
Erdem AKÇA
Kehf Suresi Bize Ne Öğretti?
Kehf Suresinin Sembolik Yönleri
Kehf Suresi Bize Ne Öğretti ?
Kehf suresinin bir kalp yolculuğunu, kişinin kalben gelişim yolculuğunu olduğunu görüyoruz. Bu yolculuk insanın yedi duyusunu iç dünyaya döndürüp, kapatmakla, dış dünyaya bir süre gözlerini yummak ve manevi âlemlerde keşif yolculukları yapmakla başlayan bir süreçtir. Bu sürecin aslında engelleri olarak kişinin nefs-i emmaresinin kuvvetperestliğini, enaniyetinin de malumat odaklı ve ilim noktasında ilme tapar derecesinde bağlı olup ilminin zahirperestliğini, aklının da dünyaperest mantıkta olduğunu belirtiyor. Kişinin bu kalbî gelişim yolculuğunda bu imtihanları yaşayacağını bilmesi gerektiği gösteriliyor. Bunu bildikten sonra artık nefsi ve benliği ile mücadeleyi göze alarak, “Ben Rabbimin razı olduğu bir hayat yaşayıp, bir Hz. Âdem (AS) ve Hz. Havva (RA) gibi takva yolunda ilerleyerek, Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın bir halifesi olarak bu dünyadan ayrılmayı kendime hedef koyuyorum” dediğinde, ondan sonra hem Hz. Hızır (AS) ile görüşür, özellikle tefekkür ehli olarak hareket ediyorsa, tefekkür boyutu canlıysa Hz. Hızır (AS) ile yolculuğa başlar. Hz. Hızır’dan (AS) rüşd ilmini alır. Rüşd ilmi aynı zamanda aslında ilim ve iradenin bileşkesi olduğu için de “hikmet” demektir. Hikmet insanın duygularını sakinleştiren bir unsurdur. Hz. Zülkarneyn’in (AS) icraatlarında hakimiyet ve hikmet öne çıkıyor. Gittiği ülkede oranın halkı kendisinden talepte bulununca, yapılan eserin halk tarafından sahiplenilmesini istediği için onları da orada çalıştırıyor. “Madem şikâyetçisiniz o halde bir set yapalım. Sizin de katkınız olsun. Sedde sahip çıkın. Gerçekten şikâyetinizde samimiyseniz samimiyetiniz buradan belli olsun” diyor. Zaten onlar da seddin inşasında Hz. Zülkarneyn’e yardımda bulunuyorlar.
Kehf Suresi Genel Bir Değerlendirme
Surenin tamamına baktığımızda Carl Jung’un yanıldığını rahatça görüyoruz. Surenin bir insanın kalbî gelişimini anlatan ve nasıl bu gelişime başlayacağını öğreten, arada kişinin kendisini tanımada hangi imtihanları yaşayacağına dair şifreleri belirten bir mahiyeti görünüyor. Kuvveti, kudreti elde etmenin asli hedef noktasında, üzüm asmalarının bağlarının sembolik dille bildirdiği üzere kişinin şükrünü artırmak için hedef olduğu belirtiliyor. Hz. Zülkarneyn dünyada kudret ve kuvvet sahibi olduğu için şükrediyordu. Her yaptığı işte şükür üzerine yürüyordu. Orada ekin ekmekte var. Kuvvet sahibi olmak hem şükür içindir hem de vahiy hakikatlerini kendi dünyasına ekmek ve zaman kazanmak için bir araçtır. Dünyevi imkanlar Allah’ın dinine hizmet etmek için aslında bir vesiledir. Sonra Hz. Hızır ile yolculuğu görüyoruz. Aslında o kalbin bir yolculuğudur. Kalp ve duyguları, kudsi bir aklın rehberliğinde hakikate bir yolculuk yapıyor, rüşde ermeye çalışıyor. Zaten rüşd aslında kalbin kemalidir. Rüşde eren bir kalp “kalb-i selim” makamına çıkar. Kalb-i selim makamına çıkan kişi asrının Zülkarneyn’i olur. Sebepler dünyasında sebeplere riayet ederek hikmet üzere hareket eder. Dünyada başaralı bir hali kazanır. Gayb ve şehadet âlemlerinde hisseleri olacak bir şekilde bir manevi makamı elde eder. Kendi döneminde, kendi iç dünyasında bu manada Ye’cüc, Me’cüc olan şehvetin ve öfkesini dizginlediği gibi, dıştaki diğer insanların da öfkelerini ve şehvetlerini dizginleyecek şekilde irşad faaliyetlerini yapabiliyor. Bunu da kendi manevi gelişimi ile elde ediyor. Rüşd ilmine erişmesi, kendi duygularını terbiye edebilmesi, şehveti ve öfkesiyle baş edebilmeyi ve kontrol edebilmeyi ona öğretiyor.
İnsanın öfkesinin düşünceye dayalı boyutta çıkan sembolü “boğa” dır. Duygusallıktan kaynaklanan sembolü ise “balina” dır. Hz. Musa (AS) ve Hz. Hızır’ın (AS) yolculuğunda Hz. Musa (AS), Hz. Yuşa’ya (AS) büyük bir balıktan bahsediyor. Bu balığın adı “Hût” diye ayette geçiyor. Bu, “balina eti” anlamındadır. Burada bakıldığında aslında yolculuğa çıkan kişi, duygusal öfkesini öldürmüş ve yutan kişidir. Fakat düşünce noktasında öfkesini yutamıyor, sebeplere takılıp kalabiliyor. Boğa burada saplantıyı gösterir, düşünce noktasındaki zahire takılıp kalmayı ve onda diretmeyi ifade eder. Boğanın iki boynuzu vardır. İçindeki öfke boğasını bu manada öldürüp onun kellesini alıp, boynuzlarını kesen kişi (Boğaç Han gibi) manevi bir manada iktidara erdiğini göstermek manasında kafasında taç yaparsa, aslında o onun Zülkarneyn’liğini gösterir.
Asıl iş duygusal öfkesini gösteren o balinayı yemek, onunla beslenmektir. Sonra da düşünce noktasındaki onu öfkelendiren boyutu aşarak, işin ilmine gerçek manada sahip olmak için, ilmin evveline, âhirine, zâhirine ve bâtınına bakarak öfkeli enâniyet boğasını dizginlemektir. Boğanın şehvet cephesi de var ve şehvet cephesi de canlıdır. Asıl hedef şehvet boyutunun alevlerinin çılgınlığını dindirip tamamen kontrol altına alarak, kendi fıtri ihtiyacının ötesinde şehvete yönelmeyerek, bu boğayı tamamen öldürmek ve o boynuzları kendine taç yaptırmaktır. O tacı yapmanın göstergesi ise Zülkarneyn’liktir. Kişi, Zülkarneyn’likte gayb ve şehadet âlemlerinde tesir sahibi olacak derecede bir manevi kuvveti ve iki âleme ait irtibatı ve ilişkiyi kazanmış oluyor.
İşte bir insanın kaderi ya “Karun” olmaktır, kudrete tapacak bir şekilde ona odaklanmak veyahut “Zülkarneyn” olmaktır. Hedef boyut aslında Zülkarneyn olmaktır. İnsan kalbi de Zülkarneyn olabilecekken Karun haline düşebiliyor. Karunluktan kurtulmanın yolu rüşd ilmine ermektir. Hayattan gaye, kendinde önce ilimle iradeyi birleştirmek, sonrasında Cenab-ı Hakk’ın verdiği kudret ve kuvvet tecellileri ile ilim ve iradesini birleştirip, Hakk’a mazhariyettir. Yani her yaptığı iş “hakka ve hikmete uygun” bir hale dönüşme, her yaptığı şey bir “hayır” hale gelen bir “iyilik abidesi”, bir “hayır meleği” olma seviyesine yükselmektir. Ki “ahlak-ı hasene” de bu şekilde insanda tahakkuk etmektedir. Fakat bu boyut oluşmayınca insan Karun haline gelebiliyor. Bu boyuta ulaşanlar ise Zülkarneyn haline gelebiliyorlar. Hz. Ali (KV) gibi…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.