
Erdem AKÇA
Kehf Suresinin Sembolik Yönleri - Ashab-ı Kehf Kıssası
(Bu makale bir videonun yazıya dökülmüş hali olduğundan sohbet üslubundadır. Okuyucunun bu noktaya dikkat etmesini istirham ederim.)
Kehf suresinin sembolik yönlerini işleyeceğiz. Psikoloji ve rüya ilmi konusunda bilim dünyasında önde gelen kişilerden biri Carl Jung’tur. Jung “4 Arketip” kitabında Kehf suresini incelemiştir. Ashab-ı Kehf, Hz. Hızır ve Hz. Musa, Zülkarneyn kıssalarını inceliyor fakat arada bazı bölümleri göremediği için surede bir kopukluk, bir problem var, diyor. Bu makalede surenin bir bütün olduğunu, ana bir mesajı anlattığını göstererek Jung’un yanıldığını göstermeye çalışacağız ve surenin sembolik yönlerini açmaya gayret edeceğiz.
Surenin ilk başında “Bu Kur’an’da bir eğrilik, bir kopukluk, bütünlüğe aykırı bir durum yoktur” denilmektedir. Sure ilk indiği andan itibaren okuyucuya ve Jung’a cevap vermiştir. Sure Jung’a şunu diyor “Sen beni düzgün ve doğru okumuyorsun veya anlatmak istediğim manayı kavrayamıyorsun.” Kişinin âcizliğini kendisinin mucizeliğini ifade ediyor. Surede işlenen kıssalar şunlardır:
- Ashab-ı Kehf kıssası
- İki Bahçe Sahibi kıssası
- Hz. Adem ve İblis kıssası
- Hz. Musa ve Hz. Hızır kıssası
- Hz. Zülkarneyn kıssası
Kehf suresi içindeki kıssalar yukarıda belirttiğimiz kıssalardır. Bütünden baktığımız zaman, surede bir kopukluk yoktur. Sure bir yönüyle kişinin, sembolik yönü itibariyle manevi gelişim aşamalarını ve yolculuğunu anlatıyor.
- Ashab-ı Kehf Kıssası
Mağara, insan kalbinin sembolüdür. Bu kıssa insanın manevi gelişimi için, sosyal hayattan uzaklaşması, kendi iç dünyasına, kalp mağarasına dönmesi gerektiğinin dersini verir. Ehl-i Tasavvuf bu içe dönüşe “Halvet” der. Halvete kapanmayan insan sosyal hayatta Cenab-ı Hakk’ın tecellilerini okuyabilecek bir tevhid algısına çıkamaz. “Halveti olmayanın celveti olmaz.” Öncellikle bunun sağlanması için kişinin kendi özüne dönmesi, kendi içine gömülmesi ve sosyal hayata bir açıdan gözlerini kapaması gerekir. Bunun da anlatımı Ashab-ı Kehf kıssasıdır.
Kehf, bir mağara anlamındadır. Fakat bu mağara sağ tarafa dönük anlamındadır. Sol taraftaki dönük olana Arapça’da “mağara ve gavr” adı verilir. Sağa dönük olana ise “Kehf” denilir. İnsan kalbi de, daima sağa dönüktür. Yani kalbin gözü hep geçmiş zamanda, yaşananlarda ve yaşadıklarındadır.
Yedi Kişi ve Köpek Nedir?
İnsanın yedi tane duyusu bulunuyor:
- Tatma
- Koklama
- Dokunma
- İşitme
- Görme
- Saika (Sevk edici duygu)
- Şaika (Şevk verici duygu)
Bu yedi duyunun dış dünyadan iç dünyaya dönmesi gerekiyor. Köpek ise, insanın nefs-i emmaresidir. Köpek hem hırsı anlatır hem aynı zamanda kişinin öfke yönünü ifade eder. Öfkeli insan diğer insanlara ağzı ile zarar vermeye çalışır. Kelimeleri ile ısırır, rahatsız eder. İşte bu manada köpek insanları kelimeleri ile rahatsız edip ısıran, ağzı ile zarar veren bir canlı olarak insan nefsinin sembolü haline gelir.[1]
İnsan kalbinin yolculuğu için bu yolculukta insanın uyuması lazım. Uyku burada şudur: Dış dünyaya gözlerini kapama ve sosyal hayatta olan bitenlere belli bir süre vurdumduymaz olmaktır. Çünkü insanın dünya hayatında hakikat derdi vardır. Hakikate ulaşmayan bir insanın sosyal hayatta yapacağı her türlü fiil, hakikate aykırı olacak ve hakka uygun olmayacaktır. Hakka uygun olmayan fiiller ise bir zulümden başka bir şey değildir.
Sure 18. ci süredir. 18 rakamı da sayı sembolizminde gaybi boyuta bakan bir gelişimi ifade eder. 18 rakamı sayı sembolizminde gayba açılmayı ifade eder.
Bu uykunun süresi ne kadar olmalıdır? Bu uyku, bir “gaflet uykusu” değildir. Bu aslında dünyaya gaflet, ukbaya uyanıştır. Haklılığa karşı bir halvet, hakka karşı gaflet dünya içinde bir celvet, halkın içine karışmak gibi bir duruma yol açıyor. Asıl iş dünyaya ve dünyeviliğe gözlerini kapamadır. Burada “300 yıl uyudular, 9 yılda biz ekledik” diyor âyette. Aslında Kur’an diyor ki “Siz 300 yıl dış dünyaya gözlerinizi yumsanız, kendi iç dünyanızda derinleşseniz hakkıdır, revadır.” Fakat bu yolculuk aslında 309 yıl uyuyarak Bast-ı Zaman (Zaman Genişlemesi) ifadesi bildiriyor. Çünkü onlar “bir” gün veya “daha az” uyuduklarını ifade ediyorlar. O uykunun sonrası bir diriliştir, tekrar bir dönüştür. Tamamen oraya kapanıp orada kalmak anlamında değildir. Kişinin tekrar sosyal hayata dönmesi gerekiyor. Sosyal hayata döndüklerinde insan manevi açıdan en temiz rızkı talep edecek bir şekilde sosyal hayata karışıp helal rızık talebinde bulunuyor. Bu manevi gelişiminin mahsulüdür. Halveti yaşayan insanda helal rızık endişesi ve bir takva gelişimi olacağını ayet bu şekilde bildiriyor.
Kişi iç dünyasına dönmezse, tefekkür ederek kendince bir çaba içinde hakikati arayabilir. İç dünyaya dönen insan, diğer insanın 300 yıl boyunca uğraşıp koştursa dahi elde edemeyeceği bir hakikati, belki bir günde belki bir gecede elde edebilecek şekilde bir zaman kısalması ve bu manada zihnin toparlanması yaşayacak şeklinde bir kazanç boyutu olduğunu, o 300 yıllık uyku ifadesinden anlayıp çıkartabiliriz.
Bu kıssanın arkasından aralık verilmesi, Hz. Hızır kıssasına geçmek için belirli bir imtihan boyutu olduğunu ifade eder. Burada da o imtihanlarda kişi aslında kendi halvet halinden sosyal hayata geri dönecek mi, dönmeyecek mi imtihanlarını yaşar. Diğer boyutta ise, kişi iç dünyasına döndüğünde hem benliği, hem nefsi ile, hem de kişiliği ile karşılaşır. Bunların kendince talepleri, dertleri ve problemleri vardır. Mesela Hz. Âdem ve İblis kıssasında Sen-Ben olayı Hz. Âdem’e secde hadisesinde ortaya çıkmıştır.
Devam edecek
[1] Kehf suresi insanın iç dünyasına dönmesi, kendini tanıması, bulması ve manevi açıdan gelişmesi anlamında bir yolculuktur.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.