Diyanet'in kadın biriminde ilahiyatçılar olmalı
Diyanet Vakfı Kadın Faaliyetleri Merkezi Müdürü Ayşe Sucu’nın görevden alınmasını Din-Bir Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak’a sorduk...
Röportaj: Dursun Sivri, Fotoğraflar: M. Emin Benek
Giriş
Din-Bir-Sen (Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası) Diyanet teşkilatı çalışanlarına hizmet veren bir memur sendikası.
Diyanet teşkilatının bir yan kuruluşu olan Diyanet Vakfı’nın alt birimlerinden olan Kadın Faaliyetleri Merkezi Müdürü Ayşe Sucu’nın vakıf mütevelli heyetinin idari tasarrufu olarak görevden alması medyada olduğundan fazla gürültü çıkardı.
Hanımefendi, Benazir Butto tarzı örtünen ve diyanetin kurumsal görüşünden farklı başörtüsü görüşüne sahip olması ile laik çevrelerin sahiplendiği bir hanım. Medyadaki gürültünün ne anlama geldiğini feraset sahibi herkes bilir.
Bu konuyu camia içinde faaliyet gösteren bir sendika olan Din-Bir Sen Genel Başkanı Sayın Lütfi Şenocak’a sorduk.
Sayın başkan, Diyanet Vakfına bağlı Kadın Faaliyetleri Merkezindeki bir görev değişikliği bazı medya organlarında geniş yer aldı. Camia içinde faaliyet gösteren bir sendikanın başkanı olarak işin iç yüzünü daha iyi bildiğinizi düşünerek öğrenmek istedik. Nedir bu olayın mahiyeti?
Doğru bilgiyi paylaşma düşüncenizden dolayı önce RisaleHaber’e teşekkür ediyorum.
Diyanet İşleri başkanlığında yeni bir yapılanma söz konusudur. Diyanet İşleri Başkanı tüzük gereği aynı zamanda Vakfın da mütevelli heyet başkanıdır. Diyanet Vakfı diyanet işlerinden bağımsız ama yan kuruluşu sayılır. Diyanet İşlerini her alanda destekleyen, besleyen bir koludur.
Mütevelli heyeti bir karar almış. Hanımefendiye 14 yıldır yaptığı hizmetlerinden dolayı teşekkür etmiş!. Bundan sonra yeni açılımlar, farklı hizmetler yapmayı planlamış. Ve mesele böylece bitmişti. Ama bazı medya organları bu işi abarttı, farklı yerler çekmeye çalışarak gündeme taşıdılar.
Diyanet İşleri Başkanının değişimi bu kadar gündem olmadı. Bir yan kuruluşun alt birimdeki değişiklik neden gündem oldu?
Bu birimin başlangıcı 14 yıldır kendi içinde fiilen bağımsız kalmış. Kendi ekibini organizasyonunu kurmuş. Ne faaliyet yaptığı belli değil.
Diyanet teşkilatının 120 bin personeli var. Bunlardan 12 bini bayan görevli. Bizim bu bayan görevlilere ,“Hanımefendi ne yapar?” diye sorsak hiç biri bilmez. Hiçbir görevlimiz ne bu hanımı tanırlar, ne de yaptığı işlerin ne olduğunu bilirler.
Bu ekibin içinde ilahiyatçı da yok denecek sayıda. Diyanet personelinden de hiç kimse yok. Bu heyet, iktisatçı, eczacı, ev hanımı gibi farklı mesleklerden kişilerden oluşmuş. Vakıf yönetimi ve diyanet bunlara “Ne yapıyorsunuz?” diye sormamış. Fazla serbest kalmışlar.
Hatırlanacağı üzere bu hanımefendinin göreve geliş süreci mâlum, 28 Şubat süreci dönemine rastlıyor. O zaman da gündem olmuştu. Görevlendirmede dış etkenlerin etkisi söz konusu olmuş mudur?
O zamanın olağan üstü durumlarında normal sayılabilir. O günün şartlarını göze aldığımızda olabilir diyelim. Ama bu gün hızlı koşan bir ekip oluşuyor. Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığında tepeden aşağıya yeniden bir yapılanma söz konusu. Diyanet yeni teşkilat yasasına kavuşuyor. Bu yapılanma bağlı kuruluşlarda da söz konusudur. Belki vakfın yapısı da değişecek. Diyanetin yeni teşkilat yasasında da var.
Diyanet İşleri Başkanlığının kurum olarak açıkladığı görüşlerden farklı görüşlerinin biriminin Web sitesinde yayınlandığını, basına verdiği röportajlardan biliniyor Özellikle başörtüsü konusunda Hanımefendi Diyanetin kurumsal görüşünden farklı görüşleri konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlmi ve dini konularda herkes kendi görüşüne göre fetva vermez. Diyanet işleri Başkanlığının “Din İşleri Yüksek Kurulu” vardır. Dini konular, Kur’an, Sünnet, başörtüsü gibi konularda o yüksek kurul açıklama yapma yetkisine sahiptir. Bu gibi konularda fetva verme hakkı insanlarda değildir. İslâm’ın esasları kişilere göre değişmez. Hiç kimse kendine göre yorum yapamaz. İslâm’ın çizgisi nettir. O’na uymak isteyenler o çizgide yürürler.
Diyanet Vakfının başka birimleri de var. Onların çalışmaları ile ilgili gürültü çıkmıyor? Neden?
Vakfın bir çok birimleri var. Eğitim faaliyetleri var, 29 Mayıs Üniversitesi var, Yayın faaliyetleri, hac organizasyonları, Fuar organizasyonları, Yurt hizmetleri, Yurt dışı hizmetleri gibi çok faaliyetleri var. Vakıf İslâm medeniyeti adına çok güzel işler yapıyor.
Birimlerin görev yetki ve sorumluklarının net tanımlanmamış olmasından kaynaklanmış olabilir mi?
Kadın faaliyetleri biriminin yeri Anadolu’dan din görevlilerinin himmeti ile toplanan yardımlarla yapılmış muazzam bir yerdir. Bu birim eğer hizmet etmek istiyorsa önce diyanetin ve vakfın personeline hizmet etmeli. Eğitici programlar yapmalıdır. 12 bin bayan görevlimiz var. Önce oradan bir başlamalı. Onlara yardımcı ve destek olmalı. Ama hiçbir bayan çalışanımızın haberi yok böyle bir birimden. İçlerinde ilâhiyatçı çalışan yok. Halbuki diyanet teşkilatının ve destek yan kuruluşunun doğal görevi ilâhiyatçıların uzmanlık alanları ile ilgili olması gerekir.
Müftülüklerin aile danışma birimleri var. Bu kadın faaliyetleri biriminin müftülüklerin aile danışma birimleri ile işbirlikleri, ortak çalışmaları olmuş mu?
Hah!. Çok önemli bir konuya temas ettiniz. Hiç olmamış. Biz istiyoruz ki koordineli bir şekilde çalışmalar yapılsın. Büyük şehirlerde şubeler açılsın. Müftülüklerimizde bayan müftü muavinlerimiz var. Bunların hangi birisi ile irtibat kurmuşlar? Yok. Kendi içlerinde ne yaptıkları belli değil. Dışarıya kapalı.
İdare bir karar almış. Efendim bu kadar hizmet ettiniz! Yeter! Teşekkür ederiz! Demiş. Kıyamet kopmuş.
Bu kadar süre geçmiş. İdare bir tasarrufta bulunmamış. Kurumun da sorgulanması gerekmez mi?
Kurumun da hataları olabilir. Ama bugün ve sonrası yarına bakmak lazım. Kurumun aldığı kararı olumlu buluyoruz. Tebrik ediyoruz. Bundan sonraki yapılanmada herkesi kucaklayan, herkese, herkese hizmet eden Kadın Hizmetleri birimi haline getirilmesi arzusundayız.
Biz sendika olarak bu biriminde daha etkin hizmet vermesini arzu ediyoruz.