Eraslan: Doğuda Risale-i Nur ve Nakşilik hakim

Eraslan: Doğuda Risale-i Nur ve Nakşilik hakim

Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan Sibel Eraslan'ın gözlemi

Risale Haber-Haber Merkezi

Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan Sibel Eraslan, Doğuda Risale-i Nur üzerinden geniş ve zengin bir değerler manzumesinin hakim olduğunu söyledi.

Gezi Parkı olaylarına da değinen Eraslan Haftalık Gerçek Hayat Dergisi'nden Turgay Bakırtaş'a konuştu. Olayların doğudan nasıl göründüğünü anlatan Eraslan, "Beni affedin ama Doğudan bakınca çok şımarıkça geliyor son yaşadıklarımız. İnsanların evleri köyleri yıkılmış yakılmış, zorunlu göçe tabi tutulmuşlar, Taksim'deki bir ağaç için çıkan sese karşılık, milyonlarca insanın bunca çileden sonra hala barış diyebilişi fevkalade dikkate şayan" dedi.

Risale-i Nur ve Nakşi öğretisinin doğu üzerinde geniş ve zengin bir değerler manzumesinin hakim olduğuna dikkat çeken Eraslan, ilgili soruyu şöyle cevapladı:

Bölgedeki İslamcı yapıların çözüm sürecine bakısı nasıldı?

İrfani, medeni birikim açısından Doğu medreseleri, hem ilmin hem tasavvufi tasavvurun menbaı mahiyetindedir tarihimizde. Hem Nakşi müktesebat açısından hem Said Nursi'nin Risale-i Nur öğretisi üzerinden geniş ve zengin bir değerler manzumesi hakim Doğu'da. Kürt düşünürlerin, bilgelerin evrensel Sünni bakışa katkısının yanı sıra Anadolu'ya has İslami bakış ve yaşam pratikleri de bölgede mayalanmıştır. Türklerin gönül rahatlığıyla ve hiçbir gocunma duymadan önünde diz kırıp ilim irfan yolculuğuna talip oldukları Nakşi/Sünni evrenin öğretici ve rehber kürsülerinde büyük Kürt Şeyhleri, alimleri, Seydalar oturur.

Ne yazık ki bugünün gerek İslamcı gerekse Kürt etnisitesi vurgusuyla konuşan öncüler, ciddi bir sektiler kınlma yaşıyorlar. Kendilerine de ifade etmeye çalıştım, bu reddi miras, Türklerle Kürtler arasındaki geçmişe dayalı irfani-medeni köprüleri berhava edecek boyutta. Özelikle İslamcı diyebileceğim guruplar, bölgede en sert söylemi dillendirebilen dar, sivil toplumcu, özgüveni kırık, irfandan yana yoksullaşmış, hoyrat bir söylemi götürüyorlar. İmralı'dan yazılmış Nevroz Mektubu, maalesef bu arkadaşlarımızın dilinin yanında pastoral bir senfoni gibi kalıyor. Seydalar ya infaz edilmiş ya sürülmüş, geride Starsbourg kriterleriyle konuşup halkın mevlit kandiline iştiyakını bile bidat ve hurafe olarak dışlayan kof bir İslamcılık iddiası kalmış. Bunu kayda geçmesi için söylüyorum: Doğudan döndükten sonra, artık ben İslamcı değilim.