En büyük gerçek: Ölüm
Geçtiğimiz hafta babasını ahirete uğurlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ölüm hakkındaki düşüncelerini anlattı
İzzet Taşkıran’ın haberi:
Geçtiğimiz hafta babasını ahirete uğurlayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ölüm hakkında düşüncelerini Moral FM’de yayınlanan Hayata Dair programında yaptı.
ÖLÜM KORKUSU MANEVİYATI YÜKSEK KİŞİLERDE DE YAŞANIYOR
Ünlü Psikiyatr, ‘ölüm acımasız bir gerçek olarak karşımızda durmasına rağmen korku, seküler görüşlü bir insanın yanı sıra en maneviyatı yüksek zannedilen kişilerde de yaşanıyor’ diyerek önemli bir gerçeği gözler önüne serdi:
“Ölüm acımasız bir gerçektir. Bu olay insanın hayatında farkında olmadan inkâr ettiği ve görmezlikten geldiği fakat asla kaçınamayacağı bir şeydir. Fakat batı kültürü ölümü soğuk ve sevimsiz bir şeymiş gibi algılatarak ondan kaçınılmasını öğütler. Bu duygu gündelik yaşantıda sadece seküler tabir ettiğimiz kişilerde yoktur. Bakarsınız ki en maneviyatı yüksek bireyler bile ölümle yüzleşme konusunda ciddi şekilde kaçınma içindedir.”
“Ölümü anlamaya çalışmak yerine ondan kaçınmak insanın özgür seçimlerini ve verdiği kararları çok etkiliyor” diyen Prof. Tarhan, çarpıcı tespitlerine şöyle devam etti:
YARATICI OLAY DİLİYLE KONUŞUR, İNSAN ÖLÜMÜN HİKMETİNİ ANLAMAZ
“Ölüm inanan bir kimse için mezun olmaktır ve öyle bir duygudur ki insanın soğuk yüzünün altında derin anlamlar yüklüdür. Ölümle yüzleşmeyi başarabilen bir kimse hayatının son demlerinde şöyle bir geriye dönüp baktığında önemli işlere imza attığının farkına varır. Karşımıza çıkan hataların ve tesadüf olarak nitelendirdiği olayların aslında ders almamız için bize sunulan bir nimet olduğunu algılatır. Fakat yaratıcı olay diliyle konuşur. Bize düşen görev de bunları iyi okuyacak donanıma sahip olmamızdır.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ölümün herkesin başına gelecek sıradan bir olay olduğunun çocuklara çok iyi anlatılması gerektiğini ifade ederek aksi takdirde ortaya çıkacak ölümden korkan bir neslin başına gelebilecek durumları şöyle sıraladı:
“İnsanın ölüm denilince korktuğu şey aslında fiziksel vücudumuzun ortadan kalması duygusudur. Ama bizi asıl ilgilendiren hayattayken nasıl yaşarsam mutlu olabilirim sorusunun cevabı olacaktır. Ölümü bir geçiş kabul eden kültürlerde bu duygu huzur ve barış veriyor. Bunu normal olarak kabul etmeyi başarabilmek kültürel bir değerdir. İnsanoğlu ölümün varlığını rahatlıkla unutabiliyor.”
ÖLÜRÜM KORKUSUYLA DIŞARI ÇIKAMAYAN BİR NESİL
“Bunun çocuk yaşlardan itibaren evlatlarımıza verilmesi çok önemlidir. Veremediğimizde ölümden korkan çocuk panik bozukluk hastalığına yakalanma riskiyle karşı karşıya kalabiliyor. Böylece hayatı boyunca kişiler kontrolü kaybedebiliyor. Bu hastalığa yakalanan kişiler kalp krizi geçiriyorum, aklımı kaybediyorum öleceğim korkusuyla ve kaygısıyla dışarı çıkamazlar, yalnız kalamazlar, yürümekten çekinirler ve hayatına devam etmekte zorlanabilirler. Kısaca hayat onlara zindan olur.”