Diziler toplumu sarsıyor
Yrd. Doç. Dr. Süleyman Doğan, bazı televizyon dizileriyle toplumun kültürel değerlerinin bozulmaya çalışıldığını öne sürdü.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Süleyman Doğan, bazı televizyon dizileriyle toplumun kültürel değerlerinin bozulmaya çalışıldığını öne sürdü.
Yrd. Doç. Dr. Doğan, yaptığı açıklamada, toplumun en önemli ortak temel değerinin kültürel değerler olduğunu söyledi.
Kültürel değerlerin korunmasının son derece önemli olduğunu ifade eden Doğan, şöyle konuştu: "Kültürel değerlerimizi korumak için son derece dikkatli olmak durumundayız. Televizyonlarda yayınlanan bazı diziler, çarpık ilişkiler, kötü örnek ve modeller, ahlâk dışı gayrimeşrû yaşantılar, gelenek ve kültürümüze aykırı davranışlarla toplumun dengesini bozmaktadır. Bir dizide, bir eserde, bir yapıtta olması gereken en önemli şeyler olan san'at, felsefe ve estetik bugün adı geçen dizilerde yoktur. Yapılan dizilerde toplumun kültürel dinamiklerine dinamit konulduğu gibi geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız yanlış yönlendirilmekte, düne kadar kutsal gördüğümüz değerler ayaklar altına alınmaktadır.’’ Bazı televizyon dizilerinde ahlâkî değerlerin hiçe sayıldığını vurgulayan Doğan, ‘’Yeğen yengesine, komşu adam komşusuna, evli kadın bir başka erkeğe özendirilmekte, ar, ahlâk ve namus gibi kutsal mefhumlarımızla adeta alay edilmektedir. Böyle giderse hem kültürümüz hem ahlâkımız ve bizi biz yapan değerlerimiz bir bir elimizden çıkacak, özellikle gençler boşluğa itilecektir. Bu durum toplumsal barışı ve dokuyu zedeleyecektir. Sosyal dengeyi koruyup kollayan devlet bunu yasalarla engellemelidir. Gençlere kötü örnek olan dizilere kıstas ve standart getirilmelidir’’ dedi.
“MEDYA GÜZELE VE İYİYE YÖNLENDİRMELİ’’
MedyanIn toplumun güzele ve iyiye yönlendirilmesinde özen göstermesi gerektiğini söyleyen Doğan, şunları kaydetti: ‘’Bugün medya ve televizyon kuruluşları nesillerin doğru ve düzgün eğitilmesi ve muhafazası için azamî gayret göstermek zorundadır. Kamu hizmeti yapan kuruluşların kamunun zararına değil yararına iş yapma zorunluluğu vardır. Televizyon dizilerinde her türlü çarpıklık vardır. Bu çarpıklıkların önüne geçemezsek geleceğimizden emin olamayız. Çünkü çocuk bugün taklit eder yarın tatbik eder. Yani çocuk gördüğünü yapar. Bu diziler ve medyanın yanlış yönlendirmesiyle Türklerin kültürel kodlarıyla oynanmakta, adeta genlerimiz değiştirilmeye çalışılmaktadır. En önemli kurumumuz olan aile
Çocuk yayınları çocuklara göre olmalı
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Hülya Alp, bilgi ve iletişim çağında çocukların ciddî bir kuşatma altında olduğunu belirterek, ‘’Çocuk yayınları, çocukların ve gençlerin gelişimsel seviyelerine uygun, onları istismar etmeyen, potansiyellerini geliştirici şekilde hazırlanmalıdır’’ dedi. Hacettepe üniversitesi Halk Sağlığı Bölümünde, ‘’Medya ve Çocuk’’ konulu konferans veren Alp, Türkiye’nin 14 Eylül 1990’da BM’nin ‘’Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesini’’ imzaladığını, böylece, çocuk haklarının korunması, temel ihtiyaçların karşılanması ve çocukların potansiyellerinin eksiksiz biçimde geliştirilmesi için fırsatların yaratılması konularında taahhütte bulunduğunu hatırlattı. Sözleşmenin hayata geçirilmesi için birtakım çalışmalar yapılmasına rağmen, yeterli adımların atılmadığını ifade eden Alp, çocukların haklarını düzenleyecek ve denetleyecek mekanizmalara ihtiyaç olduğunu vurguladı. Bu mekanizmalardan birinin ‘’Çocuk Hakları ve Yararları Temel Yasası’’ olduğunu, bunun bir an önce düzenlenmesi gerektiğini dile getiren Alp, çocukla ilgili ve çocuklara yönelik her türlü özel ya da tüzel karar ya da uygulamaların denetlenmesi, düzenlenmesi ve geliştirilmesini üstlenecek bağımsız bir kurumsal çatının kurulmasının da önemli olacağına işaret etti.
ÇOCUKLAR YETİŞKİN PROGRAMLARINI İZLİYOR
“Çocukluk dönemi’’ ve ‘’çocuk kültürü’’ nün yok olmayla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Alp, Türkiye’de toplam bin 87 radyo, 247 televizyon, 2 bin 459 gazete, 2 bin 522 dergi ve internet yayıncılığının bulunduğunu, çocukların okula gitmeden önce ve döndükten sonra zamanlarının büyük bölümünü televizyon karşısında geçirdiklerini söyledi. Çocukların büyük bir bölümünün televizyonlarda yetişkin programlarını izlediğini belirten Alp, ‘’Çocuk yayınları, çocukların ve gençlerin gelişimsel seviyelerine uygun, istismar etmeyen, potansiyellerini geliştirici, onları ve kültürlerini temsil eden ve farklı kültürleri tanıyıp anlamalarına yardımcı olacak şekilde hazırlanmalıdır’’ dedi. Alp, kaliteli muhtevası bulunan özgün formatta sunulacak programların çocuklar için yararlı olacağını ifade ederek, bunun için hükümetlerin bütçeden pay ayırması gerektiğini kaydetti.
Yeni Asya