Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU
Devlet, toplum ve diriliş
بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
"Benim devletim, medine-i fazıla diye adlandırılan devlet, yani erdem devletidir. Bu devlette her şeyden önce temel idea (düşünce, inanç) erdemdir/fazilet.
Toplumu sürekli olarak koruyan, geliştiren ve ayakta tutan bir erdemli öncüler topluluğu bulunacaktır.
Bu topluluk ortadan kalkıpta yerini günübirlikçi politikalar aldığı takdirde... kısa zamanda otokratik bir devlet yapısını çağıracağı, tarihi-sosyolojik bir gerçektir.
Devlet hayatında samimi eleştiri şarttır. Eleştirisiz devlet kısa zamanda çöker.
Demokrasi ancak, hayır yönünde birleşmiş topluluğun bulunmasıyla yeterlik ve güven kazanacaktır.
Sürekli olarak İslam idealini yaşayan ve yaşatmak için hayatlarını ortaya koymaya hazır bu topluluk, devlet ideasının teoride kalmasını önler. Sürekli dirilticilik görevini yürütür, nefsin arzularına eğilimli insan tabiatını, toplumun yüce amacı doğrultusunda uyarır. Bu topluluk, aristokrasi oligarşik, ulema, ordu değil, İslam idealine sahip erdemli, aktif, hayırda yarışan, fedakar ve işgören becerikliler topluluğu olacaktır.
Temelde Kur'an'ın varoluş ilkeleri yeralan bu devlette, sürekli eleştiri ve denetim kurumları olacaktır.
Toplum kendi kendini denetleyip eleştirecektir. Bu denetleme insaf ve hakikat ölçülerinde olcaktır.
Şüphesiz çizilen bu tablo ideal devlet tablosudur.
Müminler toplumu, ne kadar yüksek bir ruh ve karakterde olursa, bu ideale o kadar yaklaşılacaktır.
Hedef bu ideale mümkün oldukça yaklaşmaktır.
***
Diriliş toplumunda insan dünyaya sırtını çevirmez.
Müslüman için iş (niyetle) ibadettir. Müslümanlara hizmet etmek, dünyayı Allah yolunda imar etmek ibadettir.
Minarelerde ezanın güven ve selamet içinde yükselip namazların kılınması, müslüman ordunun düşman ordularından daha üstün bir silah donanımına sahip olmasına bağlıdır.
İslam toplumunda iş sahibi de işçisi gibi işçidir. Kârı sınırlıdır, israf edemez, istediği gibi tüketemez.
Kazancı, sermayesi ve mülkü ona Allah'ın emanetidir, emanete ihanet edemez!.
Kendi çıkarını toplumun çıkarında görecektir.
İnançsız, ahlaksız kültür ve ekonomi düşünülemez.
Faiz, faizin gölgesi bile yok edilecektir. Zekat mal ve kazançtan, adeta fizik ve kimyasal bir zaruretle ayrılarak, devlet-toplum kasasına, oradan kurum ve kişilere aktarılacaktır.
Kadın ve işdüzeni, kadının özelliği ve içözgürlüğünü yok etmeyecek biçimde yeniden düzenlenecek, kadın özgürlüğü altında kadını, yedek bir erkek türüne dönüştüren yozlaşma önlenecektir.
Bütün bunlar esas olarak devletin görevidir.
Müslüman merhametli olmalı ama merhamet istismar edilmemelidir.
Yaşlı, sakat, yetim, dul, kimsesizler, desteklenip yardım görmeli ama dengeli ve karşılıklı olmalıdır.
Diriliş toplumu şüphesiz bir hukuk düzeni içinde akacaktır.
Ceza daha çok toplum ve kişileri koruma amacı taşımalı, ceza suç cinsinden olmalı.
Cezada prensip "kısasta hayat vardır" kutsal ilkesi ve "suçsuz bir kişiyi öldüren bütün insanlığı öldürmüş, bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibi" ölçüsüdür.
Bu kurallar kesin ve keskindir. Çünkü toplum böylece ayakta durabilir, kokuşup çürümekten kurtulabilir.
Ancak, kısasla birlikte, karşılıklı veya karşılıksız, (af ve fidye) bağışlama ilkesi de yer almalıdır.
Ayrıca uzlaştırma ve nasihat örgütleri de büyük icra orkestrasında yer almalıdır.
İslam ruhunu gerçekleştirecek halelerden biri de, İslami estetik (güzellik hikmeti ve uygulaması) olmalıdır.
İslam medeniyeti insana, bir matematik, geometri mizacı aşıladığı gibi, bir ahenk ve güzellik düşünce ve uygulaması da yerleştirecektir.
Bütün mizaçları, (ruhi melekeleri) verimlendiren temel, sanat ve estetik perspektifidir.
Sanat bir nimet bir veri bir Allah bağışıdır.
Sanatın da hayat gibi, somut ve soyut anıtları dikilmelidir.
***
İslam'ın diriliş harekatı, en düşüş noktasından başlamıştır. İlk hareket önce düşüşü durdurma veya ayağa kalkma amacı güder. Ama bu şimdilik başarıya ulaşmamıştır.
Çünkü; düşüş derin kökenliydi. doğruluşta derin kökenli bir hareket istiyordu.
Bu İslam'ın inanç/iman diriliş hareketidir.
Kelimeci, lafızcı olmayacaksın, kelime ve lafzın hakkını veren özcü ve ruhçu olacaksın.
Statik (durgun inançlı) ve eylemli olmayacaksın, dinamik olacaksın.
Namazında, orucunda bir meşale (şiar-sembol) olacak.
İslam entelijansiyasını (düşünür müttakileri) kuracaksın.
Yeniden doğacaksın. (Kendi) kıyametini yaşayıp yeniden dirileceksin.
Azrail, İsrafil ve Cebrail'i adeta göreceksin.
Dünyaya, eşyaya yeniden anlam getireceksin.
O zaman Allah da sana, senin özanlamını bağışlıyacaktır. Hiç kuşkun olmasın."
(Diriliş Neslinin Amentüsü/Sezai Karakoç-1986)
NOT: Bu metinde ufak tefek değişiklik yapılmış, parantezle gösterilmiştir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.