Mehmet Selim MARDİN
'Ecnebi feylesofların' bölümünün Risale-i Nur’a dahil edilmesinin serencamı
“Ecnebi feylesofların Kur’an’ı tasdiklerine dair şehadetleri” bölümünün Risale-i Nur’a dahil edilmesinin serencamı
Bediüzzaman Said Nursi’nin telif etmiş olduğu Risale-i Nur Külliyatından İşarat’ül İcaz adlı eseri ile Nur Çeşmesi adlı risalesinin sonlarına doğru, batılı düşünürlerin Kur’an, İslamiyet ve Peygamber Efendimiz (asm) hakkındaki görüşlerine yer verilmiştir. Bu düşünürlerin görüşlerinin Risale-i Nur’a dahil edilmesinin gerekçisini Bediüzzaman kendisine sorulan “ Bu feylesoflar gibi yüzer tane mütefekkir feylesofların kat’î kanaatle tasdiklerinin verdiği kuvvet ve kanaate binler gâvur feylesofların inkârları bir zarar vermiyor mu? Bir şüphe getirmiyor mu? Sorusuna verdiği cevapta : “Müsbet meselede ispat edici iki adam, menfîce inkâr yoluna sapan binlere tereccuh eder.” diye bir kaide-i mukarreredir. Mesela, ramazanın başındaki hilâli gören iki şahit, ispat cihetinde görmeyen ve nefyeden binler adamın inkârını hükümden ıskat ettiği gibi Karlayl ve Bismark’ın Kur’an’ı ve risalet-i Muhammediyeyi ispat suretinde tasdikleri, yüz bin nefyeden münkir feylesofların inkârı değil bir şüphe belki bir vesvese vermemek gerektir” (1) der.
Bu nedenle Bediüzzaman, “Ecnebi Feylesof” tabir ettiği Batılı düşünürlerin Kur’an’ı ve Peygamberimizin (asm) risaletini tasdikleri yönündeki görüşlerine değer vermiş ve bu düşüncelerini Risale-i Nur’a dahil edilmesine izin vermiştir.
Nur talebeleri Ecnebi Feylesofların Kur’an ve İslamiyet hakkındaki müsbet görüşlerini o dönemde yayınlanan islami dergilerden olan Sebilürreşad mecmuasının, 1954 senesi Nisan ayında yayınlanan 170 ve 171. Sayılarından iktibas etmişlerdir. İşarat’ül İcaz’ın sonunda yayınlanan kısımı teşkil eden on yedi düşünürün yazıları Sebilürreşad’ın 170. sayısından aynen olduğu gibi iktibas edilmiştir. Nur Çeşmesi adlı risalenin sonunda Zeyl başlığı altında yayınlanan Ecnebi feylesoflara ait düşünceler ise Sebilürreşad’ın 171. Sayısından kısaltılarak iktibas edilmiştir. Mecmuanın her iki sayısında toplam elli iki düşünürün görüşleri yayınlanmıştır.
Nur Çeşmesi adlı risalede bu iktibasla ilgili verilen izahatta, “Sebilürreşad’ın 1 Nisan 1953 tarih, 167’nci sayısında intişar eden; Avrupa ve Amerika filozoflarının, en büyük âlimlerinin mühim bir kısmının, Kur’an hakkındaki sözleri, Said Nursî’nin elli sene evvelki davasına tasdikkârane bir ilanat hükmünde olmuş olduğundan bu “Risale-i Nur Müellifi Said Nur” adlı esere ilhakı münasip olur” (2) denilmiştir. Ancak yapılan bir sehiv sonucu olarak Sebilürreşad’ın tarih ve sayısı yanlış kaydedilmiştir. Doğrusu Nisan 1954 tarih, 170. Sayısı olmalıdır.
İşarat’ül İcaz’ın sonuna eklenen Sebilürreşad Mecmuası 7. Cilt 170. Sayı Nisan 1954
Sebilürreşad mecmuasının Batılı düşünürlerin bu görüşlerini aktarmasının perde arkasında Trabya Metropoliti Yakovos’un faaliyetleri yatmaktadır.
1920 yılında Yunanistan’da doğan Metopolit Yakovos ( Yorgi Papayuanu Canavaris) 1941 yılında Yunanistan Almanların işgaline uğrayınca Türkiye’ye sığınmış ve 1951 yılında Türk vatandaşlığına kabul edilmiştir. Eğitimini Heybeliada Rum Ruhban Okulunda yapmıştır. Trabya Metropolitliğine getirilen Yakovos “Nurlu Ufuklara” adı altında bir kitap yazarak İslam dinini ve bu dinin peygamberini tezyif ve tahkir etmiştir. Bununla da yetinmeyerek Türkiye ve Kıbrıs aleyhinde faaliyetlerde bulunduğu için 1964 yılında sınır dışı edilmiştir. Sebilürreşad mecmuası Yakovos’un bu menfi faaliyetlerine karşı 1954 yılının Ocak ayında yayınladığı 165.Sayısından Nisan ayında yayınlanan 171. Sayısına kadar geçen toplam yedi sayısında konu ile ilgili yayınlar yapmıştır. İşte bu yayınlarının iki sayısında “Yakovos’a Garplıların Cevapları” başlığı altında Müsteşriklerin ve Mütefekkirlerin İslamiyet ve Kur’an lehindeki beyanatlarını aktarmıştır.Nur talebeleride bu yazıları iktibas ederek davalarının tasdikinin ilanatı kabul edip Bediüzzaman’ın izni ile Risale-i Nur’a dahil etmişlerdir.
Batılı düşünürlerin bu müsbet görüşleri arasında en çok ses getiren Prens Bismarck’ın İslamiyet ve peygamber efendimiz hakkındaki görüşleridir. Bu görüşler ilk defa 1947 yılında yayınlanan “Ehl-i Sünnet” mecmuası tarafından duyurulmuştur. Ancak kaynak olarak Arşiv’den alınmıştır ifade edilmesine rağmen, belgenin aslına hala ulaşılabilmiş değil.
Ehl-i Sünnet Mecmuası 8 Ağustos 1947 1.Cilt 6. Sayı
1948 yılında yayınlanan “Müslüman Sesi” mecmuası da kaynak olarak Babıali arşivini göstermiştir; Fakat bu mecmua da belgenin aslını yayınlamamıştır. Prens Bismarck araştırmaları yapan akademisyenler de böyle bir belgenin olmadığını iddia etmektedirler. Arşivden alındığı söylenen belge o günün gazete haberlerinden veya özel bir mülakatta söylenen ifadeler olabilir. Konuyu araştırmak isteyenlere duyurulur.
“Ecnebi feylesofların Kur’an’ı tasdiklerine dair şehadetleri” başlığı ile Risale-i Nur’da yayınlanan bölümünün serencamı ile ilgili daha çok bilgi ve belgelere ulaşılırsa akademik çalışmalara kaynak teşkil edilecektir.
Müslüman Sesi Mecmuası 1. Cilt 2. Sayı 6 Aralık 1948
KAYNAKLAR
1-Nur Çeşmesi. Bir Zeyl. Sahife. 227
2-Nur Çeşmesi. Zeyl. Sahife. 229
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.