Dostları, Hasan Aktunç'u anlattı
Merhum Hasan Aktunç hakkında dost ve yakınları şunları söylediler:
Nurettin Huyut'un haberi - RisaleHaber
BALIKESİR-Dün sabah vefat eden Balıkesir'li Risale-i Nur gönüllülerinden Hasan Aktunç, bugün öğle namazının ardından, Balıkesir Zağnos Paşa Camisinde kılınan cenaze namazından sonra Başçeşme Mezarlığına defnedildi.
Merhum Hasan Aktunç hakkında dost ve yakınları şunları söylediler:
Mehmet Fırıncı (Bediüzzaman’ın talebesi)
Hasan Aktunç, dünyada veya ahirette bulunmasında bir fark yoktur. Ha dünyada olmuş ha ahirette…
Yani, hem kahraman-cesur, hem neşeli-huzurlu, Risale-i Nur için maddi manevi her şeyini verebilen ve insanların iman selameti için hayatını (onu tanıdıktan sonraki dönem için söylüyorum) feda eden bir insan idi.
Bekir Berk Abi ile beraber Balıkesir Hapishanesine Doktor Akay ile beraber götürdük, daima gülerek gitmişti. Hayatı hep gülerek yaşadı, neşeli yaşadı şen şakrak bir insandı.
Allah hepimizi şefaatine nail eylesin Amin…
Muharrem Aktunç (Oğlu)
Babam hayatını Risale-i Nur hizmetlerine adamış bir insandı. Ömrü bu yüzden çile dolu geçmişti. Hapishanelerde çok yattı. Ama, çizgisinden hiç sapmadı, gayretli cevval bir insandı.
Son on gün ateşli bir hastalık geçiriyordu. Doktorlar böbreğinde taş olduğunu söylemişlerdi. Fakat ondan değil ani bir kalp krizi neticesinde hakkın rahmetine kavuştu.
Mükemmel bir baba idi, bize tam bir babalık yaptı. Biliyorsunuz bir babanın evlatlarına karşı üç görevi vardır. Çocuğuna güzel bir isim koymak, İslam terbiyesi ile yetiştirmek ve dindar bir hanımla evlenmesini sağlamak…
Biz üç kardeşiz üçümüze karşı bu görevlerini layığı veçhile yaptı. O çok değerli bir insandı ama biz ona layık bir evlat olamadık. Olmak için de gayret ediyoruz. İnşallah o yattığı yere Kur’anlarımızla, dualarımızla, hatimlerimizle hep sevap göndermeye çalışacağız ve kabrini pürnur etmek için çaba sarfedeceğiz.
Seksen sene yaşadı, sanırım bu seksen senenin altmış senesini ibadetle, hizmetle ve insanlara yardım etmekle geçirdi. Sayısız eserler yazdı. Hatta kendi hayatını da yazmıştı. Vasiyeti üzere öldükten sonra yayınlamamızı istemişti. Av. Bekir Berk ile ilgili, Fethullah Gülen İle ilgili hatıraları var, onları yazmıştı. Üç-dört bin civarında fıkra kültürü vardı. Onları yazmıştı. Kitaplarının hepsi basıma hazır... İnşallah bu kitapları bastırmayı düşünüyoruz. Sevenlerin beğenisine sunacağız. İnşallah!...
Hamdi Sağlamer (Samsun’dan Bediüzzaman’la görüşmüş Risale-i Nur gönüllüsü)
Ben onu Pehlivan tefrikalarından tanıyorum. Bir de hizmetle ilgili toplantılarda görmüştüm. Halim selim, iyi bir insandı. Kimseyi kırmazdı, mübarek bir insandı.
Enver Tezer (Balıkesir Yeni Asya temsilcisi)
Hasan abi Karayollarında Makine Mühendisi idi. Orada çalışırken ben de Askeriyede ağır bakımda çalışıyordum. O zaman kırtasiyeci Celal Ertonga vardı. Onun yanına gelip gidiyordum. O da oraya gelip giderdi. İlk defa orada tanışmıştık.
Risale-i Nurları da ilk defa bizim evde ders yapılırken bir arkadaş bize getirmişti, bize de tanımak nasip oldu.
Tanıştıktan daha sonra cemaatle tanıştırdık, İstanbul’a götürdük oradaki cemaatle tanıştırdık. Hatta oradan da Kırkpınar güreşlerine götürdüm, birlikte güreşleri seyrettik, o gördüğü manzara karşısında etkilendi ve Kırkpınar güreşçilerinin hayatlarını yazmaya başladı. İsmi de Kırkpınarlı Hasan kaldı.
Risale-i Nurları tanıdıktan sonra ben şahidim hiçbir zaman dersleri ihmal etmedi. Vefatından bir hafta öncesine kadar yani son hafta hasta olduğu için sadece son iki derse katılamadı. Derslerin adeta demirbaşı idi. Son derse gelemeyeceğini anlayınca bana telefon etti mazeretini bildirerek gelemeyeceğini söyleyerek “kardeşlere söyle bana dua etsinler” dedi.
Ondan sonraki derse de gelmeyince biz evine onu ziyarete gitmiştik. Bize “görüyorsunuz durumumu, Allah’tan ne gelse ben ona razıyım, kardeşlere söyle bana dua etsinler” demişti.
Biz ayrıldıktan sonra ertesi gün sabah namazına kalkıyor, yenge ile beraber namaz kılıyorlar. Yenge “benim cüzüm vardı bir sayfa kalmıştı onu bitireyim” diyor. O Kur’an okurken Hasan abinin gözleri görmediğinden okuyamıyor. Biraz uzanmak istiyor. Uzanınca birden istifra ediyor. Onun üzerine yenge temizlemek için bir şeyler getiriyor. Yenge onu temizlemekle meşgulken o anda o vefat ediyor.
Yani, hastalığı dört- beş gün sürdü, tansiyon, şeker, böbrekte taş, birde prostat çıkmıştı, öylece birkaç gün yattı ve Dün Allahın rahmetine gitti. Bize demişti, “bana dua etsinler, haklarını helal etisinler”
Biz de hakkımızı helal ediyoruz. Allah rahmet etsin Amin…
Şahin Tümer (Balıkesir’de öğretmen)
Hasan abi, derya idi, deniz idi, çok birikimi olan bir abimizdi. Fıkraları ile Risale-i Nur bilgisi ile her şeyiyle dört dörtlük bir insandı. Adeta gezen bir kütüphane idi. Risale-i Nurdaki her konuya mutlaka bir fıkrası vardı.
Vefat etmeden bir gün önce akşam namazından önce onu ziyarete gitmiştik. Gayet sağlıklı görünüyordu, hastalık emaresi yoktu. Ama, ateşi olduğu için biraz eğik duruyordu.
O durumda da bizimle hizmetleri konuştu. Hanımlara ait bir dershanemiz var, onun konumunu konuşmuştuk. Erkek dershanemize bir hizmet gönüllüsü arıyoruz onu konuştuk. Mali durumu o takip ederdi onunla ilgili olarak paraya ihtiyaç olursa çekinmeden istememizi söyledi. Yani o durumunda da hizmetleri konuşuyordu. Seksen yaşında bir insan…
Biz onları konuştuktan sonra kalktık sabah ölüm haberini aldık. Allah rahmet etsin Amin…
Hasan abi Ayvalık’taki hizmetlere çok önem veriyordu. On beş günde bir mutlaka oraya birlikte derse giderdik. İlerlemiş yaşına rağmen bıkmadan usanmadan hizmete koşardı. Hizmetten döndüğü zaman kendini dinç hissettiğini söylerdi. “Dinçleşiyorum” derdi.
En büyük arzusu üstadına kavuşmaktı ki, ona da inşallah böylece kavuşmuş oldu. Allah rahmet etsin Amin…
Necati Yılmaz (Arkadaşı)
Elli yıldan beri tanıdığım bir insandı. İman davasına, İslam davasına, Kur’an davasına gönül vermiş bir insan olarak biliyorum. Bu güne kadar da bu çizgiden hiçbir şekilde inhiraf etmedi. Ve hizmete kendini adamıştı.
İhtilalde hapse attılar. Üç ay hapis yattı. Daha sonra aftan yararlanarak mahkemesi iptal edildi tüm hakları kendisine iade edildi. Açığa alındığından maaşlarını alamamıştı bu sayede tüm maaşlarını da almış oldu. Eski görevine geri döndü.
Mahkeme uzun sürmüştü dolayısıyla hapse de girmişti ve o müddet içinde maaşlarını alamamıştı o nedenle de bayağı sıkıntı çekmişti. Ama halinden hiçbir zaman şikayet etmedi.
Bizim onunla aramızda sevgi saygı samimiyet hiçbir zaman eksik olmadı. O bizden on yaş büyük olduğu halde bizimle arkadaş gibiydi. Hiç büyüklüğünü öne sürmedi. Herkese eşit davranırdı, kardeşler arasında hiçbir zaman ayırım yapmadı.
Geniş bir yelpazede hizmetlerle ilgilenirdi. Mesela erkekler için üç katlı bir dershane alınırken onun maddi manevi katkısı çok fazla olmuştu. Daha sonra hanımlar için bir dershane daha alındı onda da çok gayreti olmuştu. Hizmetlerle yakından ilgilenir ve her sorunla ilgilenirdi.
Cemaatin mali sorumluluğunu yüklenmişti her türlü mali desteği sağlardı. İhtiyaç olduğunda mutlaka bulur buluşturur hallederdi. Ama tatlı bir şekilde hallederdi.
Hizmetle yaşadı, hizmetle ilgilendi ve hizmetle vefat etti. Üstadına kavuştu. O ahirete gitse de bizim kalbimizde her zaman yaşayacaktır. Allah rahmet etsin Amin…
Harun Erem (Öğrenci)
Hayatımda tanıdığım en neşeli, karakterli davası uğruna gerekirse ölümü dahi göze alabilen maddi manevi her şeyini Risale-i Nur hizmetine veren ender insanlardan biri idi.
Cenab-ı Hak Herkese onun gibi biri ile tanışmak nasip etsin. Öğrencilere karşı çok samimi, öğrencileri anlayabilen, eksiklerini gidermeye çalışan gayretli faal ve şefkatli bir insandı.
İnsanlarla diyalogu gıpta edilecek seviyedeydi. İnsanlarla çok iyi anlaşırdı. Risale-i Nur derslerini hiç ihmal etmezdi mutlaka katılırdı. Risale-i Nur hizmetleri ile yakından ilgilenirdi. Kendini iyi yetiştirmiş iyi bir dava adamıydı. Risale-i Nur hizmetleri açısından büyük bir kayıptır.
Cenab-ı Allah’tan gani gani rahmet dilerim. Mekanı cennet olsun. Amin…
Merhum Hasan Aktunç’un cenazesinden fotoğraflar için TIKLAYINIZ