Disiplin ama nasıl ?
Disiplini; döverek, bağırarak, rencide ederek değil; hoşgörülü ve sabırlı davranarak sağlamalıyız.
Disiplin genellikle, katı kurallar koymak, cezalandırmak, otoriter davranarak çocuklarımızın istediğimiz davranışları yapmalarını sağlamak olarak anlaşılır. Ebeveynler olarak hayattaki en büyük gayelerimizden biri de çocuklarımızı toplum içinde uyumlu, ahlaklı, sağlıklı birer birey olarak yetiştirmektir. Bunu yaparken de disiplini nasıl sağlayacağımızı, en doğru ve en etkili yöntemlerin neler olduğunu, anne baba olarak, bilmek durumundayız.
Çocuklarımızın bizden en büyük beklentileri "sevgi" dir. Yaşları kaç olursa olsun ister okulöncesi, ister okul çağı, isterse ergen olsunlar, her zaman anne babanın sevgisine ihtiyaç duyarlar. Disiplini sağlarken, çocukların anne babaları tarafından sevildiklerini bilmeleri, olumlu davranışlar sergilemelerini kolaylaştıracaktır. Güzel bir davranışından dolayı güzel sözler söylemek, "Aferin benim güzel kızım" ya da "Teşekkür ederim oğlum" gibi ifadeler onların hoşuna gidecek ve böylece olumlu davranışların devam etmesini sağlayacaktır.
Disiplinle ilgili en büyük sorunlardan biri, anne baba arasındaki tutarsız davranışlardır. Örneğin; çocuğun yapmak istediği bir şeye anne "evet" derken, baba "hayır olmaz" derse, anne ve baba arasındaki bu tutarsız davranış çocuğu olumsuz yönde etkileyecek; bu durumda çocuk anneye yakınlaşacak, babaya ise izin vermediği için öfke duymaya başlayacaktır. Bu tarz durumlarda anne babanın ortak kararlar vermesi, yani tutarlılık göstermesi çok önemlidir. Aksi takdirde, çocuk olumsuz davranışlar göstermeye başlayacak, yani disiplin sorunu ortaya çıkacaktır. Çocuk hangi taraf isteklerine evet diyorsa, o tarafa yakınlaşarak, bu durumu kendi lehine kullanmaya çalışacaktır.
Disiplin sorunları aşılmaya çalışılırken, ebeveynlerin en sık başvurduğu yöntem cezadır. Bazen çocuğa çok sık ceza verseniz bile, aynı davranışları yapmaya devam ettiğini görürsünüz. Şiddete başvurmak, dayak atmak, bağırmak gibi sert tepkiler, hiçbir zaman sorunu çözmeyecek, tam aksine; çocuk inatlaşarak aynı davranışı yapmaya devam edecektir. Bu durumda çocuk, ileriki yaşlarda da sorunlarını aynı anne babasından gördüğü gibi bağırarak, şiddet uygulayarak çözecektir. Her anne ve her baba çocuğu için birer modeldir. Çocuklar ebeveynlerinin veya kendilerine yakın buldukları bir aile büyüğünün davranışlarını örnek alırlar.
Çocuğunuzun ileride şiddet kullanmasını istemiyorsanız, ona şiddet uygulamamalısınız, küfür etmesini istemiyorsanız küfürlü konuşmamalısınız. Örneğin; bir futbol maçı izlerken babasının küfür ettiğini gören bir çocuk babasını taklit ederek, o da küfürlü konuşmaya başlayacaktır. Bağırmak, emretmek, şiddet kullanmak yerine hoşgörülü olmalı, çocuğumuzu dinlemeli, ona, değer verdiğinizi hissettirmelisiniz. Yapılmasını istemediğiniz davranışları, açık ve net bir şekilde ona anlatmalısınız. Gerekiyorsa belli kurallar koyarak, bu kurallara uymadığında; sevdiği şeylerden mahrum bırakabilir veya onu kısa süreli ortamdan uzaklaştırarak, düşünmesini sağlayacak zamanlar oluşturabilirsiniz. Ama asla aşırı tepki vermemelisiniz. Burada önemli olan bu yola neden başvurduğunuzu ona açıklamak ve hatasını anlamasını sağlamaya çalışmaktır. Bütün bunlara rağmen, çocuk hala aynı olumsuz davranışını sürdürüyorsa, anne babanın dikkatini çekmeye çalışıyor olabilir. Bazı durumlarda olayı görmemezlikten gelip sabırlı olmak da etkili bir yöntem olabilmektedir. Çocuk yaptığı kötü davranışın ona istediğini vermediğini görecek ve bu davranışı sürdürmeyi bırakacaktır.
Onlar için en etkili yöntemin ne olacağına karar vermek için, öncelikle çocuklarımızı çok iyi tanımalıyız. Hangi yöntemin işe yarayacağına onları tanımadan karar veremeyiz.
Olumsuz davranışların yanı sıra, çocuklarımızın gösterdiği olumlu davranışları da mutlaka pekiştirmek zorundayız. Bunun için en etkili yöntem "ödüllendirme"dir. Ödüllendirme, mutlaka olumlu davranışın hemen akabinde yapılmalıdır. Bazen güzel bir söz, sevecen bir yaklaşım, sevdiği aktivitelere katılmasına izin verme ya da ihtiyacı olan, sevdiği bir hediye alma gibi ödüller olabilir. Çocuk, ödüllendirilen davranışı mutlaka tekrar etmeye çalışacak, büyükleri tarafından takdir edilmek hoşuna gidecektir.
Çocuklarımız bizim en değerli varlıklarımız. Onları en doğru şekilde yetiştirme görevi öncelikle anne babalara ve daha sonra da biz öğretmenlere düşmektedir. Bunu yaparken de onların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalı ve onlar için en doğru eğitimi vermek durumundayız. Disiplini; döverek, bağırarak, onları rencide ederek değil; hoşgörülü, sabırlı ve kendimizin de bir zamanlar çocuk olduğumuzu unutmadan sağlamalıyız.
Prof. Dr. Haluk Bilginer