Safa MÜRSEL
Ekip çalışması ürünü bir misyon kitabı: Bediüzzaman Said Nursi ve Devlet Felsefesi
Bir Hak ve Halk Bilgesi: Mehmet Fırıncı-4
(Katre Uluslararası İnsan Araştırmaları Dergisi’nde yayınlanan yazı)
Eğitim çağındaki gençliğin ideolojik sokak eylemleriyle isyana soyunması, hem gençlik hem ülke için bir sorunun işaretiydi. İdealize edilmiş amaçların sokak şiddetiyle ifadesi, 1970’lerin Türkiye’sinde sivil siyasetini örselemenin ötesinde, ülke gençliği için bir kimlik sorunu ve alarm işaretiydi. Fakat devletin gençleri bu akımlara malzeme olmaktan koruyacak etkili bir çabası da yoktu. “Çağdaş Uygarlık Düzeyi” denen amorf ve sloganik ezberden başka, fikir namına devletin gençliğe verebileceği bir şey görünmüyordu. Gençlik, böyle bir ortamda kendisini silah ve şiddetle ifade edeceği tuzağa çekildi.
Kendi çabalarıyla dünyayı ve hayatı okumaya çalışan Mehmet Fırıncı ve arkadaşları, Risale-i Nurlardan hareketle gençliğe amaç ve hedef kazandıracak bir çalışmanın ihtiyacını duyuyorlardı. Onlara göre, Kur’an tefekkürünün çağdaş metinleri olan Risale-i Nurlardan bu ihtiyacı karşılamak pekâlâ mümkündü. O yıllarda George Politzer isimli Batılı yazarın “Felsefenin Temel İlkeleri” kitabı üniversiteli öğrencilerin adeta el kitabı gibiydi. Gençlere entel görünüm statüsü ile eylem motivasyonu sağlıyordu. Gençliğin isyan damarını işleten bu kitap, solcu gençliğin fikir kaynağıydı. Kevni ve tabii olaylar, Allah’ın eseri olarak değil, failsiz bir fiil, tesadüf, çatışma ve tezat kavramlarıyla açıklanıyordu.
Sorularının cevabını materyalizmde arayan gençlere alternatif bir düşüncenin varlığından haberdar etmek gerekiyordu. Varoluşun mahiyeti, maddenin hareketi ve kozmostaki düzeni açıklayan alternatif bilgiyi, ispatiyeci yöntemle gençliğe tanıtmak ihtiyacı vardı. Madde, kuvvet, hareket ve yaradılış gibi kavramlar, pozitif bilimler açısından ele alınmasının yanında, özgürlük, eşitlik, adalet gibi sosyal bilimlere ait konu ve kavramların da ele alınması gerekiyordu. Konuyu bütüncül bir yaklaşımla ele alma ihtiyacı vardı. Nur risalelerinin zengin tefekkür yüklü ve materyalizme alternatif kevnî alanla ilgili metinleri, gençliğin ve toplumun krize dönüşen soru ve sorunlarına fıtri ve evrensel cevap niteliğindeydi. Konuyu kitaplaştıran bir çalışmaya ihtiyaç duyuluyordu.
Kitabın muhtevası üzerine sağladığımız mutabakat üzerine, ekip çalışması yapmak üzere hazırlık çalışmalarına başladım. İşlenen konuya göre, fizikçi, kimyacı, biyolog, psikolog, ilahiyatçı ve sosyal bilim dallarında uzman arkadaşların katkılarıyla konu ve verileri tespit ettik. Yazdığım metinler, heyetler halindeki müzakerelerle son şeklini aldı.
Yaptığımız çalışmanın Risale-i Nur Külliyatının mana, maksat ve muhtevasını aksettirmesi de bir o kadar önemli idi. Bu yüzden çalıştığımız misafir salonunu, koltuklara ek olarak birkaç sandalye takviyesiyle küçük bir okul sınıfı haline getirmiştik. Bu çalışmanın ihtiyaç ve heyecanını duyanlardan birisi de rahmetli “Fırıncı abi” idi. Çalışmaya katılacağı günlerde, heyecanlı bir şekilde gelir, bütün dikkatiyle sunumumu dinler, sonra eleştiri ve katkılarını söylerdi. Bu haliyle fikrine başvurduğumuz müşavirlerin başında geliyordu. Teorik bilgileri, risale metinleriyle yorumlayıp, hatıralarla telif eden bilgece açıklamaları işimizi büyük ölçüde kolaylaştırıyordu. Rahmetli Mustafa Sungur ağabey, rahmetli Mehmet Kırkıncı Hoca zaman zaman geldiler, yaptığımız çalışmayı onlarla da paylaştık. Hep destek ve teşviklerini gördük. İsminin “Bediüzzaman Said Nursi ve Devlet Felsefesi” olmasını kararlaştırdığımız çalışma, alanlarına göre çalışmalara katılan yaklaşık kırk-elli kişinin yoğun mesaisiyle üç yıla yakın sürdü.
Kitap çalışması tamamlanınca, 1970’li yıllarda Risale-i Nurların dersane hizmetiyle yayın hizmetlerini de birlikte deruhte eden ve bilhassa kitap için yapılan çalışmaların organizesinde büyük emeği geçen muhterem Mehmet Kutlular başta olmak üzere, muhterem Abdülvahit Mutkan, rahmetli Mehmet Emin Birinci ve rahmetli Mehmet Fırıncı çalışmanın hazırlanmasında büyük ilgi ve gayret gösterdiler. Bu kitabın yazılması, ortak emekler kadar, daha önemlisi ortak aklın sonucu olmasıdır.
Bu çalışmadan sonra, “aklın nuru fünun-u medeniye – vicdanın ziyası ulum-u diniye” denkleminde, din ile bilimin telif ve terkibini (mezc ve dercini) esas alan “İlim-Teknik Serisi” başta olmak üzere birçok yeni eser ortak akılla hazırlanarak eğitim çağındaki gençliğe kazandırıldı. Bu yolla yapılan çalışmalar, başta Mustafa Sungur ve Mehmet Fırıncı abilerin yakın ilgisiyle yürütüldü. Her konunun uzmanına yazdırılan proje kitapların hazırlıkları ve teliflerinin takibi değerli Ümit Şimşek tarafından organize edildi. Böylece, lise hatta üniversite seviyesinde, fen ve sosyal bilimler alanında bu kitaplarla eğitimde yeni bir çığır açıldı.
(Devam edecek)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.