Ebeveynlerin teknoloji kullanımının artması çocuklara kötü örnek oluyor
Uzmanlar, Kovid-19 için alınan önlemler kapsamında evinde kalan anne babaların, gün içinde teknolojik cihaz kullanım sıklığını arttırmalarının çocuklara kötü örnek olabileceği uyarısında bulundu.
Uzmanlar, tablet, akıllı telefon ve bilgisayarların kullanımında ölçüyü kaçıran anne ve babalar nedeniyle çocukların da teknolojik dünyaya kontrolsüz geçiş yaptığını, uzaktan eğitim ve öğretim metotlarıyla teknolojiye uyum sağlama süreci hızlanan çocukların kontrol edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Betül Ulukol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugünlerde normal dönemlere göre, çocukların evde yalnız kalma zamanlarının azalmasının beklendiğini söyledi.
Anne, baba ve diğer aile üyelerinin çoğunlukla evden çalıştığını, tüm bireylerin meşguliyetlerinin mekan değiştirebildiğini ifade eden Ulukol, "Bu dönemde teknoloji kullanımının çocuklarda artmasının yanı sıra ana ve babaların da bu işlerle uğraşma sıklığının çoğalması dikkat çekici. Eskiden telefonla ne kadar konuşuyorlarsa bunun kat be kat fazlasını bu süreçte yapıyorlar. Ebeveynler, sohbet odalarına giriyorlar, sosyal medyayı normalin çok çok üstünde kullanıyorlar." diye konuştu.
Evde kalınan süreçte iş toplantılarının da arttığına dikkati çeken Ulukol, bu tür aktiviteler sırasında çocukların asla gözden kaçırılmaması gerektiğini belirtti.
Ulukol, ebeveynin yaygın kullanımı nedeniyle bebek ve çocukların teknolojiyle buluşmalarının erkene çekilebildiğini dile getirerek, "Bu tür olağanüstü zamanlar, çocukların anne ve babalarıyla buluşmalarına vesile olsun. Eskiden anneler komşuya gidip 2-3 saat orada vakit geçirirken artık sohbet programlarında bir saat vakit geçiriyor olması da çocuklarla daha fazla vakit geçirmesini sağlayabiliyor. Bu da ebeveyn ile çocuk arasında bağı geliştirebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Koronavirüs nedeniyle tatil sürecinde anne ve babaların yanında olan çocukların zararlı içeriklerle karşılaşma ihtimalinin düşündürücü olduğunu kaydeden Ulukol, şöyle devam etti:
"Daha önce 10 birim tablet ve akıllı telefon kullanan bir çocuk evde kalınan dönemde 20 birim kullanıyorsa bu bir sıkıntıdır ve teknolojiyle sık karşılaşma durumu artıyor demektir. Uzaktan eğitim ve diğer teknolojik öğretim metotlarıyla çocukları aslında biraz biz de buna teşvik oluyoruz. Onlar yeni bir dünyayı keşfediyorlar. Bu da bize bazı mesajlar veriyor. Dünyanın artık bize söylemek istedikleri şeyler var. 'Sakin ve rahat olun, dinlenin, evde oturun ve koşturmayın' diyor ama elimizde cep telefonları ve diğer araçlar olduğu için haberimiz var mı, bilemiyorum. Biz eğer toplumca teknolojik aletlerin nimetlerini kullanmayı öğrenemediysek bu tür süreçlerde risk daha da artıyor. Bizim bunları biliyor olmamız gerekiyor. Anneanne ve dede de olsak, anne baba da olsak 'Çocuk, yemek yemiyor. O zaman televizyonda iki reklam izlerken yemek yesin' noktasında kalırsak, o zaman evde kalmanın bir anlamı kalmıyor."
Prof. Dr. Ulukol, tablet ve akıllı telefon kullanımın çocuklarda algılarını sınırlandırdığına ilişkin araştırmaların yayınlandığını söyledi. Bu tür cihazların çocukların hayal dünyasını geliştirdiğine yönelik de karşı yönde makalelerin bulunduğuna dikkati çeken Ulukol, "Bütün bu sonuçlar, giderek ifrat ve tefrit meselesine dayanıyor. Biz, teknoloji kullanımında ölçümüzü bilmeliyiz. Yemeğin ölçüsünü de kaçırırsanız sizi bir süre sonra öldürebilir." dedi.
Teknoloji kullanım sınırın tüm bireyler tarafından çizilmesi gerektiğini ifade eden Ulukol, "Siz çocuğunuzu teknoloji dışında başka duygularla desteklemezseniz, çocuğu bununla birlikte bütünleştirirseniz olmaz. Çocuğunuz gün içinde her yere sürekli telefon veya tabletle gidiyorsa sorun yaşanacaktır." diye konuştu.
Klinik Psikolog ve Pedagog Mehmet Teber de koronavirüs salgını sürecinde çocukların evde olması nedeniyle online oyunlar ile akıllı cihaz kullanımın gittikçe arttığını söyledi.
Normal dönemlerde ilkokul çocuklarının bile bir araya geldiklerinde sadece online oyun oynadıklarını ifade eden Teber, "Oyunlar artık bir eğlence aracı olmaktan çıkıp bir yaşam biçimi olmaya doğru gidiyor. Çocuklar oyunlarla ve karakterlerle o kadar özdeşleşiyor ki kendilerini unutuyorlar. Oyun yolu ile ruhlarına ekilen şiddet ve saldırganlık da cabası. Dünya Sağlık Örgütü, online oyun bağımlılığını artık bir hastalık olarak tanımladı. Bir eğlence ile başlayan süreç, oyunun içinde kaybolmaya ve gerçeklikten kopmaya doğru gidiyor." dedi.
Teber, çocukların daha küçükken oyunlar ile ilişkisini düzenlemek gerektiğini, ergenlik sonrasında bir gence ulaşmanın ve onu değiştirmenin zor olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Ebeveyn telefonlarını oyun için kullandırtmamak ilk adım. Çocuğu erken yaşlarda telefon tablet sahibi yapmamak ikinci adım. Evde kalınan dönemlerde çocukların online oyun için gün içinde sadece 2 saat izin vermek gerekir. Bir karakter ve oyun ile çocuk kendini çok özdeşleştirdiğinde, söz konusu oyuna ara vermek, bir ay oyunsuz dönem oluşturmak gerekebilir."
AA
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.