korku, çaresizlik ve dehşete düşme.
Uyuşukluk, dalgınlık, duygusal tepkisizlik, donukluk, hiçbir şey hissetmeme, sadece bir noktaya bakıp dalma. Dissosiyatif belirtilerin ortaya çıkması, çevrede olup bitenlerin farkına varma halinde azalma, çevreyi ve kendisini olduğundan farklı, yabancı, değişik algılama.
Depremden öncesinde, deprem esnasında veya sonrasındaki olayları hatırlayamama.
Flashback dediğimiz, travmatik olayın yani depremin kişinin gözünün önüne tekrar gelmesi, sürekli depremi düşünmesi.
Uyku bozukluğu, uykuya dalma güçlüğü, uykudan sık uyanma ya da erken uyanıp tekrar uyuyamama, depremi rüyada adeta yeniden yaşama, kâbuslar.
Ani ses duyarak korku, kaygı ve heyecanda artma, algı yanılması (illüzyon) ufak bir sarsıntıyla, (kanepeye birinin değmesi gibi) şiddetli deprem korkusu. Olayı hatırlatan şeylerle (TV'de haberler gibi) fenalık geçirme, eve uzun süre girememe, yatak odasında uyuyamama.
Yaşadıklarına inanamama, karamsarlık, aşırı sinirlilik, ani öfkelenme, yaşananlarla ve kayıplarla ilgili suçluluk duygusu.
Bedensel yakınmalar, çarpıntı, nefes darlığı.
Zaman