DKM’de Müfritane İrtibat konulu seminer
Risale-i Nurlar imanı amele, söylemi eyleme ve inancı fiile dönüştürmeye çalışır
Risale Haber - Haber Merkezi
DKM’de üniversite seminerini, tıp fakültesi öğrencisi Ömer Faruk Alakuş sundu. Alakuş, Müfritane İrtibat konulu semineri İstikametli birliktelik ve Müfritane irtibatın yolları başlıkları altında inceledi.
Risale-i Nurların, talebelerinin yalnızca imanına katkı sağlamakla kalmayıp sosyal hayatlarını da dizayn ettiğini belirten alakuş. ‘’Yani Risale-i Nurlar imanı amele, söylemi eyleme ve inancı fiile dönüştürmeye çalışır. O yüzden Bizler dersimizi hakaik-i Kuraniye ve envar-ı imaniye hazinesi olan Risale-i Nurdan aldığımız gibi, birbirimizle manevi münasebet, alaka, uhuvvet ve muhabbet düsturlarımızı da her zaman Risale-i Nur’dan ders alacağız. İşte bu düsturların mühimlerinden bir tanesi de müfritane irtibattır’’ dedi.
Üstad hazretlerninin insanın içtimai hayatını beş temel esas üzerine bina ettiğini söyleyen Alakuş. Bunların akrabalar içinde samimane muhabbet, kabile ve taifeler içinde alakadarane irtibat; İslamiyet milliyetiyle mümin kardeşlerine karşı manevi muavenetkarane bir uhuvvet, kendi cinsi ve milletine karşı fedakarane bir alaka; ve son olarak da hayat-ı ebediyesini kurtaran Kur’an hakikatlerine ve naşirlerine sarsılmaz bir rabıta ve iltizam ve bağlılık olduğunu söyledi. Konumuzu ilgilendiren ve belki de en önemli kısmın sonuncu kısım olduğunun altını çizdi.
‘’Yaşlarımız ayrı, başlarımız ayrı, işlerimiz ayrı olabilir. Ama hepimiz bir hakikatin etrafında toplandığımız için, bir davaya gönül verdiğimiz için aynı kaynaktan su içtiğimiz için bu ayrılıkta gayrılık yoktur, aramızdaki bağ Kur’an hakikatleri ipiyle örüldüğü için fevkalade sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlas lazımdır; onda terakki etmemiz elzemdir.
Başlığın etimolojisini biraz incelediğimiz zaman Müfritane kelimesinin kökeninin ifrattan geldiğini görüyoruz. İfratın da aşırılık, çokluk, abartmak gibi anlamlara geldiğini biliyoruz. Müfritane irtibat deyince de basitçe ifade etmek gerekirse sıkça irtibat, çokça irtibat anlamını çıkarabiliriz. Yani müfritane irtibat İman ehlinin sırf Allah için birbirine muhabbet beslemesi, birbirinden haberdar olması, beraber hizmet etmesidir. Birbirini yüceltmek, mübalağalarla birbirinin enaniyeti kabartmak yerine sadakatle, tesanüdle, ihlasla bir arada olmak, bir araya gelmek ve Allah için bir şeyler yapabilmektir. Dikkate değer bir noktadır ki Üstad hazretleri herşeyin ifrat ve tefritinin iyi olmadığını, istikametin ise hadd-i vasat olduğunu söylerken irtibat noktasında İman hizmetinin selameti için, hizmet edenlerin birlikteliği için, nesebi kardeşlikten üstün olan iman kardeşliğinin devamı için müfritane irtibatın gerekliliğinden dem vuruyor. Risale-i Nur’da bir yerde geçmesine rağmen manaen Risale-i Nurun özellikle lahikaların bütününün ruhuna sinmiş bulunuyor. (Bize verilen 3 temel kuvve var. Kuvve-i Şeheviye, Kuvve-i Gadabiye, Kuvve-i Akliye, Kuvve-i şeheviye menfaati celb, kuvve-i gadabiye mazarratı def’e yardımcı olurken, kuvve-i akliye ise bu ikisinin ayrımını yapmaya yarayan, yani iyiyle kötüyü, faydalıyla zararlıyı ayırmaya yarayan, bizi diğer mahlukattan ayıran kuvvemizdir. Bunlara şeriatça bir had konulmamıştır. Aşırılıkları ifrat ve tefritleri zulümdür. Bu duyguları vasat mertebede kullanmak ise doğru olandır ve adaletin ta kendisidir.)
Risale-i Nurda büyük bir yekun teşkil eden lahikalara baktığımız zaman bunların üstad ve talebeleri arasındaki mektuplaşmalardan teşekkül ettiğini görüyoruz. Üstad hazretleri sürekli baskı ve gözetim altında olduğu halde nur talebeleriyle irtibatını kesmiyor. Risale-i Nur hizmetlerinin nasıl gittiğiyle ilgili nurların çoğaltılması ve tashihiyle sürekli haberdar ediliyor. Risale-i Nur nüshaları mektuplarla nura muhtaç insanlara gönderiliyor. Hatta bu mektuplaşmalar o kadar tesirli oluyor ki Üstadın Nurun birinci talebesi diye ifade ettiği, Risale-i Nurun birçok yerinde övgüyle bahsettiği, Mektubatın büyük bir kısmının müdakkikane verilen sorularına cevaplardan müteşekkil olan Üstadın zeki bir muhatabı olan Hulusi ağabey üstadla birkaç kez yüzyüze görüşmek dışında, mektuplarla haberleşiyor. Risale-i Nurlardan bu yolla istifade ediyor. Maddi olarak birbirlerinden çok uzak olsalar da manevi olarak sürekli irtibat halinde oluyorlar.
Ayrıca lahikalardaki mektuplarda Üstadın talebelerine olan vefasına ve aziziyetle, sıddıkiyetle ve kimi mektuplarda vefakarlıkla övdüğü talebelerinin ona olan vefalarına da tanık oluyoruz. 8 yıllık Barla Hayatında nura hizmet eden talebelerini Emirdağda da Kastamonu’da da unutmuyor, mektuplarla irtibatını devam ettiriyor. Zaten Risale-i Nurların doğuşuna baktığımızda da Üstadın etrafında birkaç talebesinden başka kimsenin olmadığını ve onlarla yaptığı teşriki mesai sırrıyla İstanbulda çok sayıda talebesi olmasına rağmen orada yaptığı hizmetlerin çok fevkınde hizmetlerle şereflendiğini görüyoruz.’’
İSTİKAMETLİ BİRLİKTELİK
Neden istikametli birlik dediğimiz sanırım son günlerde gündemde olan ve “cemaat” isminin kamuoyu nezdinde kirlenmesine sebep olan malum yapıdan anlıyoruz. Bu süreçte İslam dünyasının 6 hastalığından biri olan menfaat-i şahsiyenin bir grup tarafından nasıl da profesyonelce uygulamaya konulduğunu gördük ve görüyoruz. Kendi dışındaki islami teşekküllere nefes aldırmayan, doğruyu yalnız kendi yaptığından ibaret sanan, inhisarı marifet addeden bir zihniyetin batışına şehadet ediyoruz. İstikametten uzak olan bu birliğin bir kanser hücresi gibi kontrolsüz çoğaldığını, ancak almış olduğu bir kemoterapi darbesiyle küçülüp yok olmaya mahkum olduğunu müşahede ediyoruz. Evet kimi cemaatlerin de sayıca çok olan bu durumlarına imrendiği bir grup bu gibi sebeplerden ötürü niteliğini kaybettiiği gibi niceliğini de kaybediyor. Bu da bize Cemaatte vahid-i sahih olmazsa cem ve zamm kesir darbı küçülteceği hakikatini gösteriyor. Yani bir kesirin paydasının büyümesinin kesrin küçülmesini netice vermesi gibi sağlıklı ve istikametli birliktelik olmadığı takdirde kemiyetçe artışın keyfiyetçe azalışla sonuçlanacağını belirtiyor.
Vahid-i Sahihin aslına bakarsak Üstad Hazretlerinin müfritane irtibatla beraber kullandığı kavramlardan özellikle ihlasla ilişkili olduğunu görürüz. Yani islami bir cemaatte sıhhatli birlikten bahsediyorsak, bu birliğin sırf Allah rızası için bir araya gelmiş ve aralarındaki muhabbet de sırf Allah rızası için olan bir birlik olması gerekir ki bu durum hadisi şerifçe övülmüş bir durumdur: Peygamber Aleyhissalatü vesselam şöyle buyuruyor. “Allah Teâlâ buyurdu ki: ‘Benim için birbirini sevenler, benim için toplananlar, benim için birbirini ziyaret edenler, benim için birbirine ihsan edenler üzerine muhabbetim ve sevgim vacip oldu.” (6- Rıyazu’s-Sâlihîn, s. 291.)
Risale-i Nur dairesindeki irtibatı neden bu kadar önemsediğimize de biraz değinelim. Kişi kendi başına Risale-i Nurdan istifade edemez mi? İmanını kurtarmak için kendi şahsi çabası yeterli olamaz mı? Tabi ki bu mümkündür ama müşkül ve zor bir yoldur.
Üstad Hazretleri bu zamanın şahsiyet ve enaniyet zamanı değil, cemaat zamanı olduğunu söylüyor. Günahlar birlik olup sel gibi üzerimize geldiği bir dönemde yaşıyoruz. Hatta Üstad Hazretleri her biri bin yerden gelen günahlara karşı Risale-i Nur şakirtlerinin nasıl mukabele edip galebe edeceği konusunda mütehayyir kaldığını belirtiyor. Ortalıkta hadsiz düşmanlar ihanetle, hakaretle bizi nefsimize mağlup etmeye çalışırken, ehl-i dünya türlü türlü oyuncaklarıyla bizi esaretine zorlarken, kimi zaman en yakın zannettiklerimiz şeytanın sağdan yaklaşması gibi gayr-i meşru şeylere “meşruluk” libasını giydirirken bizim yalnız başımıza bunca düşmanla mücadelemiz yetersiz kalacaktır. Üstad hazretleri Fert dahi de olsa, cemaatin şahs-ı manevisine karşı sivrisinek kadar kalır. Bu yüzden düşman nasıl bir olmuş ve bize saldırıyorsa, bizim de öyle birliklere ihtiyacımız vardır. Bu birlik maddi birlikten ziyade manevi bir birlikteliktir. Menfaat üzerine kurulan bir birliktelik değil; Allah rızası için bir araya gelmiş ve birbirlerine muhabbetleri yukarıda da belirttiğimiz gibi Allah yolundaki hak davaları için olan bir topluluğun birlikteliğidir.
İstikametli birliktelik diyoruz, çünkü; cemaat olmakla da iş bitmiyor aslında, bazen bir aradayızdır, ama bir cemaat olamamışızdır. Yan yanayızdır, ancak birbirimizin sıkıntılarından habersizizdir, birbirimizin dertlerine, kederlerine dokunamamışızdır. Gerçekten bir cemaatsek, istikametli bir cemaatsek her yönümüzle birbirimizi tamamlayabilmeliyiz. Hizmet ederken bir arada olabildiğimiz gibi şahsi sorunlarımızda da bir birimize nokta-i istinad olmalıyız. Sevinçli anımızda bir arada olabiliyorsak kederli anımızda da bir arada olabilmeliyiz. “Vefanın imandan bir cüz” olduğu hadis-i şerifindeki hakikati akıldan çıkarmamalıyız. Bunun için de birbirimizle alakadar olmalıyız.
Kendi aramızdaki birlikteliğin öneminden bahsederken, Cemaat dışında hiç mi arkadaşımız olmasın diye bir soru akıllara gelebilir. Hepimiz sosyal hayatla iç içeyiz. Yanımızda her zaman mensubu olduğumuz cemaatten bir arkadaş olmayabilir. Bunun yanında Risale-i Nur okuyan birini de bulamayabiliriz. Bu nedenle arkadaş seçiminde kar zarar oranına bakmalıyız diye düşünüyorum. Yani ben bu arkadaşla beraber olursam, onun girdiği ortamlara girersem benim ahiretime ne katar veya benden ne götürürün muhasebesini yapabilmeliyiz. Biz arkadaşlarımıza iman hakikatlerine ısındıramıyorsak, aksine düşüncelerimizde karşımızdakinin yanlış fikirlerine sapma varsa burada bir sorun vardır. O yüzden sosyal hayatta, işimizde, okulumuzda kurduğumuz münasebetleri daha yüzeyel ve temkinli tutabiliriz. Oysa Risale-i Nur dairesinden bir arkadaşımızla, kardeşimizle hem dünyada inşallah hem de ahirette beraber olacağımıza inandığımız için en deruni duygularımızla bağlanmamızda bir beis yoktur. Çünkü bir nur talebesi bir nur talebesiyle beraber olduğu zaman, beraber yürüdüğü, beraber gezdiği zaman okumuş oldukları hakikatlerin etkisiyle ikisi de birbirinden ve okuduklarından utanır ve günaha meyletme ihtimali azalır. Yani birlikteliğimiz günahlara karşı bir kalkan olur ve pozitif yönde ahiretimize katkı sunar. Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam, bir hadisi şerifte “Kişi arkadaşının dini üzerinedir, o nedenle kiminle dost olacağına dikkat etsin” diye buyurmuştur. Bu da bize yanlış arkadaşlıklarda inançlarımızdan, değerlerimizden verilen tavizlerin giderek artarak bizde negatif yönde sinsice bir değişime neden olacağını gösteriyor.
Bazen sıkça görüşmek sürekli birarada olmak, beraber hizmet etmek birbirimize bakış açısında ülfet perdesinin kalınlaşmasına sebep olabiliyor. Sözel olarak birbirimizi kırdığımız, sınırı aştığımız durumlar meydana gelebiliyor. Samimiyetle laubalilik arasındaki ince çizgide bazen laubalilik tarafına düşebiliyoruz. Yine hizmetlerin işleyişinde de anlaşmazlıklara düşülebiliyor. Ayrılık gayrılık olabiliyor. Biz de var olan sorunları kardeşimizle paylaşıp halletmeye çalışmak yerine içimizde büyütüp birden patladığımız anlar olabiliyor. İletişimsizlikten ve irtibat eksikliğinden kaynaklanan sorunlar üzerine gidilmedikçe büyüyebiliyor. Üstad hazretleri bu konuyla ilgili 28. Lem’a da şöyle diyerek nur talebeleri arasındaki muhabbete ne kadar önem verdiğini gösteriyor: “Sıkıntı veya ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan arkadaşlardan sudur eden fena ve çirkin sözleriyle birbirine küsmesinler ve “Haysiyetime dokundu” demesinler. Ben o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın, bin haysiyetim olsa kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete fedâ ederim.”
Osman Yüksel Serdengeçti Tarihçe-i Hayattaki makalesinde Said Nur ve Talebeleri başlıklı yazısında şöyle der. “Şimdi Türkiye’de her teşekkülün, vatanını seven herkesin önünde hürmetle durması lazım gelen bir kuvvet vardır. Said Nur ve Talebeleri. Bunların derneği yoktur, lokali yoktur, yeri yoktur, yurdu yoktur, partisi, patırtısı, nutku, alayişi, nümayişi yoktur. Bu, bilinmezlerin, ermişlerin kendini büyük bir davaya adamışların şuurlu, inançlı kalabalığıdır.
MÜFRİTANE İRTİBATIN YOLLARI
Risale-i Nur dersleri ve sohbetler: Risale-i Nur talebelerinin bir araya gelerek dersler yapmasının Risale-i Nur’u birlikte anlamaya çalışmalarının gayet derecede önemi vardır. Talebeler bir araya geldiklerinde birbirlerinden manevi kuvvet almakta ve dünyanın insanı yoran geçici işlerinden sıyrılarak ebedi alemde insanlara yarayacak ve kabrin karanlık yüzünü aydınlığa çevirecek nur hakikatlerini birlikte kavramaya çalışmaktadırlar. Günaha giden yolların kolaylaştığı bu zamanda günahlarla mücadelenin en güzel yolu Allah rızası için bir araya gelmiş bir topluluğun içinde yer almaktır. Bunun yanında Cemaat olduğumuzu en çok anladığımız ortamlardan biri Risale-i Nur ders ve sohbetleridir. 8 yaşından 80 yaşına farklı kuşaklar, farklı meslek grupları, farklı karakterler aynı yerde diz çöküp Risale-i Nurdan derecesine göre istifade edebiliyor. Umumi derste durum böyle olduğu gibi, Cuma günü üniversite dersi, Pazartesi ve Perşembe günleri eğitim alt grubunun dersleri, dersanedeki ders sunmalar, yine hafta içi farklı grupların dersleri müfritane irtibat açısından büyük önem taşıyor. Ne kadar çok derse katılabiliyorsak cemaatle irtibatımız o denli artıyor. Nokta-i istinadımız o denli kavileşiyor. Hizmetlerde şevkimiz o denli artıyor. Bilenle bilmeyen bir olmadığı gibi derse gelenle gelmeyen de bir olmuyor. 3 derse gelenle 1 derse gelen de bir olmuyor. Derse gelmedikçe, irtibat zayıfladıkça, hakikatlere uzaklaştıkça insan maneviyatta gabileşebiliyor. Ortama yabancılaşabiliyor. Ev sahibi olduğu yerde misafir konumuna düşebiliyor. Bunu en iyi yazın cemaatten birkaç ay uzak kaldıktan sonra bir anda kendimizi hizmetlerin içinde bulduğumuzda ilk birkaç gün hissedebiliyoruz.
Okuma Programları: Müfritane irtibata vesile olan en etkili araçlardan biri de okuma programlarıdır. Derslerde bir arada olduğumuz ancak çok fazla vakit geçiremediğimiz kardeş ve ağabeylerimizle bu vesileyle daha yakın irtibat kurabiliriz. Beraber hizmet ettiğimiz arkadaşlarımızı bu tip programlarda daha yakından tanıma fırsatı bulmuş oluruz. Tanıdıkça uhuvvetimiz pekişir, şevkimiz artar. Risale-i Nurdan istifadelerimizi birbirimizle paylaşırız. Böylece daha sonra yapacağımız hizmetler daha etkili bir şekil alır ve uyum problemlerini aşmış oluruz.
Dersane ziyaretleri ve dersaneler arası davet: Bazen bir sene boyunca derslerde birbirimize selam verdiğimiz ama isimlerini bilmediğimiz kardeşler olur. Bunu azaltmanın en güzel yollarından biri de dersane ziyaretleridir. Umumi dersin kalabalığında bulunmayan muhabbet ortamı hususi ortamda çok rahat bulunabiliyor. Risale derslerindeki ayak üstü görüşmelerde konuşamadıklarımız, paylaşamadıklarımız dersanede bir çay halkasının etrafında mümkün olabiliyor. Özellikle ağabeylerin dersane ziyaretleri dersanede otokontrol mekanizmasını geliştirdiği gibi dersanedeki öğrenciler için de hizmetlerde teşvik edici oluyor. Aynı zamanda dersanede olan bazı sorunların büyümeden önüne geçilmesi ve daha huzurlu bir dersane ortamına vesile olabiliyor. Tabi dersane ziyaretlerinde yapılan ziyaretlerin dersane programını bozmamasına ve çok uzun sürmemesine ayrıca Program saatinde gidilmişse de programa uyum sağlamaya dikkat etmek gerekiyor.
Dersaneler arası davet de dersane öğrencilerinin kaynaşmasına vesile olan güzel uygulamalardan biri. Belki bu konuda gelen misafir dersane öğrencileriyle özellikle birebir iletişime geçmenin önemli olduğu unutulmamalıdır. Bazen aynı dersane öğrencileri bir arada oturup kendi aralarında muhabbete dalabiliyorlar. Böyle olunca davetler amacından sıyrılmış oluyor.
Meşveretler: Meşveretler en özet tabirle sorunların çözümü için, hizmetlerin devamı için daha etkili bir şekilde yapılabilmesi için, kafa yorulan ortamlardır. Bazen değişik sebeplerden ötürü başka ortamlarda beraber olamadığımız ve görüşemediğimiz kardeş ve ağabeylerimizle meşveretler vasıtasıyla bir olduğumuzu hatırlıyor hasret giderip manevi kuvvet alıyoruz.
Halı saha maçları: Cemaatin vazgeçilmez sosyal aktivitelerinden biri haline gelen halı saha maçları ve bunun gibi sosyal etkinlikler meşru dairede, eğlenme noktasında da birbirimize yeteceğimizin en güzel örnekleridir. Ayrıca Risale-i Nurlarda okuduğumuz nur talebelerinin hasiyetlerinden tefani, fedakarlık gibi kavramların uygulanması açısından önem taşımaktadır.
Danışman öğrencisi sistemi: Bu uygulama ortaokul ve lise derslerinden öğrencileriyle birebir ilgilenilen onlara bir yandan okul derslerinde danışmanlık yaparken daha çok da iman hakikatlerine ısındırmaya çalıştığımız bir sistem. Nasıl dünyevi hayatta bir sınıfa ders anlatmakla bir kişiye ders anlatmak bir olmuyorsa, birebir eğitim için veliler çocuklarının daha çok fayda göreceğini düşünerek maddi külfete girip özel hoca desteği sağlıyorlarsa, biz de imani konularda daha faydalı olacağını düşünerek birim derslerimize devamlı gelen öğrencilerimizden bir kısmına danışmanlık sistemine dahil ediyoruz ve onlarla birebir ilgilendiğimiz ölçüde, irtibatımızı sıklaştırdığımız ölçüde pozitif yansımalarını görüyoruz.
Bölge hizmet mahallerini ziyaret:
Mevlütler, Konferanslar, Sempozyumlar: Yukarıda saydığımız müfritane irtibata vesile olacak yollar daha çok enfusi dairedeki birlik, beraberlik ve uhuvvetimize katkıda bulunacak yollardı. Ancak artık külli düzeyde münasebetlere ihtiyacımız var. İttihad-ı İslam gibi bir gaye-i hayalimiz varsa, bunun için adım adım hareket etmeliyiz. Bir yandan irtibat yollarımızı enfusi dairemizde arttırmaya çalışırken bir yandan da Risale-i Nur’a hizmet eden sair cemaatlerle de irtibatımızı kuvvetlendirmeliyiz. Son zamanlarda sevindirici bir şekilde sayıları artan geniş kitlelerin Risale-i Nurları tanımasına en azından böyle hakikatlerden haberdar olmasına vesile olan mevlüt, konferans ve sempozyumlar bunun için en güzel ortamlardır. Bu tip organizasyonların Nur cemaatlerinin ortak katkısıyla düzenlenmesi ve birlikte organize edilmesi sair hizmet gruplarıyla da kamuoyunda bilinenin aksine bir sorunumuzun olmadığını göstermek açısından önemlidir. Bunun yanında Üstad ve Risale-i Nur ile ilgili organizayonlarda cemaat ayrımı yapıp şunu falan cemaat yapıyor deyip iştirak etmemek, Risale-i Nurdan özellikle uhuvvet risalesinden nasibimizin iyi olmadığını gösterir.
Tüm bu yolların hepsini uygulayamasak da niyet olarak müfritane irtibat her zaman aklımızın bir köşesinde durmalıdır diye düşünüyorum. Hiçbir bir araya gelemiyorsak, telefonla veya sosyal medya vasıtasıyla birbirimizden haberdar olmak dahi önemli ve değerlidir. Zübeyir Ağabeyin haykırışı gibi biz de deriz. "Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenupta, birimiz şimalde, birimiz âhirette, birimiz dünyada olsak, biz yine birbirimizle beraberiz. Kâinatın kuvveti toplansa bizi yüksek üstad Said Nursî'den ve Risale-i Nur'dan ve bizi bizden ayıramazlar. Zira biz Kur'ân'a hizmet ediyoruz ve edeceğiz. Âhiret hakikatine inandığımız için, mânevî olan bu sevgi ve tesanüdümüzü elbette hiçbir kuvvet sökemeyecektir. Çünkü bütün Müslümanlar saadet-i ebediye makarrında toplanacaklardır. ( Şualar, On Dördüncü Şua ) ‘’
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.