Misafir Kalem
Dindarların Kürt Sorunu ve galat-ı his
Bütün bir muhafazakâr camianın Kürt Sorunu'na geç uyandığı söylemine itiraz ediyorum.
Galat-ı meşhur diye, zamanla yerleşik hale geldikleri için ‘doğru’ zannedilen hatalı klişelere, sorgulanmaksızın üstüne kanaat bina edilen yaygın yanlışlara denir.
Galat-ı his ise, yanılsamadır. Cemal Uşşak’ın dünkü Radikal’e söyledikleri arasında, dindarlar ve Kürt Sorunu’na dair her iki cinsten bazı hatalar vardı. ‘Biz’ zamirini kullanış biçiminde galat-ı his, ‘dindarlar’ kısmında ise galat-ı meşhur potansiyeli görüyorum. En önemli yanılgısı da, koskoca MAZLUMDER tecrübesini yok saymak.
Cemal Uşşak’ı Ezgi Başaran konuşturmuş. ‘Niye’ sorusuna, Başaran’ın verdiği cevapla başlayalım. ‘’Cemal Uşşak, Fethullah Gülen Cemaati’ne yakın Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın ikinci başkanı bir entelektüeldir. Bundan da önemlisi muhafazakar camiada aklıselimi temsil eder’’ diyor. Cemal Uşşak’ın aklıselim sahibi olduğuna ben de hükmederim, ama muhafazakarlar yekpare bir bütün değil ki, kimse tek başına aklının ve fikrinin temsilcisi olsun. Hem bu devirde hangi camia kendi içinde çok parçalı değil ki?
‘’Biz dindarlar, Kürtlerin ıstırabını hissetmedik’’ şeklindeki sözü başlığa çekilmiş. Fakat beri yandan ‘Cemaat adına konuşmak durumunda olmadığını’ hassaten vurgulama ihtiyacı duyuyor. Cemal Uşşak Cemaat adına konuşamıyor ama, camia adına konuşmakta hiçbir beis görmüyor. Halbuki, ‘’Biz dindarlar’’ diyerek başlanan her söz, ‘Biz’li diğer bütün sözler gibi tehlikelidir. Çünkü, kendi iradelerinin rağmına o ‘biz’e bağlanan başka bazı kimselere haksızlık etme potansiyeli taşırlar.
‘Biz’, yine de Cemal Uşşak’ın dilindeki ‘Biz’in izini sürelim. Oradaki ‘Biz’ kimlerden müteşekkil acaba? Misal, şöyle diyor bir soruya karşılık: ‘’Esasen Kürt sorunu yoktur, bu sorunu bir takım dış mihraklar içimizden bazı hainleri manipüle etmek suretiyle suni olarak yaratıyor’ gibi yanlış bir algı vardı. Özellikle Milli Görüş geleneğinden gelenler bu fikri sıkça tekrar ederdi.’’
Cemal Uşşak’ın ‘Biz’i Cemaat değilse eğer, Erbakan’ın Milli Görüş’ü müdür peki? ‘Biz’den olana Milli Görüş dindarlığını dahil de, mesela cemaat çizgisi hariç mi dersiniz? Hayır, o da değil. Başka bir yerde, Said Nursi’nin ‘’Bu bölgede eğitim dili Kürtçe, Arapça ve Türkçe’dir. ‘Türki lazım, Arabi vacip, Kürdi caiz’ sloganı aramızda sık tekrarlanırdı. Bu sloganik ifade aramızda konuşulmasına rağmen, gereği yapılmazdı’’ diyor. Anlıyoruz ki, Nur hareketinin kollarını, en azından cemaati de başlıktaki ‘Biz’den muaf tutmuyor.
Kabul edelim ki, ‘’Çin zulmü altında anadillerini konuşmaktan men edilen Türkistanlı ırktaşlarımızın veya Bulgaristan’da Türkçe isim alamayan kardeşlerimizin derdine yandık ama burnumuzun dibindeki Kürtlerin anadillerini konuşamamasının ıstırabını hisssetmedik’’ cümlesi, fazlasıyla samimi bir itiraf. Gecikmiş de olsa makbul bir özeleştiri. Said Nursi’nin, ırkçılık ve kimlik inkarına en kallavi çağdaş reddiyelerden birini yazdığını da, ‘bediüzzaman’lığının yanında aslen bir Kürt alimi olduğunu da unutmayalım bu arada.
Demek ki, Said Nursi’nin öğretisi ve takipçilerinin tümü başından beri ‘Kürt Sorunu’na mesafeli değilmiş; demek ki, Gülen Hareketi’nin dışında kalan bir Nurculuk ve Milli Görüş dışı bir dindarlıktan da söz edilebilirmiş; demek ki, Cemal Uşşak’ın ‘Biz’ dediği dindarların hepsi ‘Kürtlerin ıstırabına’ yabancı kalmamış.
Kürt Sorunu’nu dışlamayan bir çevreyi daha hatırlayalım. ‘Kim olursa olsun, zalime karşı mazlumdan yana’ şiarıyla 1991’de kurulan İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği MAZLUMDER. Uşşak’ın ‘’Yapılması lazımdı ama yapılmadı, dindarlar bu sorumluluğu yerine getiremediler’’ dediği şeyi MAZLUMDER yaptı. Kürtçe’nin özgürlüğünü ilk savunanlardan oldu.
Cemal Uşşak kimi eleştirilerinde de, özeleştirilerinde de yerden göğe kadar haklı. Katılmadığımdan değil; bütün bir muhafazakâr camianın Kürt Sorunu’na geç uyandığı söylemine itiraz ediyorum sadece. Gecikenler var, bunu biliyoruz, ama onlar gecikti diye Kürt Sorunu’na herkes geç kalmış olmaz. Yaptığı ‘Kürt açılımı’ kendisi için bir milatsa, ona bir şey diyemem tabii.
Eleştirilerini muhafazakâr demokrat siyasete, özeleştirilerini de Cemaat’e hasrediyor. Sergilediği özgüven artışı, ikisinin de bugün ulaştığı kitlesel büyüklük ve cesametle ilgili olsa gerek.Uşşak’ın ‘Biz’ samimiyetinden şüphe etmiyorum, fakat tarihi bugünden başlatması sorunlu. Bir de, ‘Biz’ göndermesiyle yeni bir galat-ı hisse sebebiyet vermesinden korkarım.
Akif Beki-Radikal
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.